Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başarıları ölçmenin çeşitli yolları vardır.

        Geçmiş ile mevcut durum arasında mukayese yapılarak ne kadar başarı elde edildiği belirlenebilir. Daha önce belirlenen amaçlar ile gelinen nokta karşılaştırılabilir veya aynı alanda lider olanla kendi konumumuz karşılaştırılabilir.

        Başarıyı ölçmede hangi yaklaşımın kullanılacağını yönetimin zihniyeti, stratejik amaçları ve çevre faktörleri belirler.

        Çevrenin değişmediği durumlarda veya kendi içine kapalı toplumlarda başarılar genellikle dönem başı verilerle dönem sonu verilerin karşılaştırılmasıyla ölçülür.

        Ama dış dünyada rekabet üstünlüğü elde etmek, bulunulan bölgede güç ve etki sahibi olmak isteniyorsa o alanda en başarılı olanla karşılaştırma yapmak gerekir. Hele dış dünyayı etkilemek ve yönlendirmek gibi bir iddia söz konusuysa, bu kez çevreyi de etkileyecek bir vizyon ve değişimi yönlendirecek hedefler konulmalıdır.

        Ne yapmak istiyorsunuz ve rekabet ettiğiniz ülkelerle arasında yeriniz ne olacak? Önemli olan bu...

        Bu formülü eğitime uyarlayacak olursak. Eğitimde ülke olarak Finlandiya, Singapur, Kanada vb. ülkeler arasında yer almak istiyorsak başarıyı nerede aramalıyız?

        Derslik sayılarını artırarak bütün ülkede çocuklarımızın 24 kişilik sınıflarda ders almalarını sağlasak, bütün sınıfları akıllı tahtalarla donatıp öğrencilerin eline tabletleri versek, öğretmen başına öğrenci sayılarını uluslararası ortalamanın altına düşürsek, öğretmen maaşlarını OECD ülkeleri içinde en üst düzeye çıkarsak, eş durumundan atama problemleri ortadan kalksa, eğitim sorunu çözülmüş sayılır mı?

        Yoksa bu sorunlar kısmen varlığını devam ettiriyor olsa bile küresel bir başarıyı yakalamak mümkün mü?

        Eğitimde başarıyı yakalamış ülkelerin hepsi acaba yukarıda saydığımız sorunların hepsini çözmüş mü? Yoksa benzer sorunlara rağmen çocuklarına toplumun arzu ettiği seviyede bir eğitimi vermeyi başarıyor mu?

        40 kişilik sınıflarda eğitim yapan Singapur ve öğretmen başına öğrenci sayısı bizden fazla olan pek çok OECD ülkesi için ne söylemek lazım?

        EĞİTİMDE ÇOK DEĞİŞİKLİK YAPILIYOR MU?

        Eğitim alanında çok sık değişiklik yapıldığı iddiasıyla eleştiriler geliyor. Sanıyorum toplumun neredeyse tamamını ilgilendirdiği için bakanlığın yaptığı en küçük değişiklik bile dikkat çekiyor.

        Halbuki bütün yönetim birimlerinde değişiklik kaçınılmazdır. Dolayısıyla, değişikliğin hangi kademede ve kapsamda olduğu önemli.

        Bir yönetim biriminde 3 ana kademe bulunur: Üst, orta ve alt kademe yönetimi. Bu kademeler için farklı yönetim kapsamı, süreci ve zaman ufku vardır. Dolayısıyla her kademe yönetimi farklı kavramlaştırılır: Stratejik, işlevsel (operasyonel) veya program yönetimi gibi.

        Mesela tepe yönetimi örgütün bütününü kapsayan, dış çevredeki fırsat ve tehditlerle örgütün üstünlük ve zayıflıklarını uyumlaştıran, uzun vadeli geleceğini tasarlayan kararlar verir. Bu kademedeki değişiklikler kurum için stratejik ve hayati nitelik taşır.

        Alt kademelerde ve operasyonel veya işlevsel seviyede yapılan değişiklikler çok fazla önemli değil. Hatta sürekli değişen çevreyle etkileşim içinde olan örgütlerin bu kademelerde değişiklik yapmaması sorundur.

        Gerçekte MEB’de stratejik seviyede, vizyon değişikliği yapacak değişiklik neredeyse hiç yapılmıyor. Söz gelimi eski Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel’in döneminde tanımlanan ve kurumsallaşan tek adam yaratma yaklaşımı, 2011-2012 yıllarındaki bazı denemeler dışında, hiç değişmedi.

        MEB değişiklikleri söz konusu olduğu zaman OKS, SBS, TEOG sınavları dile getiriliyor. Eleştirilerde de sınavların ismine ve yöntemine ve sıklığına vurgu yapılıyor. Ancak sınavın özünün hiç değişmediği hatırlatılmalıdır. İsmi ve yöntemi ne olursa olsun, bütün bu sınavlar öğrencilerimizi seçen ve sıralayan bir içeriğe sahip. Sonuçta öğrenciler en başarılı olandan en başarısıza sıralanıyor. Öyleyse bunu stratejik bir değişiklik olarak görmek mümkün mü? Yani söz konusu değişiklikler yapılmasa sonuç değişecek miydi?

        Halbuki, sıralama ve seçme amacı gütmeksizin, söz gelimi Türkçe dersinde öğrencilerin gösterdikleri gelişimi yıllara göre ölçen, aynı okulda aynı dersi veren iki öğretmenin yeterliliğini ayırt eden bir sınav gerçek değişiklik olmaz mıydı?

        Diğer Yazılar