Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        LONDRA Üniversitesi öyle bir açıklama yaptı ki, sayıları çığ gibi artan sakallı erkeklerin bütün havası kaçacak! Değişen sosyal yaşamın getirisi olarak gelişen kişilik bozukluklarının üzerini örtmek için sakal uzatıldığını söyleyen Profesör Clint Shaven bulgularıyla hipster’ları bir hayli ezmiş. Araştırma sonucuna göre sakal uzatan kişilerin %75’i kişilik bozukluğu gösteriyormuş. Yani bu duruma göre 4 erkekten 3’ü kimlik eksikliğini yüzündeki tüylerle gizlemeye çalışıyormuş. Profesör “Instagram’daki milyon takipçili sakallıları gören, ‘Ben de böyle uzun sakallı olayım ki insanlar benden de hoşlansın’ diye sakallarını uzatıyor” cümlesiyle iyice sertleşmiş. Kadınların %82’sinin sakallı erkekleri seksi bulduğu göz önüne alınırsa her erkeğin bu yola sapmasında bir tuhaflık yok aslında. Halk içinde “Sakal erkeğin memesidir” sözünün doğruluğunu %82’lik ezici çoğunluğa bakarak anlayabiliyoruz zaten. Bu yüzden işi fazla sorgulamaya gerek yok. Ama profesörün altını çizdiği gibi erkeklerin sıkıcı hayattan kendilerini korumak için sakallarını bir maske gibi kullandıklarını iddia etmesi enteresan geldi bana. Enteresan geldi, çünkü yaz sonuna kadar sürekli sakal uzatan, sakalıyla mutlu adamlardan biriydim. Sonrasında kesmeye karar verince eski fotoğraflarıma bir baktım, benden 10 yaş ileride mutsuz bir adam var orada. “Niye uzatmışım ki sanki” diye düşünürken profesörün açıklamaları cevap niteliğinde karşıma çıktı. Kadınların panik anında saçlarını sarıya boyatmasının erkek dünyasındaki karşılığı sakalmış, gördünüz mü?

        Kadın gücü

        BİZİM ülkemize göre bir şey değilmiş gibi gözükse de, içinde kadının gücü olan hikâyeler beni mutlu ediyor. Kadınların başarı haberlerini duyunca daha bir umutlu oluyor insan. Önceki hafta bir yemekte Park Hyatt’ın Genel Müdürü Gözde Eren ile uzun uzun sohbet edebilme imkânım olunca bunu düşündüm. Gözde Hanım ilk önce Hyatt Regency’nin Bişkek şubesinde genel müdür olarak görev almış. Bir kadın olarak hem yabancı bir ülke hem ağır bir görev ne kadar zordur diye düşündüm ama kendisi olayı o kadar normalize etmiş ki, hikâyedeki tuhaflık benim algılarım oldu çıktı. Dünya üzerindeki Hyatt’ların sadece dördünde kadın müdür varmış, biri de bizim ülkemizde. Ne güzel...

        Kullanamazsan duvara as

        DÜNYA trendlerinde bisiklete hızlı bir geçiş söz konusuyken yurtdışına gittiğimde en çok özendiğim şeylerden biridir bisiklet kullanımı. Çünkü adamların ülkesi dümdüz, çünkü adamların şoförleri saygılı. Öyle olunca da rahat rahat gündelik hayata giriyor bisiklet. Bizde ise bisiklet sahil yolunda yaşayan şanslılar arasında popüler hale gelebiliyor sadece. Ben yokuşların hâkim olduğu bir semtte yaşadığım için bu hayalime uzaktan bakmak kalıyor elimde. Shopigo’da satılan altın yaldızlı bisikleti görünce direkt aklıma bu konu geldi. Bembeyaz bisiklet bizim yollarda ne hale gelir diye düşünürken bu bisikleti alıp salonuna asan insanları duyup şaşırdım. Ülken müsait değilse ne yapacaksın, duvara asacaksın! Bu arada shopigo.com internet sitesinin vücut bulmuş hali olan Nişantaşı mağazasında birçok “duvara asılmalık” obje bulunmakta. Mağazanın girişinde duran Lebnon Delienne imzalı dev Mickey Mouse’un 15 bin TL olmasına değil de bir haftada 3 tane satmış olmasına şaştım kaldım.

        Uzmanlık iyidir

        CUMARTESİ günü mixologist Öztürk Koca’nın Avantgarde Hotel’de yapılan workshop’una katıldım. Amaç öyle alengirli kokteyller öğrenmek de değildi. Sonuçta evde içki hazırlamak o kadar da basit bir şey değil. Püf noktalarını öğrenmek ise taş çatlasa iki saatinizi alıyormuş. Öztürk Koca’nın anlatımı da hem basit hem eğlenceli. Ev hayatındaki çekiciliğinizi artırmak için iyi metot bence.

        Diğer Yazılar