Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TÜRK insanı olarak eskiden beri modayı takip etme konusunda müthiş bir yeteneğimiz var. Hatırlarsınız Tarkan saçlarını afili bir model kestirirdi, hop bütün sokaklar küçük Tarkan’larla dolardı. Geçen sene futbolcuların biri kırmızı pantolon giydi, bu sefer sokaklar ala boyandı. Ama tabii olay sadece modayla bitmiyor. Türkiye’de uzun süredir her kesimden kurnazın ekmeğine yağ sürmek için arkasına sığındığı şey; din! İlk olarak politikacılar başladı dini, söylemlerine katmaya. Baktılar ki buradan çok ekmek çıkar, konuyla alakası olsun-olmasın birçok iş grubu dini sömürmeye başladı. Tabii ki “sanat” dünyası durur mu o da tam gaz girdi olaya. Ramazanda peşine kamera takıp camileri gezip halkın gözünü boyayanların kafalarından yaz gelince muhafazakârlar da konserlerime gelir, planlarının okunmadığı mı zannediliyor. Yeter yahu, bir bitin artık demeden geri alamıyor insan kendini. Sanki hayatınızı bilmiyoruz, ille açalım mı ağzımızı diye seviye düşüresi geliyor insanın.

        Geçen hafta Lady Gaga’nın Dubai’ye giderken nispeten daha kapalı kıyafetler giymiş olmasını gören saftiriklerin bizim ülkemize gelirken de böyle bir kampanya başlatma olasılıklarından bahsetmiştim. Ama bunun bir şarkıcı tarafından başlatılacağı aklımın ucuna bile gelmedi. Amacına ulaşmış olmasın diye Niran Ünsal’ın Lady Gaga için başlattığı kampanyadan, Twitter’da yazdığı manasız açıklamalardan bahsetmek istemedim ama yine dayanamadım. Kendisini anlamaya çalışıyorum, cayır cayır bir sesi var ama onun bu konuda yanına bile yaklaşamayanlara Allah yürü ya kulum derken o bir yerde tıkandı kaldı. Kendisine akıl veriyormuş gibi olmayayım, bu iş için aklı başında arkadaşları vardır herhalde çevresinde. Bu tavır kendisini birtakım insanlara hatırlatıp üç beş şarkısını daha fazla tıklatıyor olabilir ama daha büyük bir kesimin de dalga geçmesine sebep olduğunu da unutmamalı. Tamam, herkes hatırlanmak ister ama giderek muhafazakârlaşmasından şikâyet ettiğimiz ülkenin hali belliyken, topa buradan girmek bana oldukça yakışıksız geliyor.

        Erkekler için zorunlu tercihler

        BU sene gardırobunuzu düzerken “olmayanı vuruyorlar” denebilecek parçalara dikkatinizi çekeyim. Kemer hemen her erkeğin vazgeçilmezidir, bunda bilinmeyecek bir şey yok. Tek bir detay var ki kemerler normalin yarısı kalınlığına inerek bayağı inceldi. Çorap konusunda daha cesur davranmak gerekiyor. Özellikle ofislerde sıkıcı takım elbiselerin altına giyilecek çoraplarda bu tavır kullanılabilir. Fosforlu, göze batan renkler kullanın demiyorum ama bu sene çorap modasında geometrik desenlerin moda olacağını bilmeniz yeterli. Takım elbise ve üzerine alacağınız paltolarda ise bu sene gri öne çıkıyor. 1950’lerin askeri botları baz alınarak yapılan deri botlar ayaklara şıklık getirecek. Devetüyü rengi ceketler de bu sene etrafta çok fazla görülecek. Mavi jean’inizin üstüne kombinleyebileceğiniz harika bir parça olabilir. İçine sadece beyaz bir tişört giymeniz bile yeterli. Hiçbir zaman hoşlanmadığım yarım botlar da bu sene yeniden gözümüze sokulacak. Bunun yanında bir loafer’ınızın olması da şart. Son olarak bu sezon eski göz ağrımız jean montlara geri döndüğümüzü de hatırlatmam gerekir. Umarım eskileri bir kenarda saklıyorsunuzdur.

        Sahaflara hücum

        Atkaya’nın pazar yazısından öğrendim ki 17 Eylül-7 Ekim arasında Tepebaşı’ndaki TRT binasının yanındaki alanda Beyoğlu Sahaflar Festivali varmış. Hani bu modern kitapçılar açılmadan önce gidip kendimize kitap ve plak baktığımız, sonradan elimizi ayağımızı kestiğimiz o yaşanmışlık kokan mekânların festivali. Moda dünyası kadar şanslı olamadı valla kitap dünyası. Üzerine “vintage” damgasını yiyip yüksek fiyatlara satılsaydı belki kendini kalkındırabilirdi. Bu ara küçük esnafın süper güçlere yenilmesine fena halde takmış ve sinir olmuşken, sahaflara bir katkımız olsun bari demekten alamıyorum kendimi. Kendine yaşanmış kitaplar satın almak isteyenler bu festivali kaçırmasın lütfen.

        Diğer Yazılar