Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KARA haber tez duyulur cümlesinin gerçekçiliği günümüz şartlarında daha hızlı hale geldi. Twitter sayesinde her şeyi anında öğreniyoruz ki bazı haberleri de erken aldığımıza üzülüyoruz. Değerlerimizi hızla kaybetmeye başladığımız bir döneme girdik sanki. Her hafta başka bir acı haber insanın sinirini bozuyor. Fakat geçtiğimiz hafta içi alınan peş peşe iki haber, hayatın gerçeklerini insanın suratına sert bir şekilde vurdu. İlk kaybımız Zeki Alasya. Okuduğum anda o kadar çok rolü canlandı ki gözümde. Ne gülmüştük Yasaklar’a, Aşk Olsun’a, ilk onlar aklıma geldi. Bir baktım herkes aynı duygular içinde, Twitter üzgündü o gün. Sonra hemen arkasından Kenan Evren hayata veda etti. O zaman da “Ölünün ardından böyle şeyler söylenir mi canım” diye düşündürten cümleler aktı ortalıkta. Bana neyse, Kenan Evren adına kötü hissettim kendimi. Ölünce iş bitmiyormuş, bunu bir kez daha anlamış oldum. Ölüm bazı kişiler için kurtuluş değil, arkandan söylenen dolayısıyla daha korkunç bir şey. Hayattayken bunu dikkate alarak yaşamak lazım. Arada bir “Acaba beni nasıl bilirler” diye sorup özeleştiride bulunmakta bir zarar yok galiba. Yoldan çıktığınızı kendi gözlerinizle görebiliyorsanız tabii!

        Çek festivali içine

        BU hafta sonu festival moduna geçmiş olduk ki herkes için mutlu ediciydi. İki günlük yağmuru bir kenara bırakan İstanbullular pazar günü Park Fest’te aldı soluğu. İlk önce Maçka Parkı’nda çimenlere yatan gençler güneş biraz etkisini kaybetmeye başladığında Küçükçiftlik Park’a doğru kaymaya başladı. 100% Müzik organizasyonları dahilinde yapılan festival, yapısı itibarıyla harika bir bahar gecesi yaşattı bize. Daha önce Hayal Kahvesi’ne geldikleri zaman kaçırdığım için çok üzüldüğüm Kadebostany performansı hatırlanacak derecede güzeldi. Sonrasında çıkan asıl mesele The Do’ya bile o kadar yükselemedim hatta. Alternatif isimlerin festival doldurması ise bir başka yükseltici durumdu. Gecenin benim için özetini ise konserde karşılaştığım eski bir arkadaşım yaptı: “Artık bu tip ortamlara daha sık geliyorum ki nefes aldığımızı hissedelim, kimin çaldığı önemli değil.” Festival alanları kurtarılmış bölge oldu artık, güzel ama enteresan!

        OLAN BİTEN

        - DB BERDAN markası altındaki tasarımlarına bayıldığım Deniz Berdan, internetten alışveriş sitesi mizu.com için özel bir kreasyon hazırladı. Modellerin tanıtımı Nişantaşı Room’da yapıldığı için geçerken uğrama maksadıyla gitmiştik ama ortamın güzelliğinden çıkamadık. Her gördüğümde daha güzel hale gelmeyi nasıl başardığını anlamadığım Deniz Berdan’a işin sırrını sordum. O da bana son dönemde iki kilo verdiğini, bunun fark ettirmiş olabileceğini söyledi. Kendisi zaten yağ oranı eksilerde olan biri olduğu için o iki kiloyu da verince dal gibi incecik kalmış. Room’un ortaklarından Başak Dizer ile birlikte ikisi DB Berdan desenli tasarımlardan giyip model gibi dolanıyorlardı. Hepsi Deniz Berdan’ın elinden çıkma desenlere bir göz atılmalı. Tanıtımdan ayrılırken her zamanki gibi “Keşke erkekler için de bir şeyler üretse” diye içimden geçirmedim değil.

        - SİNEMASKOP Randevular adı altında proje bir kitap ile karşımıza çıkan cool televizyon insanı Sevim Gözay, bir yıl boyunca sinema insanları ile salonlarda film izleyip, sonrasında da röportaj yapmış. Röportajı yapılanlar ile genel itibarıyla Sevim Gözay’ın arkadaşlık bağı olduğu için çıkan sonuçlar da gayet doyurucu. Mario Levi, Hakan Ketche, Belkıs Özener, Özgür Mumcu ile izlenmiş filmleri ve muhabbetler kitabın duygusunu artırmış. Kent kültürüne sinemadan yola çıkarak yaklaşmak güzel fikirmiş.

        - ŞARKILAR isimli albüm Can Algeç’in ilk albümü olsa da kendisi ortamın yabancısı değil. Daha önce ‘Kurtlar Vadisi’, ‘Yabancı Damat’ gibi dizilerin müziklerini Gökhan Kırdar ile birlikte kotaran Algeç, uzun süredir yaptığı şarkıları bir albüme toplamış. ‘Bin Yıl’ şarkısına yapılan Kıvanch K. remiksini ve Umit Kuzer elinden çıkma ‘Melek’ öne çıkan şarkılardan.

        Diğer Yazılar