Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BUGÜNLERDE yine hortladı.

        Aramızdaki beyinsizlerin de katkı sunduğunu görmezden gelemeyeceğim elbette, ama hayır, hepimiz biliyoruz ki, kimse “Hitler’i özledik, meğer ne iyi yapmış” diye saçmalamasaydı da, Gazze için haykıranlar “Hmmm, antisemitistsin galiba?” diye suçlanacaktı. Çünkü bunun olması için cümlenin içinde “Yahudi” kelimesinin geçmesi yetiyor. Filistin’in yarım asırdan fazla bir süredir yaşadıkları yetmiyormuş gibi, İsrail’i eleştiren ve yüzünü dünyanın çeşitli ülkelerine yayılmış Musevi cemaatlerine çevirerek “Lütfen soydaşlarınızı ve dindaşlarınızı kınayın, İsrail üzerinde baskı oluşturun, aksi takdirde bu rezalet asla bitmeyecek!” diyen insanlar, tam da bu yüzden icat edilmiş bir antisemitizm kalkanına çarpıyor. Madem o kadar antisemitizm karşıtısın, o halde bu kavramın tüm Sami ırkından gelenleri, yani kan bağı haritasında Yahudilerle amcaoğlu konumunda olan Arapları da koruma altına aldığını bilmelisin. Ama nerede? Bilim kılığına girmiş “antisemitizmle mücadele” ideolojisinin yandaşlarına göre, nasıl ki dünyada yaşanmış tek soykırım -her nasıl oluyorsa -sadece Yahudilere uygulanan soykırımdır, antisemitizm de sadece Yahudi düşmanlığını ifade etmektedir.

        Nazizm dehşetinin ürünü olan Yahudi soykırımını elbette kınıyorum, hatta lanetliyorum/ lanetliyoruz. Ayrıca kendimizi bildik bileli El Kaide’yi kına, IŞİD’i kına, Çeçen teröristleri kına baskısı altında yaşıyoruz. Bu kez de biz diaspora Yahudilerinden istiyoruz: Lütfen İsrail’i kınayın. Çok büyük bir istek olmasa gerek. Gelin görün ki yer yerinden oynuyor. Şaşırtıcı değil ama. Çünkü bunu yaparlarsa, bütün o teolojik endüstri yara alır. Hikâyesi uzun. Ama şöyle özetlenebilir. İkinci Dünya Savaşı’nın ertesine kadar Nazi soykırımı, Hiroşima’daki katliamdan farklı görülmüyordu. Hatta inanmazsınız, tamamen Yahudilere özgü bir durum olarak bile görülmüyordu! Amerikan Yahudiliğinin simgesi haline gelmesi ve örgütlü Amerikan Yahudi toplulukları tarafından “benzersiz, insanlık tarihinde eşi olmayan bir olay” olarak tanımlanması 1967’deki altı gün savaşlarının akabinde gerçekleşti. Çünkü der Norman Finkelstein -ki, kendisi bu istismardan sıtkı sıyrılmış bir Yahudi entelektüeldir- “Benzersiz bir acı çekmiş olmak, benzersiz bir haklılık kazandırır”.

        Yahudi olmayanların Yahudi olanlara karşı nefretlerinin zirve anına işaret eden soykırım, yalnızca Yahudilerin çektiklerinin benzersizliğini değil, Yahudilerin kendilerinin de benzersizliğini ilan etmekteydi. Bugün “Filistin’in terk edilmesi, dünyanın sessizliği” gibi temalar neden ilgi çekmiyor biliyor musunuz? Çünkü hepsi daha önce Yahudiler tarafından kullanıldı, Yahudi soykırımı söyleminin temel unsurlarıydı. Finkelstein, “2. Dünya Savaşı sonrasında herhangi biri ‘Yahudilerin terk edilmesi’ diye bir şey duysaydı, kuşkusuz şaşırırdı” der. Çünkü bu söylemin icat edilişi de, 1967 Haziran’ıdır, o zamana kadar kimse ‘Yahudi olmayanların’ potansiyel ve ebedi Yahudi düşmanı olduğunu/olabileceğini ifade eden böyle şeyler duymamıştır. Çünkü Yahudiler dışındaki tüm insanlığın katil ya da katile ortak olduğuna dair hiçbir tarihsel veri yoktur.

        Kilit tarih 1967’dir. “Bizi hep öldürdüler ve sonsuza kadar da öldürecekler!” dogmasının icadı, kurulan Yahudi devletinin meşrulaştırılması, daha da önemlisi bu devletin yaptıklarına ve yapacaklarına yönelik eleştirilerin göğüslenip sönümlendirilmesi için gereklidir. “Yahudi devletine karşı yapılan her saldırının ve manevranın arkasında bu katil antisemitik dalganın olduğu iddia edilecektir.” Bu dogma ile İsrail’e tam yetki verilir: “Yahudi olmayanlar her zaman Yahudileri katlediyorsa, ‘Yahudiliğin yok edilmesinde herkes Nazilerle işbirliği yaptıysa’ o zaman Yahudilerin de Yahudi olmayanlara yapacakları mubah görülmelidir yetkisi!”

        Anlayacağınız, İsrail deli filan değil. Siyonizmin oya gibi işlediği, ince ince kurguladığı teolojik endüstrinin sonucu. O endüstri yığınla yalan üretti, sürüyle film çekti, öykü yazdı ve bugün binlerce Filistinli çocuk, Müslümanlar o kadar iyi hikâye anlatamadığı, o kadar iyi örgütlenemediği ve film çekemediği için ölüyor, ölümleri de görünmezlik kuytusunda kayboluyor. Lakin artık bütün bunlar biliniyor. “Antisemitizm” kalkanı delindi. “Ama ben soykırıma uğradım” gemisi su alıyor. Deniz bitti ve gelecek, İsrail’i eninde sonunda mahkûm edecek.

        Diğer Yazılar