Reklam çağı tam gaz
SOSYAL medya sayesinde herkes kendi çapında yayın organını kurdu. Sabah kalktığında yaptığı kahvaltıda yeni başladığı ilişkiyi de reklam aracı olarak kullanıyor artık. Amaçsa ister diğerlerine hava atmak gibi gelsin, ister görgüsüzlük gibi gelsin aslında tek bir şey etrafında dönüyor: Star olmak.
Günümüzde ünlülerin yaşantısı o kadar ilgi çeker hale geldi ki herkes kendi çapında star ilan ediyor kendini. Evet bu ilanı herkes kendisi gerçekleştiriyor, çünkü hiçbir gerçekliği yok. Pendik’te orta halli bir evde oturup mazbut bir aile hayatı olan blogger’lar, katıldıkları davetlerde çekilmiş fotoğraflarıyla bir kontes hayatı yaşadıklarını ispatlamaya çalışıyor mesela. Tüm hayatları fotoğraflarındaki gibi steril, düzenli ve zengin zannediyorsunuz ama alakası yok.
Güzel sesli sosyal medyacılar mini kliplerini koyarak takipçilerine konserler veriyor. Post’un altına yapılan yorumlara verdiği cevaplardan kendi starlığını kurduğunu anlayabiliyorsunuz. İşe takipçi satın alıp, direkt kandırmacayla başlayanların durumuysa en fenası. Kendi yarattıkları hayal dünyasına inanıp gündelik hayatta size hava atmaya başlıyorlar.
Restoranda yemek yerken rastladığı ünlünün masasına gidip fotoğraf çektirerek, sanki o gece o ünlüyle dışarı çıkmış izlenimi verenler bile var. Bu durum biraz şizofrenik ve hüzünlü aslına bakarsanız. Günümüzde star anlayışının kalmayışının bir nedeni de bu! Artık herkes star gibi yaşadığını hissediyor. Aslında öyle bir hayat sürmeseler bile önemli olan hissetmek değil mi? Hissediyorsan varsın bu ülkede, hissede hissede star olanlar ülkesiyiz biz, bunlar ne ki?
Albüm bakışı
BİR süredir medyamızın güzide organları tarafından ‘mutluluğun formülünü veren albüm’ olarak pompalanan Yalın’ın ‘Bayıla Bayıla’sını dinledim. Şarkıcı ülkenin kötü gidişatından dolayı her şeyden vazgeçecekken bu albümü yapmaya karar vermiş. Vazgeçip ne yapacaktı bilemedim, herhalde gidip Londra’ya yerleşecekti, son bir vurgun daha yapayım diye fikrini değiştirdi.
İlk çıktığı günden beri vokal ve müzik olarak pek değişmemiş bir Yalın var albümde. Eğer hayatınıza renk getirecek bir aşk hikâyesi içindeyseniz ‘Tatlıyla Balla’yı dinlemek keyif verebilir. Selim Öztürk prodüktörlüğünde kaydedilen ilk albümü ‘Ellerine Sağlık’tan sonra Alper Erinç, Ozan Çolakoğlu, Serkan Çeliköz gibi farklı isimlerle yaptığı çalışmaların hepsinde aynı sound’u elde ediyor olmasını neye borçluyuz acaba?
Nil Karaibrahimgil mantığıyla reklamlık şarkılar yapan Yalın, ilk çıktığı dönemde genç kız olan günümüz hanımefendilerini bu albümle de mutlu edecektir orası kesin ama ben bir şarkının bile içine giremedim doğrusu.
Patlamaya hazır bombalar
DÜN sabaha hepimiz metrobüste yaşanan saçma olayla uyandık. Saçma diyorum çünkü hiçbir duygu bu konuyu açıklamaya yetmiyor. Hareket halindeki metrobüsün şoförüne şemsiyeyle vurmak eylemindeki zekâ kıpırtısını gösterebilecek bir kişi yoktur herhalde. Hem kendi hayatını hem de içerideki yolcuların hayatını hiçe sayabilecek bir sinir olsa olsa cehaletten çıkar. Sen daha durak harici otobüsten inilmeyeceğinin farkına varmadıysan niye yaşıyorsun? Bir yandan sinirli adamın üzerine giderek açıklama yapmadan “İstediğim yerde kapıyı açarım” gibi bir cümleyi kuracak şoföre insanlar emanet edilir mi? Topluca rehabilite edilmemiz gerekiyor, birbirimize girmek için fırsat kolluyoruz.
Festival sezonu geçti mi sandın?
YAZ mevsiminde birçok festivalimiz iptal oldu, hevesimiz kursağımızda kaldı doğrusu. Uzun süre konser izleyemeyiz derken, yerli sanatçıların hâkim olduğu bir festivalle Zorlu PSM hizmetinizde, Mix Festival adı altında 30 Eylül-1 Ekim arası yapılacak olan festivalde Ceza, Sattas, Gaye Su Akyol, Mode XL konserleri verilirken, aynı zamanda plak pazarı, bitpazarı ve bazı atölye çalışmaları gerçekleştirilecek. Festival bir şekilde Zorlu PSM’nin yeni sezon açılışı gibi olacak aslında. Sezon açılsın ve 5 Kasım Mark Eliyahu, 11 Kasım Moderat konserlerine bir an önce ulaşalım.
