Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCEKİ hafta bir partiye katılmak amacıyla Berlin’den Prag’a geçmek için havaalanındayım. Güvenlik kontrolünden geçip uçağa binmeye hazırlanırken kalkışa 20 dakika kala yapılan bir açıklamayla uçuşumuz iptal edildi. Hiç sebepsiz 3 saat sonraki uçağa aktarıverdiler bizi. Berlin havaalanları öyle bizimkiler gibi değil, gezecek çok fazla yer yok, 3 saat daha beklemek hayat için büyük kayıp. Herkes homurdanırken grubun hemen yanında yere oturup oracıkta meditasyon yapan biri dikkatimi çekti. Gözlerini kapamış, bizim stres ortamımızdan uzaklaşmış adamın o rahat hali o kadar hoşuma gitti ki ne zamandır ertelediğim meditasyon öğrenme işine girmeye karar verdim. Bir de tam Berlin’deyken Stern’in kapağında meditasyonun biyolojik olarak yaşlanma etkileri üzerindeki pozitif etkisinin kanıtlandığına dair bir haber okuyunca daha fazla vakit kaybedemedim. Yaşlanmayı durdurmak için denemediğimiz şey yokken meditasyon gibi herkesin yapabileceği bir şeye hiç bulaşmamak olmaz. Piyasada bir sürü meditasyon sanatı kitabı var fakat, okuyup uygulamak için biraz ağır bir konu gibi geldiği için kurslara katılmaya karar verdim. Kursa gitmeden önce kendi kendime söyleniyorum: “Nasıl olacak, milletin içinde ‘om’ diyerek dalmaya mı çalışacağım yani?” Ama bir yandan da halletmem lazım çünkü doğru teknikle yapıldığı zaman hayat kalitesini artıran, sorularınıza uygun cevapları bulduran bir teknik. Eskiden vejetaryenliğin hayatı nasıl kaliteli hale getirdiğini duyar, okurdum. Sonrasında eti-tavuğu hayatımdan çıkarınca nasıl boyut atladığımı bizzat deneyimledim. Bu yüzden beyni olumlu yönde geliştirip yeni bağlantılar yarattığı bilimsel olarak kabul edilen meditasyonla tanışmak üzere kurslardan birine katıldım. Eğitmenimiz Ebru Şinik, önce meditasyonun ne olduğunu, neden bu kadar yararlı olduğunu uzun uzun anlattı. Bu konuşmanın ardından o kadar gaza geliyorsun ki ister istemez başarıyorsun. İlk denememiz 30 dakikalık bir süreçteydi ve ne kadar çabuk geçtiğini size anlatamam. Meditasyona başlayıp bir hafta içinde sakinleşen arkadaşlarımın gelişimine de şahit olduğum için bu mucizevi yöntem şu an hayattaki yeni heyecanım.

        İlk etapta öğrendiklerim

        - Düşünebilen herkes meditasyon yapabilir. ‘Dünyadaki en büyük özgürlük zihninizin esaretinden kurtulduğunuzda başlar’ lafı boşuna söylenmemiş.

        - Kötü genleri pasif hale getirip, iyi genleri aktif hale getirebiliyorsunuz.

        - Meditasyon zihnimizdeki düşünceleri susturma olayı değil! Önemli olan zihnin ötesinde duran bölgeye geçebilmek.

        - Yarım saatlik meditasyon uyku yerine de geçebiliyor. Gece işi yapanlar, yeni bebeği olmuş aileler için bulunmaz enerji kaynağı.

        - Yaşamımızı daha huzurlu bir hale getirmek için meditasyon yapıyoruz, hayatın gerçeklerinden uzaklaşmak için değil.

        - Apple, Google, Aol gibi şirketlerde verimliliği artırmak için uzun süredir meditasyon eğitimi veriliyormuş.

        Meditasyon yapan süper kahraman

        HAYATTA her şey birbirine bağlantılı ya, tam ben meditasyon olayına sarmışken bir süredir merakla beklediğim Marvel’in ‘Iron Fist’ isimli kahramanının dizisi de gösterime girdi. Netflix’te olduğu için 13 bölüm birden gösterime girince bütün hafta sonu onunla geçti tabii. Yer yer ‘Arrow’a benzeyen dizi biraz daha aksiyon içerse fena olmazmış ama anlattığı felsefe, meditasyon yapan karakterleri, New York’ta geçen doğu mistizmi, başroldeki Finn Jones derken kapıldım.

        Kapadokya dizilerinde neden Kapadokya yok?

        BU ara moda mıdır, kullanılacak konu kalmadığından sıra oraya mı gelmiştir bilmiyorum ama Kapadokya civarında çekilen diziler moda. Diziler uzay boyutunda sıkıcı ama Kapadokya dediğin bu ülkenin en büyük değerlerinden, o yüzden merakımı cezbetti. Hani bana sorsanız doğduğum yer İstanbul ilk göz ağrımdır, sonra İzmir’in yeri başka, ardından Ürgüp, Göreme gelir. Böyle büyüleyici bir ortamı Mars’a gitsen bulamazsın ama orada çekilen dizilerde Ürgüp görebilmek ne mümkün. Her yerde görebileceğiniz konaklar, otel lobileri, şaşaalı evler dizilerin başköşesinde ama Ürgüp’ün doğal güzellikleri yok. Dizi sektörü hızla gelişince buralardaki diziler çömezlere kaldı galiba. Bu kadar ilgi çekici bir detay nasıl atlanır anlamıyorum.

        Diğer Yazılar