Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PAZAR gecesi heyecan içinde Tarkan konserine giderken zaman içinde bu konserlerin nasıl da klasikleştiğini düşündüm. Hani hep eleştiririz ya, “Sahnede ışık ve alev gösterilerinden başka bir şey yok” diye. Bu sefer başka bir beklenti içine girmeden gittim Harbiye Açıkhava’ya. Eşi benzeri olmayan, üstelik yerine birinin geleceğinden ümidi kestiğimiz Tarkan’ı izleyecektik. Hani nasıl Barbra Streisand’ı izlemek için Las Vegas şovlarını takip etmek zorundasınızdır, Tarkan da o hesap artık. Sahnede kendisinden başka şov istemiyorsa buna boyun eğmek lazım. İletişimcisi Feride Edige’nin söylediği gibi “Sahnede içinden cin çıkıyor” onun, bu da başlı başına bir şov zaten. Hatice Gökçe’nin hazırladığı çok cool bir kostümle açtı konserini. ‘Yolla’, ‘Çay ve Simit’ gibi yeni şarkılar birbiri ardına geldi. Eskilere girdiğinde ise Açıkhava tutamadı kendini, daha ilk şarkılardan itibaren ayaktaydık. Yoğun sıcak yüzünden ip gibi ter süzülüyordu yüzünden ama biz bağırdıkça o deliriyor, o delirdikçe biz zevkten dört köşe oluyorduk doğrusu. Sadece şarkıların nakaratında değil, tüm şarkıları Tarkan ile söyleyen bir izleyici vardı. Ben şanslı biri olarak Merve Özbey’in yamacına düştüğüm için onun büyük sesinin vokaliyle şarkıları izleme şansına eriştim. Arzu Sabancı da konseri ayakta izleyip Tarkan şarkılarına eşlik edenlerdendi. Yerimize oturduğumuz nadir anlardan biri ‘Beni Çok Sev’in söylendiği anlardı. Şarkı şimdiden tüm âşıkların diline dolanmış, klasik olmayı beklemeye gerek bile duymuyordu adeta. O gece anladım ki Tarkan’ın Harbiye Açıkhava konserleri onunla bir kere bile olsa göz göze gelebilme ihtimali yüzünden bu kadar ilgi görüyor. Onunla göz göze gelip yarattığı harikalarına tanık olabilmek için... Şovmuş, kostümlermiş sadece teferruat.

        Tarih mi zevk mi?

        MURAT Bardakçı’nın Zeki Müren’in Türk sanat müziğini mahvettiğine dair açıklamalarını dinledim de kendisinin tarih bilgisi tartışılmaz tabii ama bu sefer özel zevkle bilgiyi birbirine karıştırdı galiba. Günümüz gençlerine bir tane TSM icracısı sorsanız Zeki Müren harici isim veremez, kaldı ki bu durum benim çocukluğumda bile böyleydi. Zeki Müren olmasa TSM diye bir müzik türünün bugünlere gelmesine imkân yoktu, önce bunu kabul edelim. Müzik türü yıllar içinde değişime uğrayabilir, enstrümanlar değişebilir. Bir müzik türünü çerçeve içine alıp o çerçevenin dışına çıkanları kötü kabul etmek fazlasıyla eski kafalılık. Bu yüzden tarihi gerçekle kişisel düşüncelerini değişmez bir gerçekmiş gibi sunmak arasındaki farkı bu konumdaki birinin bilmesi gerekiyor. Eski kayıtlarını dinlediğiniz zaman kendi Türkçe’nizden utanacağınız konuşma şekline ise değinmeye gerek bile duymuyorum. Zeki Müren hakkında günümüz plaj popçuları gibi yorum yapılabilecek biri değildir. Az olan şeylerin kıymetini bilip sahip çıkmak gerekir diye düşünüyor, ‘Sanat Güneşi’mizi saygıyla anıyorum.

        Hafta sonu olan biten

        - TARKAN konserinde müzik ziyafeti yaşarken aklıma geldi, konserde playback müzik üzerine ağız oynatan isimleri protesto etmeye başlasak nasıl olur? Hadi bar programı, plaj partileri bir şekilde idare ediliyor da insanları konsere çağırıp playback yapmak sahtekârlığın bir çeşidi olarak kabul edilmeli artık.

        - HER fırsatta pofur pofur fokurdattığınız elektronik sigaraların ağız yaralarına yol açtığı açıklandı. Sağlığa Evet Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, “Kullanım sıklığı artan elektronik sigara içeriklerinin akciğerde iltihaplanma ve hasara yol açtığı son bilimsel araştırmalar ile ortaya konmuştur” dedi. Birkaç yıl sonra pişman olmak yerine önlem almakta fayda var.

        - SÜRİYELİ mültecilerin plajdaki taciz görüntülerini izledim, evet korkunçtu. Ardından çıkan “Suriyeliler evlerine dönsün” kampanyasını da anlayabiliyorum. Ama özbeöz bizim vatandaşımız olan tacizciler, şeref yoksunu adamlar ne olacak?

        Diğer Yazılar