Gürültüsüz ve el ele günlere
LİDERLERİN birlik beraberlik ve normalleşme mesajları bu başarısız darbe girişiminin en güzel tarafı galiba. Özellikle Başbakan Binali Yıldırım’ın “Kılık kıyafet farkını düşünecek gün değil bugün. Bugün bir olma, beraber olma günüdür. Bütün vatandaşlarımızdan istirhamımız bir araya gelmek ve ülkemizin geleceği için tek Türkiye haykırmasını bütün dünyaya duyurmak” sözleri umut vericiydi. Normal şartlarda bir araya gelmeleri o kadar kolay olmayan liderler bile bu derece önemli bir milli değerde buluşmuşken sosyal medya çakallarına bir çözüm bulmak gerekiyor. Birbirlerini hiç tanımayan, hayatları hakkında hiçbir bilgileri olmayan insanlar birbirlerine karşı “Ben daha vatanseverim, sen ise darbecisin” kavgasını yürütüyor. Sınıfsal öfkenin şiddeti bir türlü kesilmiyor. Bu sinirli kesime sormak istiyorum, devlet büyükleri bile birlik beraberlik mesajları verirken size ne oluyor Allah aşkına? Biliyorum kendinize öyle bir güveniyorsunuz ki en doğru sizin doğrunuz, her lafınız ayrı bir hikmet! Hani halktan birinin heykeli dikilecek olsa bu sizinki olmalı, hak ettiniz! Ama ne yaparak hak ettiniz, başkalarını suçlayarak mı, tehdit ederek mi, korkutarak mı? Bir şeyleri yanlış öğrenmiş olabilir misiniz? Şiddetin tek çözüm olduğunu sanmaya devam edeceğinize, karşınızdaki düşünceye saygı göstermeye çalışabilir misiniz? Biraz sakin olmayı deneyebilir misiniz? Ülkenin farklı insanlarla güzelleştiğini, farklılaştığını ve büyüdüğünü görebilir misiniz artık? Sanal âlemde kavga seslerinden sıkıldık artık. Artık yeni şeyler söyleyebilir misiniz? Ülkece birlikte olup darbe karşıtı safımızı güçlendirmemiz gerekirken boşa gürültü çıkarmayı kesebilir misiniz rica etsem?
Darbe dönemi konuşulanları
- JOAN Baez 1960’ta söylediği ‘Donna Donna’ isimli şarkısı ile insan hakları protesto hareketinin en önemli sembollerinden biri olmuştur. İstanbul konserini çok önemli bir neden ileri sürerek iptal etti. “Onca savaş bölgesine gittim, Türkiye’deki kadar büyük bir tehlike görmedim” diyen Baez’in sözleri korkuttu.
- TARKAN son eğlence aracımız olarak kaldı. Cuppa şarkısına sevgiden çok tepki gösterdik ama ortam düzelince öpüp başımıza koyacağız galiba. Her şey normale dönünce mutluluğumuzu ‘Cuppa da cuppa’ dans ederek -ki şarkının en itici bölümü kesinlikle bu ikileme bölümü- ifade edebilir miyiz? Neden olmasın?
Mustafa Ceceli’nin derdi
SON günlerde eleştiri bombardımanına tutulan Mustafa Ceceli’nin sosyal medya ilişkilerini merak ederek Twitter hesabını inceledim. Kimsenin siyasal görüşüyle ilgilenmediğim için onunkini de önemsemedim açıkçası. Fakat, kendisini oruç tutma hikâyesi yüzünden eleştiren takipçilerine laf anlatmak üzere başlattığı bir anket dikkatimi çekti. “Gününüzü nasıl geçirirsiniz?” diye bir soru sormuş Mustafa. Basit soru ama çok şey anlatıyor. % 55 “Başkalarını eleştirerek” yanıtını vermiş, göğsünü gere gere. % 45 ise “Kendimi değerlendirerek” yanıtını seçmiş. Gelen eleştiri cümleleri ise uzay boyutunda “Şıklara koymadığına göre bizim de oruç tutmamızı istemiyorsun” diye konuya karşı alakasız bir bağlama çeken de var, “Neden oruç tutma seçeneği yok” diye bağıran da. “Ramazanda oruç tutmayanları eleştirerek geçiririm” itirafında bulunanların yanı sıra, ankete katılanların büyük bir kısmı da “Başkalarına geçirerek” cümlesini açık açık kurmuş. Yani Mustafa’nın takipçilerinden yola çıkarsak, mini ankete katılanların çoğu kendi işine bakmak yerine başkalarının işine karıştığını itiraf ediyor. Bir popstarın sosyal medya hesabında ülkemizin en büyük sorunu ortaya çıkmış oluyor bu şekilde. Hiç sanmıyorum ama o ankete katılanlardan beni de okuyanlar çıkarsa Mustafa’nın vermek istediği mesajın açıklamasını yapayım. Başkalarının yaptığı ya da yapmadığı şeylerin hesabını tutacağınıza harcadığınız zamanı kendi hayrınıza harcasanız, hayattan daha fazla verim alabilirsiniz.
