Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yerel İşbirlikleri Aracılığıyla Şiddetle Mücadele Mekanizmalarının Güçlendirilmesi” isimli bir porjeden bahsetmiştim aylar önce. Avrupa Birliği tarafından desteklenen projeyi, Kadın Dayanışma Vakfı Koordinatörlüğü, İzmir Kadın Dayanışma Derneği, Adana Kadın Dayanışma Merkezi ve Sığınmaevi Derneği (AKDAM) birlikte yürütüyor. Projenin pilot illeri; İzmir, Ankara ve Adana. 1 Şubat 2014-30 Nisan 2015 dönemini kapsıyor.

        Bugün ülkemizde sivil toplum kuruluşlarının (STK) en temel sorunlarından biri, insan kaynağı eksikliğidir. Bu sebeple proje kapsamında STK’lardan seçilen kadınlar, bir dizi eğitime tabi tutuluyor. Amaç daha çok kadın ve çocuğu, “şiddet” konusunda daha sistemli şekilde bilinçlendirmek.

        Bu sebeple İzmir’de haftasonu yapılan eğitici eğitiminin konukları arasındaydım. Eğitimde kadına yönelik şiddet ve şiddetle mücadele mekanizmaları, toplumsal cinsiyet eşitliği, kadın çalışmalarında kullanılan yöntem ve teknikler, grup çalışmaları, iletişim ve çatışma çözme konuları ağırlıklıydı.

        YEREL YÖNETİMLER

        Kadın soykırımına doğru gidilen süreçte yasalar da diğer mekanizmalar da çok yetersiz. Ne acıdır ki, katledilen her kadın, iş yükü azalmış bir dosya ve istatistiki bir rakam...

        Yerel yönetimlerin kadın sığınma evlerine bakışı da ortada. Diyeceğim o ki, onca yol ancak sağlıklı bilgi ışığında doğru adımlarla yürünebilir. Demokrasi ve insan haklarının aydınlattığı bir yol, umudu yeşertebilir.

        Böylesi bir bakış açısını topluma yerleştirebilirsek nefes almak herkes için anlam kazanabilir.

        O gün katıldığım eğitimde kendi adıma o kadar çok şey öğrendim ki, sizlere anlatmak için sabırsızlıkla bekledim.

        Mesela kadınları, aciz, çilekeş, cefakar ya da pis, uğursuz, değersiz gösteren sözler, deyimler var ya, onları nasıl dönüştürdüklerini anlatayım.

        “Kızı gönlüne (keyfine) bırakırsan ya davulcuya varır, ya zurnacıya” deyimini, “Kızını özgür bırak. Ya devrim yapsın, ya evrim”, “Elinin hamuruyla erkek işine karışma” deyimini “Elimin hamuruyla ekmek, çamuruyla çömlek yaparım” ifadesine , “Kaşık düşmanı” deyimini de “Kaşık kaşık yerim, çünkü emek ederim” sözüne dönüştürdüler.

        Alın size, şiddetle mücadelenin en yalın, en samimi haliyle anlatımı.

        Böyle kadınlar çoğalmalı toplumda. Kahkahaları kadar, öfkeleri de silkelemeli. Böyle kadınlar, çocuk yetiştirmeli.

        Eş, sevgili, anne, abla, dost olmalı. Ancak o zaman yaşadığı şiddeti kader sanıp duayla yenmeye çalışanlar, bu coğrafyanın alın yazısı olmaktan çıkabilir.

        Diğer Yazılar