Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sayın Başbakan, “Orta Vadeli Program” içinde, eğitimle ilgili çok önemli kararlar açıkladı. Buna göre, 2019 yılından itibaren “okul öncesi eğitim” zorunlu hale getirilecek, tüm ülkede tekli eğitime geçilecek ve 5. sınıf yabancı dil eğitimine ayrılacak.

        Tekli eğitime geçme kararı bir bütün olarak bakıldığı zaman doğru bir tercihtir. Sabahın çok erken saatlerinde veya akşam geç saatlere kadar eğitim yapma yorgunluğundan kurtulmuş olacağız. Her bir çocuğun eğitimi için daha fazla süre ayrılabilecek. Ayrıca anne ve babası çalışan çocukların birçok sorunu çözülecek.

        Şu anda ikili eğitim yapılan okul oranı ilköğretimde yüzde 20, ortaöğretimde yüzde 11 civarında. Bu demektir ki okulların yüzde 80-85’inde şimdi bile tekli eğitim yapma imkânı var. Zaten pek çok ilde tekli eğitim yapılmaktadır.

        2011-12 yıllarında sadece 11 ilde ciddi derslik ihtiyacı bulunmaktaydı. Bakanlığın son verilerine göre ciddi derslik ihtiyacının olduğu il sayısı 15’e çıkmış görünüyor.

        Aslında, hiç beklemeksizin bütün illerde ortaöğretimde tekli eğitime geçilmelidir. Derslik sayısında dengesiz dağılım varsa, öncelikle ilkokullarda sonra da ortaokullarda ikili eğitim 2019’a kadar devam edebilir. Böylece kademeli bir geçiş sağlanmış olur.

        DERS SAATLERİ TARTIŞMASI

        Ancak bu kararda iki konuya açıklık getirmek gerekiyor. Birincisi ders saatleri meselesi. Kamuoyunda ders saatlerinin çok olduğu ve çocuklara çok yüklenildiği gibi bir kanaat var.

        Gerçekte bu doğru değildir. Hem ilköğretimde hem de ortaöğretimde (fen liseleri hariç) ders saatleri OECD ülkelerinin ortalamasından daha düşüktür. Çocuklarımıza ilk 8 yılda neredeyse 1 yıl, lise döneminde ise 1 yılın üçte ikisi kadar eksik eğitim verilmektedir. Bu analizler yapılırken, eğitim süresinin 180 gün olduğu da hesaba katılmalıdır.

        Tekli eğitime geçilmesi durumunda haftalık ders saatleri mutlaka artırılmalıdır. Üstelik 5. sınıf yabancı dil hazırlığı için düşünülüyorsa, o yıla ait derslerin sonraki yıllara dağıtılması da ders saatlerinin artırılması için ayrı bir zorunluluk doğuracaktır.

        Bu arada, eğitim süresinin 200 güne çıkarılması ve 3 dönem eğitim verilmesi gibi tercihler de kamuoyunda tartışmaya açılabilir.

        DERSLİK İHTİYACI 2 YILDA NASIL ÇÖZÜLECEK?

        İkinci husus ise derslik başına öğrenci sayısıdır. Başbakan, açıklamasında derslik başına 30 öğrenci üzerinden değerlendirme yaptı. Bu bakanlığın strateji değiştirdiği anlamına geliyor. Çünkü daha önceki hedefler 24 öğrenci üzerinden belirleniyordu.

        Gerçekte derslik başına öğrenci sayısı eğitimin niteliğinin artırılması ve öğrenmenin kolaylaştırılması açısından sınırlı bir etkiye sahiptir. Takım çalışması yapan eğitim uygulamalarında, sınıfta daha çok öğrenci olabiliyor. Demek istediğim, derslikte öğrencinin 24 veya 30 olması o kadar önemli değil.

        Ancak bakanlık hesaplarını 30 öğrenci üzerinden yapıyorsa ciddi bir tahmin yanılması ortaya çıkabilir. Bu karar ihtiyaç duyulan derslik sayısını azaltmaz. Çünkü, derslik başına öğrenci sayısı ilköğretimde 25, ortaöğretimde 23 görünüyor.

        Bu demektir ki, sadece söz konusu 11 (veya 15) ilde böyle derslik başına öğrenci sorunu var. Öyleyse yeni derslik ihtiyacı hesaplamaları bu illere göre yapılmalıdır. Ayrıca ilköğretimde okullaşma oranları yüzde 100’e yaklaştı ama, ortaöğretimde okullaşma oranı, eğitim zorunlu olmasına rağmen, hâlâ düşük. Yüzde 79 olan okullaşma oranı yüzde 100’e çıkması halinde ilave 8 bin derslik demek. İller bazında tek tek analiz yapmadan gerçek ihtiyaç belirlenemez ama tahminime göre, 80-90 bin civarında acil derslik ihtiyacı görünüyor. Bu ise normal bir yatırım temposuyla 2 yıllık süre içinde gerçekleştirilemez. Çünkü, bakanlık en iyimser şartlarla bütçe imkânlarını kullanarak yılda ortalama 17-18 bin yeni derslik üretebiliyor.

        Bu arada, kanuni düzenlemesi yapılmış olan yap-işlet-devret veya kiralama yoluyla okul yaptırma gibi yeni finansal kaynak yaratma yöntemlerini hızla devreye alabilirse belki sorunun çözümü daha kolaylaşır.

        Ayrıca derslik ihtiyacının bulunduğu göç alan büyük illerde derslik sorunu sadece mali kaynak yetersizliğinden de kaynaklanmıyor. Özellikle İstanbul’da derslik ihtiyacının çok olduğu bölgelerde okul yapacak alan bulmak oldukça zor.

        Diğer Yazılar