Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İnsanın huzur bulduğu mekandır. Hatta bir insan Nirvana’ya (ıstırabın olmadığı, iç dinginlik içeren ruh hali) en çok o mekanda yaklaşabilir. İnsan oğlunun kendini dünyanın merkezinde hissedebildiği en sağlıklı düşünebildiği yerdir. Okuma eyleminin eşliğinde ilim-irfan geliştirme olanağı sağlar. En rahat konsantre ile en doğru kararların çıktığı yerdir. Verimliliği ve yaratıcılığı tartışılamayacak tek yerdir. Tek kişilik kendini tanıma ve arınma mekanı olarak da tanımlanabilir.

        GEÇMİŞİ YAZILMIŞ

        İlla ki 4 duvarı ve çatısı olması gerekmez. Kaldı ki bu önemli bir özelliğidir. Ve; en çok anlamdaşa sahip olma özelliği de vardır. Kelime karşılığı ile Türkçede ‘tuvalet, ayakyolu, memişhane, apteshane, kenef, hela, yüz numara, kademhane’ diye anılır. Tarihi bile yazılmış mekanın. Mesela 1388 yılında İngiltere Kralı II. Richard döneminde gece sokakta dolaşan vatandaş pencereden boşaltılma ihtimali yüzde yüz olan büyük-küçük hacet atığının başında patlamasına yöntem geliştirtmiş. ‘Heed your handle’: (elindekine dikkat et) diye bağırırmış. Fransızlar, İngilizler gibi kaba değilmiş.

        Eline lazımlığı alan pencereyi açar ve cümleye bir ‘mösyö, matmazel veya madam’ takısı ekleyerek “gare l’eau suyz” (dikkat!) diye bağırıp salıverirmiş

        Osmanlı’nın ilk Paris Elçisi Yirmi Sekiz Mehmed Çelebi hatıralarında Fransızların su gibi parfüm kullandıklarından bahseder. Ancak çevredeki dışkı kokusuyla parfüm birleşmesinin yarattığı mide bulantısının dayanılmazlığından yakınır. Çelebimiz, yurda döndüğünde ayağının tozuyla Türkçe Deyimler Sözlüğüne bir özdeyiş de hediye eder; ‘üzerine tüy dikmek’ diye. Versay Sarayı kaynaklı bu “tüy dikme” metodu şöyle uygulanıyormuş. Koridor köşelerine hacetlerin büyüğü giderildiğinde uşaklar, bunları üzerine kaz tüyü dikerek çanakta kuruturmuş. Daha sonra da tüyden tutarak, sertleşmiş olan haceti, pencereden fırlatılarmış. Resmi görüşmelerde bulunmak gerekiyorsa, ihtiyaçlar bahçedeki ağaç veya süs bitkilerinin kenarlarında giderilirmiş. Küçük su gereksinimi ise ellerinde “ördek” lerle dolaşan uşaklar hizmet verirlermiş.

        MEDENİYET ÖLÇÜSÜ

        Vatan kurtarış ve büyük işler kotarış gibi konular varken, bu “kokulu” yazı da nereden çıktı demeyin. Zira tarih boyunca insanın en önemli ihtiyacının giderilmesi, bir medeniyet ölçüsü olmuş.

        Hal böyle iken, günümüzde Urla İskele’yi ziyaret eden ‘ya tuvaleti olan şanslı esnafın iznine, ya da camiye ulaşma becerisi’ ile sınırlarında sergileyebiliyor söz konusu medeniyet ölçüsünü. Gözümle gördüm.

        Ardından bu sahnenin kordon boyunda, yalı ve Karşıyaka sahilinde ya da hatırlayamadığım diğer mekanlarda gerçekleşme ihtimalini düşündüm. Kuvvetle muhtemel gibi sanki..

        Diğer Yazılar