İSTANBUL IS OVER!
POPÜLER kültür sever biri olarak Amerika’ya da Amerikan kültürüne de bayılırım. New York delisi denince akla gelen isimlerden biri olabilirim. Uzun süreli tatil planlarımı New York üzerinden başka eyaletlere kaçarım diye yapsam da, beceremeyip New York dışına pek çıkamamışımdır. Fakat bu kadar sevgiye rağmen asla dediğim bir şey varsa o da New York’ta yaşamak! İstanbul’daki belirli bir kültüre, arkadaşlık yapısına alıştıktan sonra oradaki ilişkilere bakıp “dejenere” demekten kendini alamaz bir kişi. İnsanların birbiri ile gayet sığ diyaloglar kurması da işin bir parçası. Dostluk dostluk değil, sevgililik sevgililik değil derken bir süredir Alaçatı’da yaşayan biri olarak Istanbul’a dışarıdan bakıyorum ki; küçük bir New York olmuş çıkmış benim güzel şehrim. Her türden insan var bir kere. Bizimkilerin çoğunluğu Arap oldu bu süre zarfında ama yapacak bir şey yok, birlikte yaşamaya alışmak lazım. Alışveriş çılgınlığı mevcut, mekânları hızlı tüketme, sadece yeni yerlere gitme gibi âdetlerimiz oluştu seneler içinde. Hadi kültürel kalabalığı boşverin, ilişkiler, arkadaşlıklar desen yüzeyselin Allah’ı oldu. İnsanlar birbirleriyle neler paylaşabileceğine değil ne koparabileceğine bakıyor. Trafik deseniz, o konuda New York’u bile solladık. Her yanımızdan beton binaların yükselmesi konusunda tüm yeşillikleri ve Amerikalıları ezdik geçtik. “Bu Amerikalılar çok rahat valla, gece kulüplerinde hemen birileriyle tanışıyorlar” derdik, şimdi bizim Türkler de hiç fena değil. Gece kulüplerini av merkezi olarak kullanan birçok kadın-erkek arkadaşım var. Sex and The City’de geçen, şehrin bitmişliğini anlatan bir cümle vardı: New York is over! Aynı cümlenin laciverti İstanbul için söylenebilir pekâlâ.
CUMARTESİ HAZIRLIĞI
HAVALAR ufaktan soğuduğuna göre İstanbul gece hayatının bol seçenekli dönemine ufak bir giriş yapabiliriz. Herkes birbirini özlediyse buluşma yeri belirlemekten başka çare yok.
GEÇEN sene Sziget’te izlediğim şovundan sonra hayranlığımın kabardığı Woodkid bu sene Küçükçiftlik Park’taki “adidas all originals İstanbul” partisi için İstanbul’da olacak. Felix da Housecat ve Chlöe Howl’un da olduğu partinin merak ettiğim bir diğer ismi de Gaye Su Akyol.
ALTERNATİF gençliğimizin alternatif mekânı Tonic’te One Bucks Ent’in düzenlediği Blind Street Party de İstiklal Caddesi’nin üzerinde olması dolayısıyla tam uğramalık. Gecenin DJ’lerinin eğlendirme odaklı olduğunun duyumunu aldım.
GELECEĞİNİ duyduğum zaman “Bir ara ne dinlerdim” diye içimden geçirdiğim Danny Howells, Istanboom organizasyonu için geliyor. İlkay Türk, Orkun Bozdemir, Doruk Güralp’in de çalacağını belirtirsek Topless’taki bu gecenin akıbeti anlaşılır sanırım.
Ulan İstanbul
HER yayın döneminde maksimum iki diziyle idare eden biri olarak ikinci dizimi de buldum; Ulan İstanbul. Dizi başlayalı epey oluyor ama bizim hayatımız daha yeni kesişti. İlk bölümde tiplemelerdi, senaryoydu, çekimdi Amerikan dizilerinden birinin başarılı uyarlaması mı acaba derken Şebnem Bozoklu pavyonda şarkı söyleyerek ortaya çıktı! O bakışlar, o ses... Sahnenin gerçekçiliği ve Şebnem’in tiplemesi beni kahkahalarla güldürmeye başlayınca diziyi hemen kabullendim. Murat Onbul’un başarılı yönetmenliği Uğraş Güneş’in tempoyu yüksek tutan senaryosuyla güzel uyum sağlamış. Kibar hırsızların hikâyesi takip alanımda.
Bakışı kes!
DÜN Habertürk’ün sitesinde gördüm bu fotoğrafı. Lady Gaga konserine gelen gençlere arkadan bakan adamın aklından geçenler yüzüne vurmuş. Bir süredir halk olarak birbirimize bu bakışlarla bakıyoruz aslında. Yeni Türkiye’nin Türkiye’ye bakış açısı ya da % 49’un % 51’e bakış açısı olarak nitelendirebileceğimiz bu bakışı atlatmadan, birbirimizi duyamayacağız bile orası kesin. Desenli transparan taytını giyen bu çocuğun kime ne zararı vardır şimdi? Savunma olarak “Ama kötü örmek oluyorlar” diye bir cümle ortaya atmak basit tabii. Ona bakılacak olursa televizyonlar bile kötü örnekten geçilmiyor. Siz de çocuklarınızı ona göre yetiştirin de neyin iyi neyin kötü olduğuna karar verebilsin!
