Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        - İktidarayakın köşe yazarları bir süredir AK Parti’nin eski dinamik söylemine kavuşması gerektiğini, yeni bir yol haritası çizileceğini yazıyor. Referandum sonrası büyükşehirlerden alınan sonuçtan da seçmenin yeni bir hareketlilik beklediği sonucunu çıkarmak mümkün. Kuşkusuz, yıllardır iktidarda olan bir partinin yorulması, eski çekiciliğini bir ölçüde kaybetmesi şaşırtıcı değil. Erdoğan’ın en büyük şansı alternatifsiz oluşu, ama bu durum yeni adımlar atılmasına engel değil. Şimdi sadece ülke değil, parti de yeniden liderine kavuşmasıyla birlikte özüne dönüyor. Bu aynı zamanda 2004 ruhuna dönüş anlamına da gelebilir. Türkiye’nin her kesiminin kucaklandığı, muhafazakâr siyasete mesafeli olanların bile reformları alkışladığı o dönem, iktidarın hem yurtiçinde hem yurtdışında en çok parladığı yıllardı.

        - 2004 ruhu Türkiye’nin Batı’nın bir parçası olduğu gerçeğinden doğmuştu. ABD ve İsrail gibi yıllarca ittifak yaptığımız ülkelerle yakın ilişkiler korunmuş, radikal söylemler törpülenmiş, gerek ekonomik gerekse de sosyal reformlar yapılmıştı. Son yıllarda çeşitli nedenlerden dolayı farklı arayışlara girildi. Avrupa’nın Türkiye’ye yönelik küstah tavrı, ABD’nin Arap Baharı sırasındaki dengesiz Ortadoğu politikası önemli etkenlerdi. Epey sancılı bir dönemden sonra gerek Batı gerekse de Türkiye birbirini tam olarak dışlayamayacağının farkında. 2004 ruhunun dirilmesi kaçınılmaz.

        - Bu hafta Erdoğan’ın ABD ziyareti var. Aslında Trump’la görüşmenin daha ileri bir tarihte olması bekleniyordu ama Türkiye’nin talebi üzerine erkene alındı. Geçtiğimiz haftalarda da Erdoğan uçakta AB’yle temasların da kopmadığını, Türkiye’nin hâlâ tam üyelik için çalışacağını belirtti. Kuruluş doktrini Batı’yı ideal olarak gösteren bir ülkede yıllardır bir “eksen kayması” tartışması yaşanıyor, hep Avrupalı olmakla övünen Türkiye artık bir Ortadoğu ülkesi gibi algılanıyordu. Referandum sonrası Batı’yla yeniden başlayan temaslar yeni dönemdeki normalleşmenin ilk işaretleri.

        - Referandum dikkat dağınıklığı yaratan kimi engellere son verdi, Erdoğan ve ekibi önünü görmeye başladı. Son yıllarda FETÖ sızıntısı, darbe girişimi, partisindeki geçiş sancıları ister istemez konsantrasyonun bu alanlara yönlenmesine neden olmuştu. Cumhurbaşkanı artık yeniden partinin başında; en azından çok başlılığın yarattığı kaos son buldu. Kimileri kuşkuyla yaklaşıp korku senaryoları çizse de 2019 seçimlerine gidilirken normalleşme kaçınılmaz olacak. Bu dünyadaki siyasi dengelerin de dayattığı bir zorunluluk artık. Özellikle partinin sırtındaki kimi yüklerden kurtulmaya başlaması da bunun ilk işareti.

