Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        - Her seçimde olduğu gibi bir kez daha Türkiye’deki seçmenin Erdoğan’ın sözünü dinlediği anlaşıldı. Sahaya indiği, seçmenle temas kurduğu anda seçmeni ikna ediyor. Türkiye’nin çoğunluğu da yıllardır devleti teslim ettiği lidere güveniyor, en kritik kararda bile onun işaretine bakıyor. Tek başına Erdoğan yetiyor çoğunluğa.

        - Büyük bir sürpriz yok. Referandum sonucunun kıl payı “Evet” yönünde çıkacağına dair birçok işaret vardı. Önemli göstergelerden biri Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oydu. Bu oran aşağı yukarı korundu. Referandumun Anayasa’yla ilgili değil, Erdoğan’a güven tazelemek anlamına geldiği bu sonuçlarla da ortaya çıktı.

        - Rakamların birbirine yakınlığı bir zafer ya da hezimet çıkarımı yapmayı güçleştiriyor. Ama Erdoğan kazandı, tartışmasız. Sonuç aynı zamanda bir normalleşme fırsatının bir kez daha seçmen tarafından talep edildiğini gösteriyor. Ama bu yakın rakamdan kısa vadede ciddi bir itiraz baskısının oluşacağını öngörmek de aşırı iyimserlik olur. Şu an için önemli olan meşruiyet.

        - Rakamlar birbirine yakın olsa da, öyle ya da böyle belirsizliğin bitmesi Türkiye için iyi oldu. En azından önümüzü görebiliyoruz artık. Sistemin yürürlüğe girmesine kadar geçecek olan önümüzdeki iki yıl Türkiye için bir nefes alma fırsatı olmalı. Bir seçimden diğerine koşturmanın gerginliği yerine en azından önümüzü görmenin rahatlığıyla yol almalıyız. IŞİD tehlikesinden iç terör FETÖ’ye, ekonomiye, dünyadaki bozulan ilişkilere kadar yapılacak birçok iş var ve sandık yarışı bütün bunlara yoğunlaşılmasına engel oluyordu.

        - Seçmen bir anlamda istikrardan yana kullandı tercihini. Muhalefet partilerinin yetersizliğini uzun uzadıya tartışmaya gerek yok, ama birtakım sıkıntıları ve itirazları olsa da seçmen en azından bildiği isimlerle ilerlemeyi kifayetsiz alternatiflere tercih etti. Oranlar birbirine yakın olsa da iktidar partisinin hâlâ gücünü ve çekiciliğini koruduğu net.

        - MHP’lilerin ulusalcı seçmenleri “Hayır” yönünde oy kullandı, muhafazakâr olanlar “Evet”. Muhafazakâr MHP’li seçmenin Erdoğan’ın telkiniyle oy verdiği anlaşılıyor. İktidar partisi oranlarını korurken, MHP’den gelen katkılar “Evet” oylarını artırdı kimi yerlerde. Oran Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimine yakın olduğu için MHP’nin etkisinin sınırlı olduğu ilk anda anlaşılıyor.

        - Türkiye haritası bir yandan 12 Eylül 2010 referandumunda olduğu gibi “kıyılar” ve “iç bölgeler” diye ikiye ayrıldı. Ancak kıyıların biraz daha da sınırlarını genişlettiği ortaya çıkıyor. İlk kez üç büyük şehirde iktidarın etkisini kaybettiği anlaşılıyor. Bu sefer bir önemli fark da var: Kürt oylarının büyük bir kısmı da kıyılarla aynı eğilimi gösterdi. “Hayır” cephesi hemen hemen hiç Kürtlerle temas etmedi, aksine yıllardır süregelen inkâr ve görmezden gelme politikası devam etti. Buna göre harita organik bir ortaklığı gösteriyor. Belki bu sonuçlar ulusalcı seçmendeki Kürt fobisinin törpülenmesine neden olur. Öte yandan, Kürtlerle pazarlık masası da bir sonraki bahara erteleneceğe benziyor sandık sonuçlarına göre.

        - Yurtdışından gelen oylar, gurbetçi seçmenin dış devletin Türkiye’nin aleyhindeki adımlarına tepki gösterdiğini, Erdoğan’ın yanında yer aldığını gösteriyor. Dış basındaki felaket senaryoları, diktatörlük tartışmaları ters tepki yaptı. Türkiye’nin seçmeni kendi kararına başkasının müdahale etmesini istemiyor. Ama yurtdışı seçmeninin Türkiye’deki oranlara pek de etkisi olmadığı netleşti.

        - “Hayır” seçmeni sadece ve sadece kendi istediğini duymak, kendi inandığına inanmak istediği için sandıktan çıkan sonucu da önceden tahmin edemedi. Kendi kendilerine inandıkları bir sahte “Hayır” dalgası yüzünden yeteri kadar çalışmadılar. Muhalefetin dağınık mesajının kararsız seçmende olumsuz etki yaptığı da gösteriliyor. “Kontrollü darbe” gibi yalanlar, sahte belgelere itibar edilerek yaratılan tartışma kirliliği aleyhlerinde işledi. CHP milletvekillerinin rekor “Hayır” sonucu geleceğine dair söylemleri de seçmeni atalete itti. Bu tembellik ve öngörüsüzlük önümüzdeki seçimlerde de devam edecek mi? Harita aslında iç hesaplaşmasını yapmış, yeni ve dinamik bir muhalefet hareketi için umut taşıyor. İki senede bu umut mobilize olacak mı, zor.

        Diğer Yazılar