Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2008’DE Alex Pettyfer, 2012’de de Cara Delevingne ile Burberry’nin yüzü olmasından dolayı olsa gerek, Eddie Redmayne mankenlikten oyunculuğa geçmiş biri gibi görülüyor. ‘Harry Potter’ mantığından yola çıkan yeni filmimiz ‘Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar’ı (Fantastic Beats and Where to Find Them) izlemeye gittiğimde gruptaki arkadaşım “Bu çocuk da modellikten nereye geldi” dediği zaman bu yazıyı yazmak zorunda hissettim kendimi. Aslında böyle bilinmesi normal, çünkü normal aktörlerden farklı olarak gerçekten de sinema perdesinde değil de dergi sayfalarında ünlenen başka bir star o. Sinemada geç ünlenmesinin nedeni olarak çok uzun süre tiyatroya merak sarması gösterilebilir. Hatta işi 2004’te Evening Standart Tiyatro Ödülü’nü kazanmaya kadar götürdü. Sonrasında ‘Golden Age’ ve ‘Boleyn Kızı’ filmleriyle sinema dünyasına giriş yapsa da şu an vizyondaki fantastik filmde bile ortaya çıkan başarılı oyunculuğunu nereden aldığını biliyoruz en azından. ‘Danish Girl’le 20’nin üzerinde önemli oyunculuk ödülüne aday olup hiçbirini kazanamasa da geleceği pırıldamakta. Ben mesela ‘Fantastik Canavarlar’ serisinin 2018’de vizyona girecek olan yeni bölümünü merakla bekliyorum. Bir ‘Harry Potter’ hayranı olarak bu seriyi de fena halde sevdim.

        HAFTANIN ALBÜMÜ

        BÜYÜK Ev Ablukada, Yüzyüzeyken Konuşuruz, Son Feci Bisiklet... Tuhaf isimli rock gruplarının sempatik sözlü şarkılarının yarışına çıkardıkları ikinci albümle devam eden Yok Öyle Kararlı Şeyler ise bu akımın en çok takip edilen elemanları. Yeni albümleri ‘Beklenen’de ilk albümlerindeki sound’u neredeyse hiç bozmadan korudukları için, ‘Şarkılar ellerinde vardı da albüm sonradan mı ortaya çıktı acaba’ diye düşündüm. Erdem Topsakal’ın vokali şarkılara ilgiyi artırıyor ama konserde dinlesem seveceğim şarkıları bir daha dinlemek için sebep ararım doğrusu. ‘Kalabalıklar’, ‘Ben Niye Şanssızım’ ve ‘Olursa Olur’un öne çıktığı albümdeki samimiyet hissiyatı önemli. Pop albümlerinde pek hissedilebilen bir duygu değil bu.

        Biyonik pilates

        BİR süredir hayatını Amerikalıların ‘sağlık manyağı’ dediği şekilde geçiren biri olarak yeni bir antrenman çeşidi çıkar çıkmaz deniyorum tabii. Vücut ağırlığı ile yapılan pilates, TRX gibi antrenmanları her zaman mantıklı bulduğum için spor salonlarında ağırlık kaldıran kitleden olamadım hiç. Gelişimi daha çabuk görebilmek için vücuda akım verilerek yapılan kısa süreli sporları da aşırı manasız bulurum hatta. Tamam vücuda düşük miktarda elektrik akımı vererek daha çok çalışmasını sağlayabilirsiniz ama kısa sürede kalbin o kadar hızlandırılması benim kafama yatmadı bir türlü. Aynı akım aletini pilates hareketleriyle birleştirip hizmete sunan spor hocası Volkan Taştan ise bana dâhi gibi gözüktü. Volkan aynı zamanda fizik tedavide yeri olan bu aleti kas ağrılarını almakta kullanıyor. Zaten ertesi gün vücudunuzdaki kas ağrılarından ne kadar iyi çalıştığınızı anlıyorsunuz doğrusu.

        Norveç somonu İstanbul’da

        ETİLER’İN İtalyan mutfağı uzmanı La Scarpetta’da Tok Gezenler Kulübü’nün bir gecesi vardı. Gecenin baş konuğu Norveç somonuydu. Norveç hükümeti, Türkiye’deki bilinirliğini artırmak için çalışmalara başlamış, bu yüzden ülkemize gelen Norveç Deniz Ürünleri Konseyi Direktörü Maria Kivijarvi Heggen bol bol somonun yararlarını anlattı tabii. Türkiye’deki somonun % 90’ının Norveç’ten geldiğini bilmiyordum mesela. ‘Hepsi dondurulmuş geliyordur’ diye düşündüğüm balıkların dilimlenip kamyonlara doldurulduğunu düşünmemiştim hiç. O gece yapılan mönüde yer alan somonlu yemekler bir ay boyunca La Scarpetta’da yer alacak. Somonlu makaron ve ravioli favorim oldu. Somon gecesi diye kapanıştaki dondurmayı da somonlu yapmayı düşünmüşler ama Maria izin vermemiş. Bu kararı sayesinde Carlo Bernardi’nin deniz tuzlu karamelli dondurmasıyla tanışmamızın yolu açıldığı için çok mutluyum.

        Entrikalı saray yaşamı

        KRALLAR, kraliçeler ve onların uşakları her zaman ilgi çeken bir konu olmuştur. Bu sezon neredeyse aynı şeyi yeniden önümüze getiren ‘Muhteşem Yüzyıl’dan değil de Netflix’in yeni dizisi ‘The Crown’dan bahsediyorum. Oyunculuklar ve dönem kıyafetleri bakımından hayranlıkla izlediğim dizi, Netflix’in en güvendiği projelerden. Hatta geçen hafta Vodadone Red ve Netflix birlikte bir organizasyon yapıp bir sinema dolusu ünlüye dizinin sezonunun tamamını izletti. Özellikle ‘Downtown Abbey’ hayranlarını hemen kendine bağlayan dizi entrikalı saray yaşamını gözler önüne seriyor.

        Diğer Yazılar