        - İslamcılar tartışması boşuna çıkmadı. ABD’nin yeni yönetimi daha Beyaz Saray’a yerleşmeden önce Türkiye’ye radikal İslam’la arasına mesafe koyması mesajını iletiyordu aracılar üzerinden. Türkiye son zamanlarda FETÖ’yle yönelik söylem değişikliğine de girişti, örgütün sadece bir iç tehdit değil global düzeni tehdit eden İslamcı bir terör yuvası olduğunu vurgulamaya başladı. Kendi topraklarında bizzat Amerikan kurumlarınca göz yumulan bir İslamcı terör örgütü mevcut ABD yönetimini tedirgin etmeye yeterli, ancak Trump ekibi Türkiye’den benzer örgütlerle ilgili hassasiyet beklediğini de defalarca belirtti. Bir süre sonra Türk yetkililerin ağzından “radikal İslam” ifadesini duymak şaşırtıcı olmayacak.

        #RollingLoud2017

        FESTİVALCİLERE TAVSİYELER

        1. Eğer tepinmeyi, ön sıralara gitmeyi planlı- yorsanız pahalı kıyafet giymeyin, mahvolacak.

        2. Güneş gözlerinizi mahvetse de güneş gözlüğüyle gitmeyin. Ya kaybedeceksiniz ya da kırılacak...

        3. Ayakkabısız kalabilirsiniz. Kimileri ayakkabılarını kaybedip konserin sonunda tek çift arayacak, eve çorapla dönmek zorunda kalacak.

        4. Ayakkabılarınızın üzerinden yüzlerce insanın tepinerek geçtiğini renginden anlayacaksınız. İçimden gelen, ayakkabılarımı çöpe atmak.

        5. Susayacaksınız ama tuvalete de gidemeyeceksiniz. Vücudunuzu bu hassas dengeye göre eğitin. Susuz kalmak mı yoksa uzun uğraşlar sonucu bulduğunuz yeri kaybetmek mi...

        ÇEMBERİ AÇIN

        RAP konserleri öyle koltuk numaraları olan, herkesin kendi alanında kaldığı ve alkışlarla sanatçıya saygısını gösterdiği yerler değil. Asıl seyircinin kalabalığı yararak açtığı çember ne kadar eğlenildiğinin göstergesi.

        Miami’de üç gün süren Rolling Loud festivalinde bunu öğrendim.

        Sahneden bağırıyorlar, “Hadi hemen o ‘mosh pit’i açtığınızı göreyim”.

        Kalabalık punk’tan miras dev bir alan oluşturuyor. İçinde tepinenler, birbirlerini yarıp geçenler, itenler, çılgınca dans edenler için anında oluşturulan geçici bir boşluk...

        Sanatçı ne kadar ünlü ve etkinse “mosh pit” çemberi de o kadar geniş ...

        Tabii bu arada havaya plastik su şişeleri, plaj topları ve çöp bidonları da fırlatılıyor...

        KUSMA TAKTİĞİ

        Eğer 40 bin kişi bir yerde tepiniyorsa arada bayılanlar, düşenler, ayakta kalma mücadelesi verenler olması kaçınılmaz. Yer yer eğlenmeye mi yoksa hayatta kalmaya mı geldik diye düşünmedim değil.

        Kimileri kendilerini güvenlik görevlilerine teslim edip sahnenin önünden sürüklenerek dışarı çıkıp kurtuluyor.

        Bir akşam benim tam yanımdaki genç kadın “Nefes alamıyorum, ne olur yardım edin” diye çığlık atıyordu ama pek kimse ciddiye almıyordu. Hem onu hem kendimi kurtarmak için kalabalığı yararak geriye doğru çıkmaya çalıştım. O bana tutundu, ben de kalabalığı kollarımla açarak ilerlemeye çalıştım.

        İkinci gece bir taktik fark ettim. Kalabalığı yarmak isteyenler “Kusacağım” diye geriye gidiyordu. Bir gece önce nefes almayan kadını önemsemeyenler üzerlerine kusulma korkusundan hemen kenara çekiliyor, anında kalabalık arasında bir tünel açılıyor ve rahatça kendinizi kurtarıyorsunuz.

        Not: Dünkü yazımda A$AP Rocky fotoğrafının altına yanlışlıkla Migos yazılmış; düzeltirim.

        Diğer Yazılar