Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HAFTA sonunun heyecan aktivitesi Matt Damon’un oynadığı ‘The Martian’ (Marslı) filmini görmekti. “Nasa Mars’ta su bulunduğunu bu Hollywood yapımının promosyonu için mi açıkladı acaba?” diye düşünerek merak içinde gittik filme.

        Andy Weir’in aynı adlı kitabını okumuş, Mark Watney isimli karakterle birlikte Mars’ta yaşamış biri olarak filmde eksiklikler buldum tabii. Ama bu zamana kadar ‘Blade Runner’ (Ölüm Takibi), ‘Alien’ (Yaratık) gibi filmler sayesinde efsaneleşen yönetmen Ridley Scott’a neden böyle çektin denmez! Kitabı okurken kahramanla kendinizi özdeşleştiriyor, Mars’ta tek başına kalmış tribine giriyordunuz. Filmde öyle bir derinlik kurulamamış. Senaryo, filmin sonunda elinize Amerikan bayrağı alıp sallamanız için kurgulanmış sanki.

        Uzayda geçmesi açısından benzetebileceğimiz ‘Interstellar’ (Yıldızlararası) ve ‘Gravity’ (Yerçekimi) devamında beni kesmedi. Ama hazır başka ülkelerde kolonileşme olayına bir rağbet varken gidip boyunuzun ölçüsünü alabilirsiniz.

        Önlük modası saçmalaması

        BU sezon öne çıkan tasarımlardan bir tanesinin bildiğimiz mutfak önlüğü olması moda dünyasının tükenişinin sembolü olarak ele alınabilir pekala. Yıllardır 50’lere, 70’lere ve 80’lere döne döne bir hal olan tasarım dünyası bu sefer mutfak haricinde kulanılmayan önlüklere özgürlük veriyor. Birçok marka kendi önlüklerini üretip piyasaya sürdü bile. Yeni bir şey olduğu için bir süre ilgi çekecek tabii ama kullanışı pek cazip değil.

        Hafta sonu Karaköy’de bir moda çekiminde mankenimize önlük giydirdik ama yanından geçtiğimiz her masanın çocuğa “Afedersiniz, hesabı alabilir miyiz acaba?” demesine engel olamadık. Masadakiler modele iş mi attı, gerçekten önlük mü bu izlenimi verdi orası biraz muğlak. Bu arada favori kıyafetim bornozun da bir an önce sokaklara taşmasını tüm tasarımcılardan rica ediyorum.

        İZMIR’E AYIP!

        İZMİR Bornova’ya dikilen Süleyman Seba heykeli saldırıya uğramış. Heykelin parmakları kırılmış, yüzü kırmızıya boyanmış gibi saçmalıklar söz konusu. Saçmalıklar diyorum çünkü futbol holiganizminin vardığı bu nokta zarar veren bir boyut, tehlikeli, hatta hastalıklı! Heykelmiş, sanatmış zaten bu tip konulara açız, bir de parktaki esere saldırmak nedir yahu?

        Takımların birbirini öldürecek kadar hırslanmasına, kavga etmesine alıştık belki ama bu hareket bel altı seviyelere ulaşmış. Hangi ekip yaptıysa, büyük saçmalamışsınız arkadaşlar. İzmir’ime hiç yakıştıramadım.

        Olan biten

        HARD ROCK CAFE ekim ayı boyunca özel bir vejetaryen mönü hazırlamış. İçinde bulunduğumuz ay ‘Vejetaryen Farkındalığı Ayı’ olunca mekânın mönüsüne etsiz 25 seçenek koyması çok hoşuma gitti. Vejetaryen olarak mekânlarda acı çekmekten bıktım.

        LİKYA YOLU ULTRA Maratonu pazar günü sona erdi. 250 km’yi aşan tarihi Likya yolunda yarışan 180 sporcunun arasında Türkiye’deki ultra maratonlarda tanıştığı Türk kızına âşık olup buraya yerleşen bir Alman sporcu da varmış. Yarışa birlikte katılıyorlarmış hatta. 56 yaşındaki yarışmacı Bakiye Hanım ise herkesin ilgi odağı olmuş. AKBANK CAZ FESTİVALİ mevsim değişirken iyice düşen hava sıcaklığı konusunu dert etmememizi sağlayacak sonbahar event’i olarak yine karşımızda. 21 Ekim’de başlayacak festivalde Sinkane, The Gaslamp Killer ve Ercüment Okur gibi alternatif isimleri izleyebilecek olmak güzel.

        Diğer Yazılar