Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        1941 yılında yeni bir devrime imza atıldı. Ülkede edebiyat, sanat alanında seferberlik ilan edilmişti. O zaman kadar isimlerini dahi duyamadığımız batının ünlü yazarlarının eserlerinin Türkçeye çevirileri başlamıştı...

        Bakın bu devrime imza atan kişi neler diyordu; “Hümanizm ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesi ile başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır...”

        “İşte tercüme faaliyetini, biz bu bakımdan ehemmiyetli ve medeniyet davamız için müessir beklemekteyiz.” 23 Haziran 1941. Maarif Nazırı (Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel)

        Tercüme edilen binlerce kitap, beyaz kapaklarla, bakanlığın açtığı özel kitap evlerinde son derece ucuz fiyatlarla satılıyordu. O yıllar ve daha sonraki yıllarda çoğunluğu “Avrupa kültüründen feyz almış bir avuç genç, ulusumuzun önünü açmak için yoğun bir tempo ile çalışmış ve yüzlerce klasik eserin tercümeleri ile yüz binlerce gencin yollarını açmış ve önünü aydınlatmıştır. İşte bunlardan biri de Sabahattin Eyüboğlu’ dur. Şimdi. Bu yurtsever insanın çevirilerinden biri olan Montaigne’in Denemeler isimli büyük eserinden (İş Bankası Yayınlarından) küçük alıntılar yapmak istiyorum. Önce yazar hakkında kısa bilgiler vermek istiyorum. Montaigne; 1533’de Fransa’da bir köyde, Papesssus köyünde doğmuştur. Önce felsefe, sonra hukuk tahsili yapıyor. Babası belediye başkanı oluyor. 1592’de vefat ediyor. Aradan geçen 420 yıla rağmen kitapları, hala başyapıt olarak dünyanın uygar ülkelerinde satış rekorları kırıyor.

        1 Mart 1580 tarihinde kaleme aldığı eserinin ön sözünde “okuyucu, bu kitapta yalan dolan yok” diye başlıyor. Şimdi kitaptan alıntılarla başlayalım.

        Kanunlar Üstüne

        Kanunlar doğru oldukları için değil, kanun oldukları için yürürlükte kalırlar. Kendilerini dinletmeleri akıldışı bir güçten gelir, başka bir şeyden değil. Mistik olmak işlerine gelir. Kanunları koyanlar da çok kez budala ya da eşitlik korkusuyla haksızlığa düşen kimselerdir. Nasıl olursa olsunlar, insandırlar nihayet, her yaptıkları şey ister istemez sudan ve değişkendir. Kanunlardan daha çok, daha ağır, daha geniş haksızlıklara yol açan ne vardır? Montaigne

        Halk ve Kral

        Hükümdarların kavuştukları en büyük nimet, Halkın hem dertlerini çekmesi, hem de üstelik Onları övmek zorunda olmasıdır. Seneca

        Kralın iyisi kötüsü, sevileni sevilmeyeni hep aynı saygıyı görür. Bir kralsam, halkın bana çatmaması beni sevmesine alamet sayılmaz. çünkü çatmak istese çatamazdı. Ardımdan gelenler dostum oldukları için gelmiyorlar; halleşip dertleşemeyen insanlar arasında dostluk olamaz. O kadar yükseklere çıkmışım ki insanlarla alışverişim kalmamış, birbirimizden çok ayrılmış, çok uzaklaşmışız. Montaigne

        Körü Körüne İnanmak

        Öyle köylüler biliyorum ki ayaklarının altını yakmışlar, bir tüfeğin tetiği altında parmaklarının ucunu ezmişler, başlarını cendereye sokup gözlerini kan içinde dışarı fırlatmışlar, yine de ağızlarından söz alamamışlar. Bir tanesini gözümle gördüm.

        Ölmüş sanarak bir çukura atmışlardı; boynundaki ip hala duruyordu; bu iple onu bütün gece bir atın kuyruğuna bağlayıp sürüklemişlerdi. Öldürmek için değil, salt eziyet etmek için, yüz yerine hançer saplamışlardı. Kendisiyle konuştum; bütün bunlara katlanmış, sonunda da kendini kaybetmiş; istedikleri sözü söylemektense, bin kez ölmeyi göze almış. Çektiği acılar yanında ölüm hiç kalırdı. Hem de bu adam o semtin en zengin çiftçilerinden biriydi. Nice insanlar kendilerinin olmayan inanışlar için, başkalarından aldıkları, ne olduğunu bilmedikleri fikirler için ses çıkarmadan diri diri yanmışlardır. Montaigne

        Diğer Yazılar