Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        YEREL seçimler CHP'nin, paralel yapının, Cemaat'in, İstanbul sermayesi ve medyasının oluşturduğu cepheye rağmen AK Parti'nin zaferiyle sonuçlandı. Halk 17 Aralık ile ortaya çıkan soruşturma detaylarını, örgütlü bir koalisyonun Erdoğan ile giriştiği savaşı millete yedirebilmek için kullandığı yem gibi gördü ve yemedi. Ama hiç kuşkusuz arkada ne döndüğünü de merak etmiyor değil. Türkiye ile altın ticareti yapmak için herhangi bir vergi ödemenin bile gerekmediği bilinmesine rağmen Reza Zarrab'ı altın kaçakçısı diye lanse eden akbabaların tezleri AK Parti tabanını parçalamamış olabilir, ama ikiyüzdoksandokuz sayfalık soruşturma dosyası dışarıda elden ele dolaşıyor ve görenlerde "Hoş şeyler de olmamış" kanaati uyandırmaya yetiyor.

        19 Mart Çarşamba günü TRT'nin canlı yayınında Başbakan, "Yeter ki usulüne uygun bir soruşturma komisyonu oluşturma talebi verilsin" demişti, o halde fezlekelerin Meclis çatısı altında incelenmesi için bir engel yok. Umarım bu teklifi AK Partili milletvekilleri verir. Toplum, Başbakan'ın boğazından haram lokma geçmediğine inanıyor, ama bu kefalet haklarında soruşturma başlamış her isim için geçerli değil; bu, yasalardan, hukukun işlemesinden vazgeçme pahasına verilmiş bir kefalet değil.

        *

        Toplum, devlet içinde ayrı bir network oluşturup devletin rutin çalışma sistemine göre değil başka odakların çalışma nizamnamesine uygun hareket eden ve 20 Mart'ta çığırından çıkıp dört devlet adamının görüşmelerini servis ederek bu ülkenin hayrını istemediğini kanıtlamış olan "paralel yapı" ile ilgili tedbirler alınmasını bekliyor. Suçluyu tespit etmek, en önemli silahı "gizlenme ve kamuflaj" olan bir şebeke söz konusu olduğunda oldukça zor bir iş. Vesayetçi bir mantıkla çalışan bu yapıyı ve suç işleyenleri ortaya çıkarmak ne kadar şart ise, zulmetmekten kaçınmak da o denli hayati bir gereksinim. Hızarla değil cımbızla yürütülmesi gereken bir iş bu. Üç kat fazla zaman gerekiyorsa verilsin, üç kat fazla ekip gerekiyorsa oluşturulsun, yeter ki Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi torbalaşacak, sulandırılacak, magazinleşecek ve bir süre sonra da arkasındaki kamuoyu desteğini kaybedecek bir özensizlik ve dikkatsizliğe izin verilmesin, süreç vicdanları yaralayacak uygulamalara gitmesin.

        *

        Son demokrasi paketinden "Aleviler" lehine herhangi bir madde çıkmaması yeterince dikkat çekmişti. Barış süreci başladığında Kandil'e gidip "Ne aldınız da silah bırakıyorsunuz?" diyen eküri, PKK ile müzakereleri ve çözüm sürecini Alevilere tercüme ederken "Kürt ve Türk Sünniler ne zaman bir araya gelse bunun faturasını Aleviler çekmiştir, o tarafta ne zaman birlik sağlansa Aleviler katledilmiştir" gibi kışkırtma dolu tarihsel(!) tezler kullandılar. Yanıbaşımızdaki Suriye meselesinin Güney illerimizde yaşayan Nusayriler başta olmak üzere, kimliğini Sünnilikle hesaplaşma üzerine kurmuş Anadolu Alevilerini de etkilediğini, Esad ve bağdaşıklarının Nusayri ve Anadolu Alevilerini provoke edecek girişimlerde bulunduğu da biliniyor.

        Hükümet kendisine karşı açılmış olan cephenin aslında Türkiye nin Suriye deki varlığını ve etkisini de bertaraf etmeyi amaçladığını bildiğinden bu cepheye "Teslim olmuyorum" mesajı veriyor. Buraya kadar tamam, ama bu arada ülkeye sadakati sorgulanamayacak Alevileri kaybetmemeli. Özellikle aklı karıştırılmış genç nesil kışkırtmalara karşı savunmasız bırakmamalı. Taleplerine karşılık verilmeli, söylem ve demeçlerde daha kapsayıcı olunmalı. Hükümet bu konuda ne yaparsa yapsın "Ne o, şimdi de beni asimile etmeye mi çalışıyorsun?!" diye karşılık veren agresif dernek ve kuruluşlar ve onların manipülasyonlarına çanak tutmaya teşne olan medyanın ne yaptığı halk tarafından gayet iyi görülüyor.

        Halk asıl gerilimi çıkaranın, uzlaşmaya yanaşmayanın çoğu diaspora eksenli bu kuruluşlar olduğunu gayet iyi biliyor. Ama aynı halk, gerilim çıkarma telaşı içinde olanların rasyonel olmayabileceğini, havadan nem kapabileceğini, kandırılabileceğini ama bir devletin o savrulmaları referans almadan, o savrulmalara fırsat vermeyecek şekilde davranma yükümlülüğünün olduğunu da düşünüyor. Militanca talep ve söylemleri olan kuruluşlar dikkate alınmadan bu toprağa bağlı olan Alevilerin makul isteklerini karşılayacak yeni paketlere ihtiyaç var.

        Diğer Yazılar