Güle güle ŞARKISI
90’LI yılların başında ailecek gittiğimiz bir Sezen Aksu konserinde tanışmıştım Attila Özdemiroğlu ile. O zaman yaşım sahnedeki assolistten başkasını seçebilecek kıvama gelmemişti ama yine de hafızama yazılıverdi. O gece ilk kez söylenecek olan ‘Kalbim Ege’de Kaldı’da Aksu’ya eşlik etmek üzere sahneye geldi Özdemiroğlu. Aksu’nun o dönemdeki orkestra şefi Uzay Heparı’nın da dahil olduğu sahneye iyi ki tanık olmayı başarabilmişim. Sonrasında ‘Işık Doğudan Yükselir’ isimli çığır açan albümdeki bestelerinden ve aranjelerinden yola çıkarak Attila Özdemiroğlu müziğini tanımaya ve sindirmeye başlamıştım. Büyüyüp piyasaya döküldüğümde bir davette karşılaştığım Özdemiroğlu ile tanışıp insani yönlerini de keşfettiğim zaman ona olan hayranlığım bin kaplan gücüne çıkmıştı. Attila Özdemiroğlu’nun ardından sadece insani değerler yüzünden üzülmüyoruz tabii. Türkiye müzik endüstrisinin kaybı belki de daha fazla. Dijital istila öncesinden kalan nadir müzik adamlarından biri oluşu ve müzik dünyasına kattığı değer kendisini iç geçirerek anmamıza sebep olacak. Hani öyle bir müzisyen ki bulunduğu her işe değer kattı. Altın Portakal’a bile onun en iyi film müziği dalında yedi ödülünün olduğunu öğrendikten sonra başka bakar olmuştum. Son dönemlerinde oyuncu Gonca Vuslateri’nin reklam malzemesi konumuna getirilmeye çalışılsa da müzik dünyasının efsanevi ismini çok özleyeceğimiz kesin. Belki de her yeni albüm çıkışında yüreğimizi sızlatacak bir özlemle anacağız.
Defile bahanesi
DENİZ Berdan boş durmuyor. Kızı Beg Berdan’la birlikte İstanbul Moda Haftası döneminde yeni kreasyonunu tanıttıktan sonra bu sefer de Nişantaşı’nda Türk tasarımcıları buluşturan Gizia Gate’de bir defile yaptı. Katılımcıların hemen hepsi ünlüydü desek yalan olmaz. Moda dolu günün en çok konuşulan ismi fotoğrafçı Lara Sayılgan oldu. Ayağındaki şeker pembesi ayakkabılar bütün kadınların radarına girmişti. Defilenin bir başka güzeli Özge Ulusoy ise defileye ablası Nilay’la birlikte gelmişti. Aralarındaki kardeşlik ilişkisine bayıldığım ikiliden Nilay’ın stilettoları dikkat çeken parçalardan biriydi. Başak Dizer’in sarı kıyafeti Ayşe Kucuroğlu’nun kırmızı elbisesiyle yan yana gelince “Galatasaray styling’i” esprileri yapıldı. Defilede yanına oturduğum Nükleer Başlıklı Kız ile genel olarak ortamın sıkıcılığından bahsettik. Genç grup elemanları yeni şarkılarını bitirmiş ama ne zaman çıkaracaklarına karar veremedikleri bir dönemdelermiş.
Huzur yürüyüşü
BÜYÜKŞEHİR şartlarından sıkılıp kendini yogaya verenleri çok haklı buluyorum. Sonuçta bir ders için bile olsa modunuz değişiyor, huzurlu diyarlara gidip geliyorsunuz. O diyarlara gidenler yolculukları sırasında kendilerini guru gibi hissetmeye başlayıp şifa dağıttıklarına inanıyorlar ya, işte orası sakat bir çizgi. Bu yolculuğu tatlı bir maceraya dönüştürmek isteyen Lycian Yoga Fest, 17-21 Mayıs tarihleri arasında Likya yolunda bir yoga kampı düzeliyor. Kaş’ın köylerinde, doğayla dost tesislerde konaklayabileceğin seçenekler sunan Lycian Yoga Fest’te yogayla Akdeniz dinginliğini yakalayıp bahar çiçekleri eşliğinde yapacağınız yürüyüşlerle Likya Yolu’nu keşfetme bahanesi hayatınıza iyi gelebilir.
Tikkun
İSTANBUL Film Festivali geçti gitti ama izleri hâlâ duruyor. Özellikle de önceki hafta Akbank Sanat Evi’nde izlediğim ‘Tikkun’ isimli Avishai Sivan’ın yönettiği filmin izleri! Eşsiz bir gerilim sunan İsrail filminde Aaron adında bir gencin aşırı dinci bir ailede büyürken başına gelenler, psikolojisinin bozulması önünüze sunuluyor. Kadınlarla ilişkisi o kadar yasaklanıyor ki Aaron yolda rastladığı bir kazanın kurbanı olan kadının cinsel organına dokunup merakını giderecek kadar delirebiliyor. Yurdun dört bir yanından gelen, taciz ve tecavüz haberlerini okurken artık hep bu film aklıma gelecek galiba. Radikal olmak bazı konular için hiç de yararlı bir şey değil.
