Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BUGÜN özel bir gün. Seçim günü. Türkiye yerel yöneticilerini seçecek. Tabii seçimlerin özel koşulları bunu yerelde yapılan bir seçim olmaktan çıkarıp dünyanın izleyeceği bir seçime dönüştürdü. Bu seçimlerin tam da böyle geçeceğini 2012'de ifade etmiştim. (Bkz. "Öngörülebilir Bir Başbakan İçin Geri Sayım Başladı" 14 Mart 2012/Habertürk Gazetesi.) Kâhin olduğumdan değil, "ulus ötesi" ölçekteki derin ve aydın görünümlü çetelerin "yerli" eldivenler takarak kurduğu saatli bomba düzeneğinin tik-tak sesleri daha o zamanlardan duyulabildiği için.

        17 Aralık'tan çok daha önce başlayan ve bir süre yumuşak güçler kullanılarak sürdürülen yıldırma ve hizaya getirme eğilimi 25 Aralık'tan sonra doruk noktaya ulaştı. Kasetler, kayıtlar, montajlar ve şantajlar havada uçuştu. Halkın Erdoğan'a açtığı kredi sürüyor lakin. Sadece ona ama. Bunun dışında 17 Aralık fezlekeleri için bir soruşturma komisyonu kurulması ve dosyaların incelenmesi sürecine gereksinim devam ediyor. Bu gereksinime rağmen halk bu işleri hükümet indirme projesine dönüştürmeye çalışanları mimledi. Cumhuriyet kurulduğundan beri devlet olmanın sağladığı imkânları kendi içine ve dar çevresine aktaranlar bilinirken on yıl boyunca sürekli hizmet üretmiş, gayri safi milli hasılayı, ekonomik büyümeyi, merkez bankası rezervini eksiltmek bir yana sürekli olarak dev adımlarla artırmış olanlara yapılanı kendi zekâsına ve izzetine yapılmış bir hakaret olarak gördü. 22 ilde aynı anda başlatılması planlanan operasyonların "Başbakan dershaneler konusunda olumlu davransaydı hiç bunlar olur muydu?" diyen twitlerle "paralel" gitmesinin içerdiği anlamı ve şantajı gördü. Bunu yapanların Türkiye'nin coğrafyada oluşan boşlukları ve imkânları değerlendirmesinden sıkıntı duyanların "çocukları" olduğunu, maalesef çoktan reddi miras eylemiş bulunduklarını gördü. Kendi orijininden, kendi ailesinden, kendi vatanından, kendi yöneticisinden kopmuş, bütün bunların ötesinde devlet, ülke ve millet dışında adeta mitolojik bir tasarıma adanmış "herkül"lerin, kadroların, şalter inince çalışan, şalter kalkınca duran talimatlı kalabalıkların bu millete özgürlük, demokrasi, haklar, Avrupa Birliği filan anlatmasındaki saçmalığının da farkında. O hep söyledikleri "Bu ülke kötü bir yere gidiyor, dünyadan kopuyor" tezviratı milletin kalbinde bir karşılık bulmadı. Millet dünyadan kopmadığının, bilakis egemenlerin kurduğu bu satranç tahtasında sıradan bir piyon değil, daha evsaflı bir taş olduğunun farkına vardı. Millet bu ülkenin stratejik önemi haiz ülkesinin bulunduğu alanda cüssesini serinkanlılıkla gösterebilen bir "fil", şahlanan ve koşmazsa düşeceğini bilen bir "at" olduğunu biliyor artık ve "kale"sini kaptırmayacak.

        Velhasılı, seçim sonuçlarında bir sürpriz beklemiyorum.

        Anamuhalefet, medya ve 'casusluk'

        Bir anamuhalefet düşünün ki genel başkanı çıkıp "Erdoğan'ın Baykal ile ilgili görüntüleri izlediğini gösteren videoyu izledim" diyor. Oysa biz biliyoruz ki ve Deniz Baykal'la ilgili bu kaydın dışında 2006 yılında başka bir komplo girişimi daha olmuş ve o dönem Başbakan'ın basın danışmanı olan Ahmet Tezcan'ın ifadesiyle, (2010/Mayıs) Erdoğan bunları elinin tersiyle itmiş, engellemişti. Ama içerikten daha önemli bir şey var. Kılıçdaroğlu'nun 20 Mart'ta SHaber'e verdiği beyanatta da olan şey. Şöyle diyor: "Erdoğan seçimlerden önce orduyu Suriye'ye sokmak isteyebilir. Bununla ilgili bazı duyumlar var!"

        Sağa sola etik, ahlak, medya, habercilik dersi verenlerden biri de çıkıp muhalefet liderine böyle videolar servis edilmesinin, CHP Genel Başkanı'na böyle "duyumlar" uçurulmasının ne anlama geldiğini sormuyor. Hadi o gün sormadın. Dışişleri'nde yapılan çok gizli toplantının dinleme kayıtları Kılıçdaroğlu'nun "Duyumlarım var" dediği yere anında görüntü yaptığında nasıl havaya bakıp ıslık çalıyorsun?

        Sadece bu mu? Bir kayıt daha var ki, Dışişleri'ndeki dinleme ve servis olayından sadece iki gün önce internete düşmüştü. Gülen hareketinden Mustafa Özcan, Pennsylvania'yı arayıp CIA'dan alındığı iddia edilen bilgiler doğrultusunda Gülen'i uyarıyordu. Kime karşı? MİT'e karşı. Başbakan'ın iki kere tokalaştığı adamların ses kayıtlarını uzun uzun haberleştiren CHP medyası bunu da görmedi.

        Ama millet görüyor.

        Diğer Yazılar