Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        VALLA pazartesi sabahı uyanıp bugünün yazısını yazacak hal kalmadı. Seçim stresi yüzünden uzun süredir bir şey yaşamadığımız gibi yazacak konumuz da bitti sanki. “Nereye yönelsem de konu çıkarsam acaba?” diye internette sinsi sinsi dolaşırken Habertürk’te yer alan bir haber ilgimi çekti. En kötü anlarda bile enteresan aşk haberleri insanın ilgisini cezbedebiliyor tabii ki.

        Haber, hiç tanımadığım oyuncu Seda Tosun ve yine adını ilk kez duyduğum sevgilisi Gökhan Seven hakkında. Anladığım kadarıyla bir süre beraberlik yaşanmış ama ayrılığın ardından baltalar havalarda uçuyor. Adam kadın için “Sürekli benden para istiyor, her ay evinin kirasını ben ödüyorum” diyor. Kadın inkâr ediyor, “Yok öyle bir şey, ayrıldığım için bunları uyduruyor” diyor. Hatta adam ayrılacağını söylediği zaman kızın önünde kendini doğramış, her yeri kesik içinde kalmış.

        Karşındakini ikna edebilmek için kendine zarar verme kafasına geçmeyi hiçbir zaman anlayamamışımdır. Sevgilisi terk edince koşup hastaneye yatan sonra da arkadaşlarına sevgilisini aratıp fenalaştığını anlattıran insanlar tanımıştım. Hatta lisede filan değil, bir tanesi 2 sene önce oldu ve mizanseni düzenleyen kadın 34 yaşındaydı. Bu tip hareketlerin ne kazandırdığını da anlamıyorum. Sen hastaneye düştün diye giden sevgili acıyıp ömrünü sana mı adayacak yani? Tabii ki hayır, fazladan birkaç gün kazanmak için güzel de peki ya sonrası?

        Kendinize zarar vererek giden sevgiliyi elde tutmayı düşünmek çok eski kafalılık değil mi? O enerjiyi kendinize harcasanız belki de bir sonraki sevgilinizi elinizde tutmayı başaracaksınız. Yoksa gideni durdurmak için kendine zarar vermek de zorlamanın bir çeşidi. O şekilde yürümüyor bu işler. Zaten mantıklı bir şekilde düşünecek olursak sevgiliniz sizi istemediği için gidiyorsa, neden siz kendinize zarar verdiniz diye kalsın ki? Geçici bir zaferin ne önemi var?

        Yeni ‘housekeeper’lar aranıyor

        ÜNLÜ DJ İlker Aksungar’ın projesi olan Housekeeper, 2011 yılından bu yana dünyaca ünlü isimlere ev sahipliği yaptığı partiler düzenleyen, podcast serileri yayınlayan, radyo programı hazırlayan ve sanatçılarla sergiler düzenleyen bir marka oldu. Bu yıl ikincisi düzenlenen podcast yarışması, house müzik ile ilgilenen amatör ya da profesyonellerin müziğini geniş kitlelere duyurabilmesini amaçlıyor.

        Yarışmacıların house müzik ve türevlerini içeren setleri birbirinden değerli jüri üyeleri Ahmet Şendil, Demir Uyanık, İlker Aksungar, Murat Uncuoğlu, Sinan Yağcı ve U.FU.K tarafından değerlendirilecek. Jüri değerlendirmesinin ardından setlerin 21 Mayıs 2017 Pazar günü saat 23.00’e kadarki dinlenme ve beğeni sayısı da eklenerek kazanan yarışmacı belirlenecek. İşin genç DJ’ler için en önemli kısmıysa yarışmacıların Türkiye’nin en önemli DJ’leri tarafından Babylon, Klein ve Housekeeper stüdyosunda gerçekleşecek workshop’lara katılma hakkına sahip olması. Bilgi almak için www.housekeeper.com.tr adresine ışınlanın.

        Paralel evren

        PAZAR günü oylarımızı verip abimin evinde buluştuk. Sandıklardan haberler gelmeye başladığında ben kuzenimin 6 aylık oğlu Güneş’i pışpışlıyordum. Sonra diğer ufaklık Toprak’la oynadım. Artık 12 yaşında olarak en büyüğümüz Defne de oyunlara katıldı tabii.

        Sonra “Ne olacaksa olsun be” diyerek televizyon takip etmek yerine çocuklarla oynamaya başladım. Sonuçları izleyip stres olmak yerine çocuklarla oynayıp kafa dağıttım. Bundan sonra da sürekli çocuklu arkadaşlarımla görüşeceğim galiba. Bir tek çocuklar ve hayvanlarla ilgilenirken gerçek dünyanın sevimsizliğinden uzaklaşıyoruz. Bu ara 10 yaşını geçmiş arkadaşım olmamalı diye düşünüyorum.

        Diğer Yazılar