Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önce yazma gereği duymadım ama sonra Arda Turan’ın milli takım uçağında bir gazeteciye saldırdığı haberini okudukça ‘Olay burada başlamış zaten’ diye düşündüm. Geçtiğimiz cuma Yılmaz Erdoğan’ın ‘Münaşaka’ oyununu izleyenlerden biriydi ünlü futbolcu. Yılmaz Erdoğan’ın daha oyunun henüz başında yaptığı havalı anonsa, büyük harflerle “Ve ARDA TURAN ARAMIZDA” diye bağırmasına rağmen koca salondan bir tane alkış almadı. Hani kısa süre alkış almayı bırakın, tek tük kırık bir alkış sesi bile duyulmadı. O kadar gösteriye gitmişimdir, sahnedeki sanatçının sunumuyla alkışlanmayan birini ilk kez gördüm doğrusu. Hani adı okunan kişiyi tanımasan bile âdetten alkışlarsın sonuçta ama eller kenetlendi, nefesler bile tutuldu belki. Bu olaydan birkaç gün sonra olan biteni sosyal medyadan takip ettim. Arda’nın milli takımı bırakma kararı aldığı konuşmasını ise maalesef izlemiş bulundum. Konuşmalarında seçtiği kelimeler, yüz ifadesi, ağız hareketleri... Arda’nın acil olarak (varsa) ona gerçekleri söyleyecek bir arkadaşıyla bu konuşmaları tekrardan izlemesi gerekiyor. O açıklamalardaki şımarık çocuğun kendine gelmesi gerekiyor artık. Davası, derdi neyse insan gibi çözüme ulaştırmalı, bu şekilde restleşerek değil. Bunun herkesin aklına gelebilecek bir öneri olduğunu da biliyorum ama onun yakın çevresindeki kimsenin aklına gelmiyor herhalde diye yine de yazma ihtiyacı hissettim. Biz Arda’nın kazandığı ultra başarılarını unutmuyoruz ama o da biraz insanlığı hatırlasa fena olmayacak.

        Erkekler panikte

        ARDA Turan’ın hasara uğrattığı tek topluluk futbolseverler değil şüphesiz, birbirlerine iltifat edebilmek için “Adamsın” kelimesini kullanan tayfa da halinden bir hayli rahatsız. Adamlığın Arda Turan, Murat Boz ve Mustafa Ceceli gibi isimlere kaldığı şu günlerde panik halinde birbirlerine hitap edebilecekleri kelime arayışındalar. Erkeklerin “Biz delikanlıların hasıyız” tavırlarının kadınlar üzerindeki karşılığı ise çok parlak değil tabii ki. “İyi insan olmak” yerine uydurulan ‘adamlık’ tanımının beyleri daha bir gaza getirerek despot tavırları artırdığı görülen bir gerçek. Sürekli birbirlerine “Adamsın kardeşim”, “Adamların adamısın”, “Adamın hasısın” diye gaz veren erkeklerin herhangi bir olayla karşılaştıkları zaman ilk tepkileri doğal olarak ‘dayılanmak’ oluyor. Bu kadar seksist bir kelimeyi kullanan kadınların var olması ise işin en tuhaf boyutu galiba. Bulunacak yeni hitap kelimesinin cinsiyet içermemesi rica olunur. Kadın-erkek ayrımına hayır diyorsak buna aramızdaki konuşmalardan başlarsak fena olmayacak. Bir temizlik yapılmaya başlamışken “Kanka” gibi nereden türediği belli olmayan kelimelere de bir el atsak diyorum.

        Ağlama terapisi

        BU hafta kapanan mekânlara ağlayıp rahatlama terapisini İstanbul’un en eski caz ve blues barı Shaft’ın arkasından gerçekleştirdik. Yıllardır Beyoğlu’na gelip destek atmayan kitle İstiklal’in değişen yüzü hakkında nasıl gereksiz yere ağlama mesajları yayınlıyorsa Shaft’ın arkasından dökülen gözyaşları da aynı geldi bana. Bir kere Shaft için “Çok pahalıydı” diyenlerin alkol üzerinden alınan vergilerden haberi yok herhalde. “Çalışanları gülmüyordu, kötü davranıyordu” diyenler de o kişilerin hangi şartlarda çalıştığını, çok yakında işsiz kalacaklarını bile bile ruh hallerini korumakta ne kadar zorlandıklarını tahmin edebiliyorlar mı acaba? Çünkü bu gibi durumlarda bina sahiplerinin de anlayış gösterdiği falan yok. Kiralar hiçbir şey olmamış gibi arttıkça artıyor. Ne yapsın mekân sahipleri, destek olsun diye 40 TL gibi cüzi giriş parası almaya başlıyorlar ama bu bile sorun oluyor müşteri için. Evet müşteri her zaman haklı belki ama evinden hiç çıkmadan sadece kapanan mekânların arkasından ağlayan müşterinin dert yanmaya hakkı yok bence. Desteklemediğin mekânın ardından üzülmek bilet almadan piyangodan ikramiye kazanmayı hayal etmek gibi bir şey.

        Diğer Yazılar