Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KIRIK HOCA'NIN BAŞKOMİSERİ

        Geçen hafta ABD’deki bir haber kaynağım bana “Farkında mısın, Emrullah Uslu ortadan kayboldu” dedi, FETÖ’nün en kritik örgüt elemanı hakkında. Polis eskisi Uslu, devlet memuru olmasına rağmen uzun yıllar “Okyanus ötesi uçamaz” raporuyla ABD’de kalmıştı. O sırada başlayan Ergenekon ve Balyoz davalarında kritik rol üstlenmiş, bunların kamuoyuna yayılmasını Taraf Gazetesi’nde bir başka FETÖ’cü polis olan Önder Aytaç’la sağlamıştı.

        17-25 Aralık’ı da 15 Temmuz’u da önceden şifreli mesajlarla haber veren, ona göre pozisyon alan karanlık bir elemandan bahsediyoruz.

        Okyanus ötesi uçamayan Uslu kaçak FETÖ’cüler arasına katılıp ABD’de yaşıyor epey bir zamandır. Önce Florida’da, daha sonra da Virginia’da beşinci sınıf üniversitelerde ders veriyor. University of North Florida’da da yıllık maaşı 9600 dolardı; asistanların bile altında. Öğrencileri ders programını takip etmediğinden, ödev olarak film eleştirisi verdiğinden ve dersin tam olarak ne işe yaradığını anlamadıklarından şikâyetçi.

        Şimdi bağlı bulunduğu Virginia International University aynı zamanda bir FETÖ üssü. Orada kadrolu iş bulmuş. Şaşırtıcı değil; çünkü örgütün pek çok elemanının yolu bu okuldan geçiyor.

        Türklerin ve FETÖ’cülerin yoğun olarak bulunduğu New Jersey’nin Paterson şehrinde yaşayan Uslu burada Crooks Avenue’da kalıyordu; “Sahtekârlar Caddesi” tam tercümesiyle.

        ABD’den FETÖ için çalışmaya devam ediyordu, ama son zamanlarda kendini geri plana çekti. İşte bu durum dikkat çekici. Benim öğrendiğim kadarıyla Trump yönetiminin FETÖ’ye karşı kararlı bir mücadele vereceğini sezdiği için kendisini garanti altına almak istiyor.

        Geçtiğimiz günlerde referanduma evet diyeceğini açıklayarak ortaya çıktı. Davayı satıp kendini kurtarma peşinde... Hayır hayır, bu kadar basit olamaz.

        ÖRGÜTÜN YENİ HEDEFİ

        FETÖ operasyonlarının bir numaralı elemanının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en çok önem verdiği referandumda lehte oy kullanması... Bu işin içinde bir iş var.

        17-25 Aralık’tan önce Emrullah Uslu sürekli bir şeylerin olacağını ima eder, tarih verir, “büyük balık” gibi şifrelerden bahsederdi.

        15 Temmuz’dan hemen önce de darbe ihtimalini dolaşıma sokan oydu. Hiç kimsenin aklından darbe geçmezken FETÖ üyeleri çeşitli kanallardan bir darbe ortamı yaratmaya, darbe tartışmasını gündeme getirmeye uğraştılar. FETÖ’nün tek kurtuluşu bir darbeydi ve bunu da hiçbir zaman gizlemediler, 15 Temmuz göz göre göre geldi.

        Kaçak komisere göre referandumda evet çıkmasının alternatifi iç savaş. Tuhaf değil mi? İç savaşı çıkarmak isteyen, 15 Temmuz gecesi kendi Meclis’ini, halkını bombalayan FETÖ’ydü. Dün nasıl bir tek FETÖ’cüler darbeden bahsediyorsa, şimdi iç savaş tartışmasını dolaşıma sokmaya çalışanlar da onlar. Örgüt öyle panikte ki niyetini de belli ediveriyor işte.

        Erdoğan’ın kazanacağını ve onsuz bir Türkiye düşünülemeyeceğini yazıyor Uslu. Belki destek vererek geçmiş günahlarını affettirmek ve itirafçı olup örgütü satar gibi görünmek bile istiyor olabilir. Tutuklanan FETÖ’cülerin taktiği hep bir ağızdan aldıkları talimatla örgütü satar gibi açıklamalar yapmaktı. Uslu’nun da yaptığı farklı değil. Kim bilir, bu sayede yeniden devletin içine sızmayı bile hedefliyor olabilir.

