Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Tarih: 4 Eylül 2015, günlerden Cuma... Harbiye Açıkhava’da Serkan Kaya konseri. Defalarca yazdım Serkan Kaya’yı bugüne kadar. ‘O kim?’ diye soranların, o gece, konseri izlemek için Açıkhava’da bulunması bu yüzden çok keyifliydi benim için.

        İnkar edilemez bir Türkiye gerçeğidir arabesk. Yaşamın her alanında çıkar karşınıza. Kimi zaman gözden düşmüş gibi görünse de, sessiz ve derinden, her anındadır hayatın. Çoğu zaman ‘tu kaka’ edilmesi, daha ‘prestijli’ görünmenin bir gerekliliğidir (!) adeta...

        Serkan Kaya, ‘yorgun’ arabeski yeniden canlandıran adam... Herkes ‘cup tıs’, ‘eller havaya’ repertuvarlarla düzene uyup para kazanmanın peşine koşarken, o ille de arabesk demişti.

        Sonra bu inadı filiz verdi. Etiler’deki Vitrin, hafta içi, ölü kabul edilen Çarşamba gecelerini Serkan’a teslim etti ve binlerce insan saf arabesk dinlemek için kapıda sıra bekler oldu.

        Bu, sadece Vitrin’le sınırlı kalmadı tabi. DJ’ler arabesk playlist’ler yapmaya başladı, mekanlar arabesk geceleri düzenler oldu.

        İşte bu yeni dönem arabesk rüzgarının son noktası Harbiye Açıkhava Sahnesi’ndeydi. Benim diyen popçunun sahne almakta zorlandığı, 5 bin kişilik mekanı ‘bilet satarak’ dolduramama kaygısı yaşadığından, mümkünse bu fikirden uzak kaldığı Açıkhava, tıka basa doluydu Serkan Kaya konserinde.

        Kendi şarkılarını binlerce insan hep bir ağızdan söyledi. Ardından ‘Babalar Resitali’yle, Orhan Gencebay’dan Ferdi Tayfur’a, Müslüm Gürses’ten İbrahim Tatlıses’e bir çok Baba’nın, kulakları çınlattı Serkan Kaya. Büyük bir saygıyla...

        Dikkatli gözlerden kaçmayan bir kaç detayı paylaşayım sizlerle... Bu detaylar bir kariyerin şifreleriydi adeta. Sahnede Kaya’ya eşlik eden 50 kişilik orkestranın büyük çoğunluğu İbrahim Tatlıses’in orkestrasından tanıdığımız isimlerdi. Hatta Tatlıses’in şefi Sendur Güzelel de, yaylı grubundaki müzisyenlerden biriydi. Tonmaister bile, Tatlıses’in tonmaister’iydi. Bu stratejik hamleler Serkan Kaya’nın ‘Yeni başlıyoruz’ mesajını haykırır gibiydi.

        4 YENİ STAR DOĞUYOR!

        Yaz ekranı, TV dünyasının deneme tahtasıdır. Çok yüksek bütçeli olmayan bir sürü proje şansını dener, büyük çoğunluğu da tarihin derinliklerine gömülür ve bir daha asla hatırlanmaz. Şanslı olan bir kaç örnek ise, asıl sezona geçme şansını elde eder.

        Bu sezon, bunun ötesinde iki örneğe şahit oluyoruz. Birazdan bahsedeceğim iki projenin başarılı olmasının bir çok sebebi olsa da, en belirgin sebep; başrol oyuncuları. Bunlardan biri Show TV ekranlarında yayınlanan ‘İlişki Durumu Karışık’ bunlardan ilki... Seren Şirince yılın golü! Yapımcıların podyum standartlarında başrol arayışlarının ne kadar yersiz olduğunun canlı ispatı kız. Öyle ki, tüm o ‘kağıt bebeklere’ inat, döktürüyor dizide. Karşısında, bugüne kadar birçok projede karşımıza çıkan Berk Oktay var. Berk, ilk defa bu kadar rahat ve resmen ışıl ışıl parlıyor. Bu; her ikisi için de müthiş parlak bir yolun başlangıcı.

        Diğer iki isim malum... Barış Arduç ve Elçin Sangu. Çok kısa zamanda çok ciddi bir ivmeyle zirveye çıktılar. Öyle Bir Geçer Zaman Ki’nin Jale’si, dev bütçeli ‘Kurt Seyit ve Şura’nın Güzide’si Sangu, düşük bütçeli, basit ama bir o kadar da sıcak hikayeli dizisiyle yıldız oldu. Kimle konuşsam ondan bahsediyor... Ve Barış Arduç! Geç keşfedilen ama kelimenin tam anlamıyla yıldızlaşan bir isim. Şimdilerde teklif üstüne teklif yağıyor şirketlerden. Milyon liralık reklam kampanyalarına imza atması an meselesi... Pek yakında duyarsınız. Bu isimlerin her biri, doğru startı aldılar fakat asıl zor iş şimdi başlıyor. Düzgün bir kariyer planlaması ve titiz bir marka yönetimi, bu dört isime muhteşem bir gelecek sunabilir...

        SOSYAL MEDYA ÜÇKAĞITÇILARI!

        Sahte takipçiler, sahte like’lar, retweetler, satılık profillerden sonra şimdi dolandırıcılığın uç noktası yaşanmakta sosyal medyada... Bir nevi prestij sembolü kabul edilebilecek olan ‘Verified Account’ (Onaylı Hesap) sistemi üzerinden vurgunlar yapılır durumda...

        Mutlaka görmüşsünüzdür, “500 liraya hesabınızı onaylatıyoruz” tarzı postlar uçuşuyor havada ve ne yazık ki çok fazla inanıp, parasını kaptıran var... Yaklaşık 1 ay kadar önce sektörün önde gelen şirketlerinden biri; Dijital Artı’nın genç patronları Emrah Güzelkokar ve Deniz Değerli’yle sohbet ettik ‘Kardeşim Benim’ setinde... Bu konuyu sordum; “Büyük dolandırıcılık” cevabını aldım. Parayı peşin isteyen bu ‘sosyal medya üçkağıtçıları’nı, gördüğünüz an, Twitter’a şikayette bulunulması gerektiğini de söylediler. O gün, kimlerin Twitter hesapları neden onaylanır, neden onaylanmaz gibi bir çok detay konuştuk.

        Özetle şunu söylemeliyim. Twitter bu işi gerçekten sıkı tutuyor, zaten o yüzden bu kadar kıymetli o küçük mavi tik! Bizde sistem ‘Hallederiz abi’ mantığıyla yürüdüğü için, açık gözlü girişimcilerin (!) kurbanı oluyor bir sürü isim. Hatta bu kurbanların bazıları gerçekten ünlü isimler. O gün, istersem benim hesabımın da onaylanabileceğini söyleyen Emrah ve Deniz, dediklerini dün gerçekleştirdiler. İşin ehline teslim ettiğim başvurum dün sonuçlandı... O mavi tik, artık profilimde... Şimdi o meşhur popçu arkadaşımız ve yeni jenerasyonun parlayan yıldızı, yakışıklı oyuncu arkadaşımız kaptırdıkları paraları düşünürken, ben ise hiç hesapta yokken, onaylı profilimin şaşkınlığını yaşıyorum... Peki bunu nasıl mı yaptılar? O da onların işi...

        Diğer Yazılar