Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇELİK’İN ismini vermek istemediğim bir müzik aletinin arkasında verdiği çıplak pozu gazetelerde gördükten sonra herkes gibi aynı soruyu sordum: Neden? Aslında ülkenin genel durumu karşısında birinin çıplaklık sektörünün kabuğunu kırması gerekiyordu ama bu Çelik mi olmalıydı yani? Yıllarca gözümüzün önünde dekolte yarışına girenler, sahnede, barda, hamamda seksi fotoğraf verme konusunda birbiriyle iddialaşanlar ortamı terk edince durumdan Çelik mi yararlanıyor yani? Kadınlarımız toplum baskısı yüzünden eskisi kadar rahat baldır bacak hadisesine giremiyorlar bari erkekler çıplaklığa el atsın diyeceğim ama bu şekilde değil galiba. Çelik her şeyin 90’lardaki gibi “Ne koysan alıyorlar” mantığıyla ilerlediğini sanıyor olmalı. Yoksa estetik yoksunu bu fotoğrafı ortaya sunmaya çekinirdi sanki. Müzik aletinin arkasından gözüken bölümleri biraz kaslı, biraz diri gözükseydi, Çelik’in yeni şarkıları şu an dört gözle bekleniyor olurdu. Şimdi ise gördüğümüz yerde “Lütfen kapatır mısın şu sayfayı” dediğimiz bir hal aldı. Çelik, bari şarkıların güzel olsun, bu fotoğrafın yarattığı tahribatı bir şekilde düzeltmen gerek!

        90’LAR TÜKENMEZ

        Dediğim gibi 90’larda her şey daha kolaydı. Ortalıkta şarkıcı olmadığı için kim çıksa dinliyorduk neredeyse. Ama seneler geçtikçe izleyici kendini eğitti çok şükür, her şeyi kabul etmiyor artık. 90’lardan bir başka isim Reyhan Karaca ne yapmış, müziğini yükseltmiş, fazla kilolarını vermiş, mayosunu geçirmiş üzerine New York sokaklarında klip çekmiş. ‘Sobe’ isimli şarkısı alıştığımız Reyhan Karaca şarkılarından değil, 2015 uyumlu. İçinde bulunduğunuz seneye göre hareket etmek hangi işkolunda olursanız olun gerekli bir hareket. Eski çamlar bardak oldu deyimi boşuna söylenmemiş sanırım.

        Usta’ya veda

        SON senelerde yaşadığımız kayıplara alışmak çok zor. Gidenin ardından oyalanabileceğimiz başka isimler bile kalmıyor. Müzeyyen Senar’ın yerine koyabileceğiniz bir kişi söyleyebilir misiniz mesela. Son dönemde beni en çok sarsan kayıplardan biriydi kendisi. Ta ki Yaşar Kemal’i kaybedene kadar. Takdiri ilahi, söylenebilecek çok söz yok tabii ki. İnsanın canını sıkan tek şey kaybettiğimiz çınarların yerine kimsenin gelemeyecek olması. Allah’tan tutunacak bir sürü eser bıraktı arkada büyük usta. Ve ölümü ile kendisinden haberi bile olmayan birçok insana ulaşmayı başardı. İki gündür Twitter da Facebook da onun eserlerinden alıntılarla çalkalanıyor. Ne kadar kişiye ulaşsa kârdır, nereden ulaştığının hiç önemi yok. Ben de büyük ustaya veda ederken ‘Teneke’ adlı eserinden yalan ile ilgili bir pasajını konuk etmek istiyorum sayfama. Günümüzün en büyük belası yalana ve yalancılara karşı kendini kötü hissedenlere gelsin.

        ‘Kendine güvendiğin için yalancı değilsin. Yalan dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin. Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru yalnızdır. Yalanın geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması gerek. Her gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek. Sen yenileceksin. Yenilmenin tadına varacaksın. Doğru yenilmeli. Yenilmeyen doğru yenmiş sayılmaz. Doğru yenile yenile öyle keskin bir hale gelmeli ki... Yüz bin yıl su altında, yıkanmış, düzelmiş çakıl taşı gibi...’

        Diğer Yazılar