Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sadece Türkiye değil tüm dünya, “Ali’m” diye feryat eden bir abinin acısını; bu acının üstüne eklediği sorgulayıcı üslubunu ve barış çığlığını konuşuyor kaç gündür.

        “Şehit olmak istiyorum” diyen iktidarın suratına, toplumun sadece yüzde 60’ının değil çok daha yüksek bir oranının aklından geçen “Neden?” sorusunu haykırdı o abi.

        Ne demişti hatırlayalım: “ Buranın vatan evladı, 32 yaşında. Daha vatanına, sevdiklerine doymadı. Dünyaya doymadı. Bunun katili kim? Bunun sebebi kim? Şu güne kadar ‘çözüm’ diyenler neden şimdi ‘sonuna kadar savaş’ diyor. Saraylarda 30 tane korumayla gezip, zırhlı arabalara binip ‘Şehit olmak istiyorum’ diye bir şey yok. Git o zaman oraya!”

        Şehit cenazelerinde yükselen tarihi tepkileri önemsiyorum. Ülkem adına, ülkemin birbirinden farklı siyasi görüşlere sahip her bireyi adına o tepkileri değerli, anlamlı buluyorum. Demokrasinin, özgür düşüncenin, toplumsal barışın kalıcılığı ve normalleşme noktasında umudu diri tutan, yüreğin dile geldiği durumlardır her biri.

        Canından can kopmuş insanların söylediklerine hepimizin kulak vermesi gerekir. O sesler, “Başka fidanlar toprağa düşmesin” demekten başka bir şey de değil.

        İnsanız değil mi? Bir kalp, bir vicdan, ortalama bir zeka var her birimizde. Vicdan, kötülük yapanın en büyük cezasıysa tercih bizlerin.

        Ben, ülkemin her bir köşesini ötekileştirmeden sevmeyi ve bu iç savaşın nedenlerini araştırmayı seçiyorum. Sürecin bu noktaya gelme sebebinin, tek kişinin iktidar hırsı olduğunu görüyorum. İktidara oy veren seçmen de bu gerçeği yok sayamaz artık.

        BEN DE BURADAYIM

        Anlayışı, sağduyuyu elden bırakmayalım. Bu acıların son bulması için “Barış” diye haykıran her sese, “Ben de buradayım” diye ses verelim.

        Erken seçim sürecine girerken, birbirimizi farklılıklarımız dolayısıyla düşman belleme saçmalığını bitirelim. Siyaset kurmayları, savaş dilleriyle sürekli bunu pompalamaya çabalasa da biz halk olarak, aynı mahallenin, aynı apartmanın, sokağın, köyün ya da şehrin insanları olarak birbirimizi her daim koruyup kollayalım.

        Birbirimize saldırarak, düşünce yapılarımız sebebiyle karşı karşıya gelerek bu güne dek neyi çözebildik, bir soralım kendimize.

        Eğer vicdanımız, insani bir cevap bulabiliyorsa o cevaba sımsıkı sarılalım. O cevabı bulamıyorsak, bilin ki ön yargılarımız hapsetmiş bizi. Kurtulalım.

        Farklılıklarımızla zenginleştiğimiz bu güzelim coğrafyada dostça ve aşkla yaşamaya ihtiyacımız var. İnsanca yaşamak ise en temel insan hakkımız.

        Diğer Yazılar