Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SARIYER’DEKİ hayvan barınaklarında yaşayan köpeklerin fotoğrafını görünce içi kaldırmayanlardanım. Öyle görüntüler var ki Twitter’da yayınladığım zaman “Yemek saati bunları koymaya utanmıyor musun” diye yazanlar bile oldu. Şimdi bu yazdıklarıma şaşıranlar da olur tabii. “Aaa sokakta olsalar daha kötü değil mi, barınakta iyi bakılmıyor mu bunlara” diye Türkiye’ye henüz gelmiş bir turist edasıyla şaşırma ünlemi de verebilirsiniz! Ben çoğu barınağa gitmiş biri olarak rahatça söyleyebilirim ki, barınaklar, gözlerimde yaşlarla Krakow’da gezdiğim Auschwitz Nazi Toplama ve İmha Kampı’na benziyor. Ölsünler diye gözlerinin içine bakılan köpeklerle dolup taşıyor bu merkezler. İşte o kamptan çıkan fotoğraflara yürek dayanmıyor. Ölmek üzere olan ve müdahale edilmeyen köpeklerle göz göze gelmek istemiyor insan. Birtakım hayvanseverler barınak önünde protestoya giderken bir grup da Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ile görüşmeye gidiyorlar. Tabii belediye başkanı ile görüşmek işin biraz şov kısmı. Belediye başkanı bu tip durumlarda ne yapar; dinler, “Haklısınız” der, “Gereği yapılacaktır” diyerek sizi umutla evinize yollar. Daha önce konuşulmadı mı, belediye başkanının bu durumdan haberi yok mu sanki? Bu ülkede uyutulan sadece köpekler değil maalesef, hepimizi uyurgezer yaptılar.

        SUÇLU SİZSİNİZ

        Evet siz! Hani Sevgililer Günü’nde, doğum günlerinde sevdiğinize gül alır gibi kedi-köpek aldınız ya, onlara bakamayan yüzsüz insanlar sokağa bıraktı. Bu insanların yastığa başlarını koyar koymaz uyuduklarına eminim hatta. Gamsız diyoruz biz bunlara, topluluk içinde fark ediliyorlar zaten! Facebook’ta bir kedi cinsi bulup yayınlıyorlar: “Buna sahip olan var mı, yavrusunu istiyorum!” Sanki evdeki koltuk takımına yastık bakıyorlar. Bu nasıl bir düşünce, bu nasıl bir kendini bilmezlik, nasıl bir şımarıklık? Sanki Barbie’ler, oyuncak ayılar yetmemiş, insanlar oynasın, sarılıp uyusun diye bir de evcil hayvanlar yaratılmış. İnsanlığın bencil duyguları burada da harekete geçiyor ve evcil hayvanlara evcilik oyunundaki küçük bebekler gibi davranılıyor. Evet barınaklar kötü halde, buna bir çözüm bulunmalı. Ama bununla beraber hayvanlara eşya gibi davranmaktan vazgeçmelisiniz. Bahçeli evden normal daireye geçince etrafa bırakılan köpekler de var orada. Sahiplerinin bencilliği yüzünden oradalar. Gökten inmedi o köpekler.

        Yeni ceviz hastalığımız

        BARINAK konusu hakkında yazacaklarım devam edecek, konu ile ilgili sizi sıkmadan dürtmelerim tabii ki sürecek. Bugünlük hemen konuyu değiştiriyor ve tatlı şeylerden bahsediyorum. Daha geçen hafta Tom’s Kitchen’dan Nopa’ya transfer olan şef Deniz Ahmet Köse, tanıtım yüzü olduğu pikan cevizi ile neler yapılabildiğini göstermek için bir yemek atölyesi düzenledi. Pikan cevizinden şinitzel bile yaptı dersem yalan olmaz. Ben en çok portakal ve pikan cevizli keki merak etsem de, kinoayla birlikte yaptığı salata bayağı başarılıydı. Tariflerini topladığı kitap ABD Pikan Yetiştiricileri Konseyi (U.S. Pecans) tarafından dağıtılıp konuya alışmanız sağlanıyor. Sadece pikan cevizi değil “cranberry” olarak bildiğimiz ama Türkçe’ye turna yemişi olarak çevrilerek tüm havasını kaybeden minik kırmızı dostlarımız da kitapta yerini almış. Türkiye genelinde tanıtımına başlanan bu iki yemişin adını sık sık duyacağız gibi.

        Diğer Yazılar