Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HER yaz Alaçatı’ya gidip mis gibi tatil yapmaya alışmış kitlenin dilinde hep aynı soru var, değişen tatilci kitlesine bakıp “Kim bu insanlar” diye birbirlerine soruyorlar. Öyle ya, insan her sene gittiği yerin kitlesine aşina oluyor bir şekilde. Oysa artık Köyiçi’nde de plajlarda da bambaşka bir kitle var. En son bir kız arkadaşım gece oteline dönerken sözlü tacize uğramasından bahsetti ki, “Alaçatı tamamdır” dedim. Öyle ya yıllardır kız kıza çıkılan tatillerin vazgeçilmez adresi olan bu tatil beldesi nasıl bu hale geldi? Kimsenin kimseye karışmadığı, herkesin ahenk içinde keyfine baktığı beldenin kitlesi neredeyse tamamen değişti. Eskiden sokaklarında yürürken adeta Nişantaşı’nda yürür gibi eşinizle dostunuzla selamlaşırdınız ama şu sıralar bebek arabaları yüzünden rahat yürüyemiyorsunuz bile. Kalabalık hacim olarak aynı kalabalık ama işletmelere yararı var mı derseniz, pek sayılmaz. Tatilciler yollarda yürüyüp dondurma yalamayı, mekânlara girip eğlenmeye yeğliyor. Yeni müşterilerin ortak arzusu Türkçe müzik neredeyse tüm mekânları ele geçirmiş durumda. Her zaman Türk sanat müziği yükselen Şerefe Meyhane’nin bile artık Türkçe pop çaldığına inanamıyorum mesela. Bu değişimi görüp insanın içi cız ediyor tabii ama yarış halinde artırılan fiyatlar sayesinde küstürülen İstanbullular artık Alaçatı’yı tercih etmeyince iş buralara vardı. Şimdi bir de sokaklarda çok fazla müzik sesi konuşuluyor. Sanki Alaçatı huzur kasabasıydı da mekâncılar gelip ortalığa kulüp açtı gibi bir izlenim çıkıyor ortaya da belediye bu izinleri verirken neden kimsenin aklına bir şey gelmedi? Hem insanlara ruhsat vereceksin sonra da gürültüden şikâyet edeceksin, bu nasıl bir dilemma? Sakin bir Alaçatı için erkenden müzik biterse mekânlar nasıl para kazanacak, çalışanların cebine nasıl para girecek, bu konuyu da bir düşünseniz fena olmaz.

        ************

        Gurme kahve meraklıları Balat’a

        SEVEREK yaşadığı yere değer katmaya çalışanların hali bir başka oluyor doğrusu. Merkezin yoğunluğunu bırakıp Balat semalarına taşınan dört arkadaşın açtığı Balat Coffee & Guide işte tam da böyle bir mekân. Kahve dükkânı, Balat’ın tarihi değerini tanıtmak ve mahalle kültürünün bir parçası olmak üzere kurulmuş. Perşembeden pazara sadece dört gün açık olan mekân gurmelere layık özel kahvelerin ve kahve gereçlerinin satıldığı tatlı bir yer. En popüler içeceği ise yaz sıcağında iyi giden espresso tonik. Eylül 2017 itibarıyla gelirin tamamı Balatlı çocukların eğitiminde kullanılmak üzere, hikâyeli Balat fotoğraf turları başlayacakmış. Mekân açılır açılmaz Balatlı gençleri desteklemek adına Toplum Gönüllüleri Vakfı ile işbirliği başlattı. Fotoğraf turları, konuşma ve atölyelere katılım ücreti Toplum Gönüllüleri Vakfı tarafından toplanacak ve katılımcılara ödedikleri tutar karşılığında bağış makbuzu teslim edilecek. Keyifli bir Balat turu kahvesiz olmazdı.

        ************

        Olan biten

        - Geçen hafta yayınlanan fotoğraflarda görüldüğü üzere Rihanna’nın tombişliğe giden hali ve artık hiçbir şekilde gizleyemediği kiloları hanımları mest etti. Biraz da rahatlattı galiba, ‘Rihanna bile şişiyorsa biz doğru yoldayız’ diyerek keyiflendiler. Şimdi hafif göbekli Gülşen fotoğrafları için de aynı tepkiler var. Fakat atladığınız bir şey var. Onlar 10 günlük bir diyetle eski haline dönebilir, ya siz?

        - Hayatımda ilk kez senarist Onur Ünlü’yü gördüm, o da bir röportajda ‘Recep İvedik’i överken! Kendi adıma ‘Recep İvedik serisinden daha kötü yapım olamaz’ derken ‘Cemali Ceber’ piyasaya çıktığında dibi görmüştüm. Onur Bey Recep’le bir bağ kurduğuna göre, Cemali’ye de bayılacak olmalı.

        - Sibel Can paparazzilere ne kadar estetik bir şekilde yakalanmış değil mi? Hani anlaşsalar, Sibel Hanım “Gel beni pencereden çek dese” bu kadar olur. Neyse bikinili yakalanmaların hastasıyız, yaz bitmeden umarım daha çok yıldızımız bu şekilde ‘yakalanır.’

        Diğer Yazılar