Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PASTIRMA sıcağı bu mu acaba, havalar ne güzel oldu dediğimiz günlerin birinde Bülent Ersoy katıldığı defileye üzerinde görkemli kürküyle gitmiş! Muhabirlerin “Hayvanseverleri kızdıracaksınız” demesine de “Bunun hayvanseverlikle ne alakası var” diye geniş bir açıklama yapmış. Bir kere şunu belirtmek lazım ki günümüzde artık bu konunun hayvanseverlikle değil, insanlıkla alakası var! Bülent Hanım’ın üzerindeki kürkün yapılabilmesi için 200 çinçila veya 30 tane kedi öldürülüyor. Yani Bülent Hanım gibi gösteriş meraklıları giyebilsin diye kafeslerde beslenen ve başka bir hayatı olamayan zavallı hayvanların derisi yüzülüyor. Günümüzde kürk giymenin hayvanseverlikle bir alakası kalmadı. Bu saçma düzene dur demek isteyen aklı başında herkes kürke karşı. En azından Türkiye gibi kürk giyilebilecek soğuklukta bir iklimi olmayan ülkelerde kürk giymenin ‘kıro’ bir davranış olduğuna dair algı operasyonu takır takır işliyor. Kürk giymenin havalı olduğu günlerin tarihin tozlu sayfaları arasında kaldığını Bülent Ersoy’a nasıl anlatsak acaba?

        SARDALYA USULÜ PARTİLEME

        GEÇTİĞİMİZ salı akşamı İstanbul’un bütün parti camiası Mitte’nin yanındaki özel kulübe doluşmuştu. Doluşmuştu diyorum, ilk kez gittiğim bu mekânın depodan bozma hali beni pek şaşırtmadı. İnsanımızın penceresiz dar yerlere sardalya gibi tıkılma aşkı bitmiyor, bitmeyecek. Neyse ki gece F King Dergisi’nin, müzikler de DJ Serhat Demiral’ın olunca daha çok sokakta durup içeriden gelen müziği dinledik. Altı ayda bir yayınlanan erkek dergisi F King, içeriği gibi renkli konuklarını bir güzel eğlendirdi. Geceye katılan Kanat Heparı’nın kıyafetinin oldukça sade olması dikkatimi çekti. Bir ara enteresan stil denemelerinde bulunan Kanat’ı eleştiriler kısa sürede bıktırmış herhalde.

        'DİLİMİN UCU ÇINLIYOR'

        KENDİMİZİ keşfetme sürecinde yaşadıklarımızı üst üste koysak ne komik maddeler çıkar kim bilir. Yani aslında sürecin komediyle alakası yok ama bilirsiniz bazı olaylar sonradan komikleşir. İşte yaralı bir kadının kendini keşfetme serüvenini içeren ‘Dilimin Ucu Çınlıyor’ aslında bütün sevenler için bir manifesto sanki. Neyran Günüçer bu ilk romanında hayata karşı dik duran bir kadının hayatı keşfedişini anlatmış. Samimi bir dille yazılmış olması kendinizi kahramanın yerine kolayca koyabilmenizi sağlıyor. Geçirdiğimiz sıkıcı dönemde bile kahkaha attıracak bir roman arıyorsanız işte buldunuz.

        KORNA SEVERLER!

        “KORNA Çalma Huzurumu Çalma” diye bir sosyal sorumluluk projesi başlamış. Bunu gören otomobil firmalarının her biri kendi korna projesini başlatır yakın bir zamanda. Gözlerine mor makyaj yapıp poz verenlerin bir benzerlerini de korna için görmeye başlarız. Fakat ne işe yarayacak? Mor makyajlı fotoğraflar ne işe yaradıysa o işe yarayacak: Hiçbir işe! Korna bizim şoförlerin bir uzvu olmuş artık. Korna kullanarak selam verirler, yol isterler, küfür ederler. Yayalar bu gürültüyü çekmek zorunda mı, kimseyi rahatsız ediyor muyum diye düşünen yok ki. Benim çözüm önerim Türkiye’de satılan otomobillere özel bir korna sistemi. Kornaya bastın mı dışarıdaki sesin aynısını arabanın içine de verecek! Olay anını yaşamadan böyle sosyal sorumluluk projeleriyle çözülebilecek kadar naif bir durum değil bu.

        Diğer Yazılar