Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gazetelerde ekonomi yazarlarını okursanız, sinir siteminiz bozulur. Üstelik ne yapılması gerektiğini de bilemez iseniz kafanız iyice karışır ve iyi yolda mıyız diye düşünürsünüz.

        Bakın Güngör Uras sütununda neler yazmış “Yurtdışında Türk şirketlerinin doğrudan yatırımlarıyla ilgili olarak iki yılda 5.2 milyar dolar sıfırdan yatırım ve 10 milyar dolarlık birleşme ve satın alma işlemi gerçekleştirdi. Son on yıllık dönemde Türk şirketlerinin yurtdışı pazarlarındaki 250 satın alam işleminin değerinin 25 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor.

        Bu 25 milyar dolar yurtiçinde kalsa ve yatırıma yönlendirilmiş olsaydı Türkiye’deki işsizlik oranı muhtemelen en çok yüzde dört veya beş olurdu diye düşünüyorum.

        Peki, bu paralar hangi ülkelere gitmiş. Amerika başta olmak üzere Avrupa ülkelerine ortaklık olarak, sıfırdan yatırım olarak Almanya Romanya, Makedonya, Amerika, Rusya ve diğer ülkeler...

        Bazı yazarlarımız, iş adamlarımızın yurtdışında yatırıma ağırlık vermelerini ekonomik gelişmelerimizin aleyhine olduğunu belirtmekle yetiniyorlar.

        Hepsi bu mu...

        Kayyum denen ve daha da genişletilmesinden söz edilen kurumun iş adamlarımızın korkulu rüyası haline getirilmiş olmasından bahsediyorlar.

        Şimdi bir başka ekonomi yazarından bahsedeceğim.

        Brexit sonucu çıkan sürpriz karar küresel piyasalarda şok yaşatırken, devlet büyüklerimizin yorumlarını izliyor musunuz... İşte bazı devlet büyüklerimizin demeçlerinin bazıları:

        “Gemiyi ilk terkeden İngiltere oldu, çatlak büyüyecek gözüküyor. Merkez Bankası faiz indirmeye devam etmeli...”

        “Bak, Türkiye ancak 3000 yılında üye olur diyordun. Ömrün üç gün oldu Bu demeçleri okuduğunuzda ne hissettiniz bilmiyorum. Ama ben çok korktum” diyor deneyimli ekonomist Erdal Sağlam.

        Faiz indirimi

        Bir bakanımız Merkez Bankası’ndan faizlerin indirilmesini istedi, bu Sayın Cumhurbaşkanımızın da öteden beri sık sık dillendirdiği arzu ve isteğidir. Bu isteğin yerine getirilebilmesi İngilizlerin Avrupa Birliğinden çıkması istemine bağlanamaz. Keşke olsa...

        Keşke banka faizleri yüzde üç’e beş’e düşürülse ve hem yatırımlar çoğalsa, hem işsizlik azalsa, hem de bunlardan tüketiciler kolaylıkla, istifade etse. Oysa bugün bu mümkün değildir. Neden mümkün değil, anlatalım. Milletimizin büyük çoğunluğu bugün sadece karnını doyurmaya çalışıyor. Yalnız faizlerin düşmesi yatırımın artmasını sağlamaz. Çalışan insanlarımızın gelirlerinin bir kısmını tasarruf ederek bankalara yatırması gerekir. Ülkemizde bu oran yüzde on bile değildir. Oysa tasarruf miktarı yüzde yirmi ve daha fazlası olmalı ki bankalar hem tasarruf yapan mudilere, hem yatırım yapacak şirketlere ve kurumlara düşük faizle yardımcı olsun.

        Tasarrufun düşük olması vadeli ve vadesiz paranın değerini arttırıyor. Peki, başka yol yok mu...

        Var. Yurtdışında çok bol kredi bulma imkânı var. Para satıcıları çok, ama alan yok. Genellikle satılan para dolardır. Onu, yıllık yüzde dört-beş faizle bulabilirsiniz. Bunu Türk parasına uygularsanız ortalama yüzde on ikidir. Maliyeti bu olan parayı kendi banka giderlerini de koyarsanız, yurtdışından bulduğunuz para yıllık yüzde 16-17 ye gelir.

        Bu aldığınız parayı siz, yüzde kaç faizle yatırır ya da satarsınız. Konu bu.

        Baralor Birliği bildirgesi

        Esas duruma gelince;

        Bir ülke hala insan haklarını alma mücadelesi veriyorsa, yasalar son derece tedirginlikler yaratıyorsa, yatırımcı yarının ne olacağını bilemiyorsa kısaca ülke henüz Türkiye Barolar Birliğinin 4 Haziran 2016 tarihinde neşrettiği deklarasyonda ifade edildiği gibi Yargıtay ve Danıştay Hakimleri kanunla azlediliyorsa, bu yol, yol değil deniliyorsa, siyasetin yargıyı şekillendirmeyi bıraktığı, yargının da keyfi kararlarla siyasete müdahale etmeye kalkışmadığı bir düzen isteniyorsa, kimsenin tarafı değil, hukukun üstünlüğünden yana tarafız diyebiliyorsa, 78 milyonun kucaklaşmasının paylaşmasının tek yolu adalet paydasında buluşma olduğunu savunuyorsa, işte o zaman ülkemize bütün dünya maddi ve manevi kredi açar ve müteşebbislerimiz yurtdışında değil, 25 Milyar Dolarımızı yurtiçinde değerlendirirler.

        Kısaca, hürriyetin ve hukukun bütün kurallarına uyuldukça Türkiye kalkınır.

        Atatürk’ün dediği gibi ülkemiz muasır medeniyet sınırlarını da aşar.

        Hoşça kalın.

        Diğer Yazılar