        Belli ki Pennsylvania’daki Kırık Hoca, bazı elemanlarını itirafçı ya da davayı satmış süsüyle görevlendirmiş; suikastlara kadar bulaşan örgütün ne de olsa kaybedecek hiçbir şeyi yok artık. Birkaç elemanını da uzun vadeli yeni kaos planı için feda etmekten çekinmez.

        Örgütün en kilit elemanı Emrullah Uslu durup dururken Erdoğan’a destek vermez. Bu iç savaş senaryosunu da boşu boşuna gündeme getirmez.

        Terör örgütü hâlâ kendi varlığını sürdürmek için çabalıyor; Türkiye’yi yakmak pahasına.

        MASABAŞI TEMSİLCİSİ

        Stenografinin Hürriyet Gazetesi’nde bir başarı ölçütü olduğunun ilk işareti Hande Fırat’ın Ankara temsilciliğine atanmasıydı. Geleneği yeni Washington temsilcisi Cansu Çamlıbel sürdürüyor. Yeni görevinde ABD’nin başkentinden geçtiği ilk haberin tamamı New York Times’ın bir haberine dayanıyordu. Diğer unsurlar da Anadolu Ajansı’ndan geçilen bültenle tamamlanmış.

        E insan ister istemez merak ediyor, bütün bunları masabaşından yapmak varken neden bir temsilci atandı diye...

        Ufuk Güldemir, Sedat Ergin, Serdar Turgut, Turan Yılmaz’dan sonra geldiğimiz nokta...

        #DİZİFİLMÖNERİLERİ

        UMARIM BAĞIMLILIK YAPAR

        Serdar Turgut haklı, ciddi bir performans düşüklüğü var bende televizyon izleme konusunda. Son yıllarda tanıdığım herkes bilirkişiymişim gibi bana izlenecek dizi ve film soruyor, evde hâlâ tek başıma eski “Sex and the City” ve “Seinfeld” bölümlerini izlediğimi söylemeye çekiniyorum.

        Şöyle başından beri takılınacak, bağımlısı yapacak bir yabancı dizi olsa..

        Şubat ayında CBS’de “The Good Wife”ın spin-off’u “The Good Fight” başlıyor. “Spin-off” bir dizinin içinden doğan bir başka dizi diye anlatılabilir... Mesela “Frasier” kendi ayakları üstünde durmadan önce “Cheers”daki karakterlerden biriydi.

        Neyse, “The Good Fight”ı bir senedir heyecanla bekliyorum; çünkü bir önceki dizide en sevdiğim karakter Diane Lockhart üzerine kurulu. Televizyonlarda güçlü kadınlara inatla sadece avukat rolü biçiliyor; ekran avukatları arasında Diane Lockhart kadar karizmatiği ise yok. Liberal, feminist, inatçı ve güçlü bir profil. “The Good Wife” hayranları Christine Baranski’nin daha fazla ekranda görünmesi için kampanya başlatmıştı zamanında, yapımcılar seslerini duydu.

        Yeni dizinin bir başka özelliği ise CBS yapımı olmasına rağmen televizyonda değil kanalın kendi internet platformunda yayınlanacak olması. İzlemek için abone olmak gerekiyor... Türkiye’den nasıl izleneceğini dizifiller benden iyi biliyordur, eminim.

        “The Good Wife” bende ciddi bağımlılık yapmıştı, zaman zaman televizyona bir şey fırlatmak istercesine sinir de etmişti bazı bölümleri. Bittiğinde “Artık kurtuldum” diye rahat bir nefes aldım doğrusu. Bağımlılıklar kolay geçmiyor, kimi eski karakterlerin de yer aldığı “The Good Fight” belki mükemmel olmayacak ama tam da ihtiyacım olan bir ilaç gibi geleceği kesin.

        Bir ay önceden uyarıyorum, sonra hiç dizi tavsiye etmiyor demeyin.

        Diğer Yazılar