Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ege ve İzmir kanaat önderleri ‘‘tanıtım’’ çığlıkları ata dursun. Kör göze parmak, burnumuzun ucuna dayalı. Gel gör ki; bilenler, arada koca bir cadde boşluğu, karşı kaldırımlardan birbirini seyrediyor. ‘‘Gelin anlatalım’’ diyerek trafik lambası kesilip, kaldırımlardakileri birleştirmeye çalışanlara da; ‘‘herkes kendi işine baksın’’ türünden klasiğimiz olan ego duvarı çekilmiş durumda. Kazıp belgeleyenler ile tarih yazanlar seyrede dursun, projelendirip “yerinde yerel kalkınma’’ için tırmalayanlar nerede ise düşünce suçlusu.

        Arkeoloji ile uğraşanlar bilir. Kapalı devre takılırlar. O nedenle, çevre ve şehir planlamacılarının medeni cesaret keşfi. ‘‘İyon yolu’’ diye İzmir’den Muğla’ya 3 bin yıllık bir çevre-bilim-tarım-turizm yolu hayata geçti. Uluslararası tanıtım için malzeme lazım. Paydaşlar elinden geldiğince katkı için çırpınıyor; arkeologlar, tarihçiler ve felsefeciler projeye mesafeli. Bir çıkıp da “Dünya Doğa Felsefesi’’ bu yolda doğdu demiyor.

        Anlatacağım şahıs, İzmir’den Muğla’ya o yolun sadece bir doğa felsefecisi. Urla’da doğmuş 2 bin 500 yıl önce. Tarım zengini aile çocuğu. Kavim reisi yapacaklar ama aklı yüzbinlerce karış yukarılarda. İsa’dan Önce 468 yılında düşen bir gök taşını incelemiş ve onun kızgın bir taş kitlesi olduğu kanaatine varmış adam. Adı; Anaksagoras. Atina’ya yerleşen ilk düşünür. Dönemin en güçlü kişisi Perikles’in dostu olur. Gök cisimlerini incelemesi ve gök taşının düşmesi onu evrensel düzenle ilgilendiğinden aklı yüzbinlerce karış havadadır anlayacağınız.

        TUTULMALAR

        Ay ve güneş tutulmaları, gök taşları, gök kuşağı ve Peloponnesos’dan daha büyük ve ışık saçan bir kütle olarak tanımladığı güneş ile ilgili bilgiler vermeye çalıştı.. Gök cisimlerinin dünyayla aynı yapıda olduğunu ileri sürdü. Sen misin kendi işine bakmayan? Söyledikleri halkın inançlarına ters düştü. Zira o dönemde güneş bir tanrı idi ve onu bir taş olarak nitelendirmek büyük saygısızlıktı. Bu nedenle İ.Ö. 450’de, Perikles’in siyasi karşıtları tarafından, yerleşik inanca karşı geldiği gerekçesiyle mahkemeye verildi. Perikles sayesinde serbest bırakılmışsa da yine de “Dünya’nın il düşünce suçlusu’’ oldu. Sürgün yedi.

        Adam; zamanında atom altı parçacıklardan (kuarklardan) bahsetmiş de kimse pek anlamamış. “Evrenin ilk başlangıç halinde, yaratılmamış olan tüm tohumlar, varlığın sonsuz küçük parçaları birbirlerine karışmış bir durumda bulunuyorlardı. Bütün bir varlık kütlesi, sonsuz sayıda küçük tohumun bir karışımıdır. Varolan dünya, söz konusu kütle ya da karışımı meydana getiren tohumların ayrılıp bir araya gelişinin bir sonucudur. Ay, güneşten gelen ışığı yansıtır. Güneş kızgın bir maden külçesi’’ demiş bu Urlalı hadsiz.

        Yaradılışı mitolojinin keyfi dünyasından çıkararak, ilk defa bilimsel bir kuramla açıklama çabasıdır bu. İnancın bilimle çatışmasının ilk meyvesi. Anaksagoras; bilimselliğin babası, bilgiyi baş tacı eden herkesi-hepimizi, tabuları yıkan afacan kalbiyle çağlar öncesinden kucaklıyor. Hadi o selamı gören kaç kişi var soralım ve sayalım!

        Diğer Yazılar