Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GERÇEK şu ki Galatasaray’da borç tavan yaptı ve hiç kimse geçmişe, geçmişine sahip çıkmak istemiyor. Son genel kurulda, mevcut Başkan’ın, önceki dönem Başkanlarının ve camianın “duayenlerinin” açıklamalarına bakarsak, Galatasaray’ın bugün içinde bulunduğu durumdan neredeyse kulübün kurucusu Ali Sami Yen sorumlu ve suçlu olacak!

        Hatta camianın duayen (!) isminin daha 40 günlük Mevcut Başkan’ın kulübü kurtardığı açıklamasını hayretle dinledim. Ercan Güven’in ‘sakın Galatasaray gibi olma’ başlıklı enfes yazısını okudum. Özellikle yazıda duayen ismin “Adnan Polat asla affedilmemeli” sözlerini okuyunca kanım dondu.

        Sonra her zaman sıkıştığımda başvurduğum, verdiği ipe sapa gelmez hükümlerle ünü bugünlere kadar uzanan Karakuş isimli Kadı’nın kararlarına baktım ve kendi adıma Galatasaray’ı borç batağına sürükleyen kişiyi buldum!

        Hırsız gece gireceği evin keşfini yapmış, oradan girerim, buradan girerim derken balkonda karar kılmış...

        Karanlık basınca yağmur borusuna tutuna tutuna balkona çıkmış, iki adım atsa içeri girecek, lakin korkuluğu tutmuş elinde kalmış, aşağı düşmüş, ayağını kırmış... Kadı Karakuş’a koşmuş:

        “Kadı efendi, soyacağım eve girmek isterken, balkonun korkuluğu kırıldı, düştüm, ayağımı kırdım, ev sahibinden davacıyım!”

        Kadı bile şaşırmış:

        "Niye, evsahibinin günahı ne?"

        "Balkonu çürük yaptırdığı için, düştüm ayağımı kırdım!"

        "Sen de evi soymak için girmek üzereymişsin...”

        “Onun cezası başka!” Karakuş’un da aklı yatmış, ev sahibini çağırmış:

        “Niçin balkonun korkuluğunu çürük yaptırdın, adam düşmüş ayağını kırmış!”

        Ev sahibi boynunu bükmüş:

        “Balkonu ben yapmadım ki, marangoz yaptı, kabahat onun!”

        Marangoz çağrılmış, o da kendisini savunmuş:

        “Kadı efendi, ben balkonu yaparken, sokaktan yeşil feraceli bir kadın geçiyordu, ona dalmışım, o kadar güzel yeşildi ki! Demek ona bakarken çiviyi boşa çakmışım, korkuluk kırılmış!”

        Kadı, marangozun bu savunmasını da geçerli bulmuş, mübaşire bağırmış:

        “Yeşil feraceli kadını bulup getirin!” Kadın gelmiş, kadı efendi çıkışmış:

        “Be hatun, niçin o kadar göz alıcı ferace takıyorsun, senin feracenin rengi marangozun gözünü almış, kaza olmuş!”

        Kadın da kendisini savunmuş:

        “Kadı efendi, ben feraceyi boyasın diye, boyacıya verdim, o da tutmuş yeşile boyamış, bütün suç boyacının!”

        Kadı efendi, boyacıyı çağırtmış:

        “Ulan boyacı, niçin hatunların feracesini öylesine göz alıcı yeşile boyuyorsun da, onlar yoldan geçerken balkon yapan marangozların gözlerinin feraceye takılıp, çivileri boşa çakmalarına ve oraya tırmanmaya kalkan hırsızların yere düşerek ayaklarını kırmalarına neden oluyorsun?”

        Boyacı bir yanıt bulamamış. Karakuş kükremiş:

        “Götürüp asın bu boyacıyı...” Boyacıyı götürmüşler. Bir süre sonra cellat gelmiş:

        “Kadı efendi, demiş, o boyacının boyu sehpaya uzun geldiğinden kendisini asamıyorum...”

        Karakuş:

        “Öyleyse, kısa boylu bir boyacı bul, onu as!”

        Diğer Yazılar