Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        #15Temmuz

        1. Rejime sahip çıkmak adına birbirleriyle asla yan yana gelmeyecek gruplar bile toplanabiliyormuş. Önemli olanın Cumhuriyet’e sahip çıkmak olduğu kanıtlandı.

        2. Cemaatlerin, tarikatların birer sivil toplum örgütü olduğu, demokrasi yolunda onlarla işbirliği yapılabileceği algısı yerle bir oldu. Meğer darbecilermiş.

        3. Türk düşünce hayatında baskın olan liberal ağırlık sonunda kalktı. İkinci Cumhuriyet adı altında tartışılanların geçersiz ve vakit kaybı olduğu anlaşıldı.

        4. Meğerse Cumhuriyet sağlam temeller üzerine inşa edilmiş, ne kadar sarsılırsa sarsılsın yıkmak mümkün değilmiş. Eski Türkiye hiç eskimemiş.

        5. FETÖ tehlikesinin ne boyutta olduğu yurtiçinde anlaşıldı, ama dış dünyayı ikna etmek konusunda yeteri kadar yol kat edilemedi. Mağduriyetler darbeci teröristlerin de kendilerini dünya gözünde aklaması için fırsat oldu.

        6. Önemli olan seçimle gelen iktidarmış, bunca yılda en azından demokrasinin şu en sınırlı tanımının bile halk nezdinde kabul görmesi önemli bir adım. İtiraza, şikâyete, bıkkınlığa rağmen halk yıllarca kafasını kurcalayan seçim mi darbe mi sorusuna en net yanıtı verdi.

        7. Darbeye direnmiş bir iktidarın özgürlüklerin önünü açması hayati önem taşıyor. Yaşanan aksaklıklar ve gereksiz mağduriyetler en çok örgütün işine yarıyor.

        8. Devletin içine yer etmiş hücreleri temizlemek bir senede mümkün değilmiş... Bu hücrelere ne kadar agresif saldırılırsa saldırılsın kendi kendini yeniden üretme özelliği var. Yeni stratejiler bulmak kaçınılmaz.

        9. Aşırı kutuplaşmış Türkiye’nin yeniden bir araya gelmeye, ortak mücadelede safları sıklaştırmaya ihtiyacı var. Darbe girişiminden sonra yaşanan en olumlu olay Yenikapı mitingiydi, bu birlikteliğe Türkiye’nin ihtiyacı hep var.

        10. 15 Temmuz’un geleceği belliydi. Tehlike savruldu mu? Geçici dönemde evet. Ama örgüt bitmediği sürece tehdit sürecek; örgüt fırsatını bulduğunda, yeni ittifaklar kurarak yeniden darbe girişiminde bulunacak.

        BU AŞK TANIDIK GELDİ

        GAZETECİLER bir şey demeye çalışıyor ama lafı dolandırıyor Metin Hara’yla ilgili.

        Öncelikle bir konuyu açıklığa kavuşturalım: Kendi kendini guru ilan eden bu yazarın kitabı İngilizce’ye çevrilmiş ama yurtdışında yayımlanmamış. Nasıl mı oluyor? Türkiye’deki yayınevi çevirmiş ve kendisi basmış. Haklarının yurtdışından satın alındığı, kitabın yurtdışına çıktığı falan yok.

        Dünyaya açılmış, dünyada adını duyurmuş bir yazar değil. Ama nasıl yaptıysa Adriana Lima’yla bu promosyon aşkı tutturmuş. Bir süre sonra altında ne yattığı da çıkar. Dünyada bu işleri bağlamak artık çok kolay. Parasını bastırırsanız Andy Garcia ve Sharon Stone’u da “Kurtlar Vadisi”nde oynatırsınız.

        Medya da zaten bu aşka pek ikna olmuş değil. Hiç lafı dolandırmadan söyleyeyim ben. Bu aşk fazlasıyla Zeki Müren’in Ajda Pekkan’la dudak dudağa öpüşmesini andırıyor.

        İKİ EFSANE

        BRUCE Springsteen o yıllarda epey adını duyurmuştu ama hâlâ listelerde ilk 10’a girecek bir şarkı yapmamıştı. Tarihin akışını değiştiren “Darkness on the Edge of Town”dan hemen önceki dönem. Elinde yeni albümde kullanmak için bir şarkı vardı, ama kendi albümüne koyarsa diğer bütün parçaların önüne geçeceğinden tereddütlüydü.

        Bir gün Jimmy Iovine arabayla onu Coney Island’a götürdü ve sohbet etmeye başladılar.

        “Bence bu şarkı Patti Smith’e iyi olur” dedi Iovine ve ikna etti. Şarkıyı Smith’e yolladı, Smith ise epey bir süre ilgilenmedi.

        Jimmy Iovine

        Bir gün o zamanki eşinden telefon beklerken gözüne çarptı kaset, dinlemeye başladı ve o an orada sözleri yazdı: “Yalnız başımayken şüpheye düşüyorum / Aşk telefon zilidir” ve “Because the Night” böylece ortaya çıktı.

        Bu ve benzeri birçok hikâye HBO’nun Jimmy Iovine ve Dr. Dre ikilisinin müzik tarihine etkilerini anlattığı dört bölümlük “The Defiant Ones” belgeselinde yer alıyor.

        EMINEM’İ YARATTILAR

        Iovine müzik kariyerine John Lennon’ın yanında başladı. Dr. Dre ise Compton sokaklarında. Biri siyah, diğeri İtalyan kökenli. Birbirlerinden farklı gelenek ve kültürlerden gelen iki kişi ne zaman ki güçlerini birleştirdi, o zaman müzik tarihini de değiştirdiler.

        Biri mucit, diğeri bu icatları hayata geçiren, yükselten kişi. Birbirlerinden bağımsız düşünmek mümkün değil.

        En büyük eserlerinden biri Eminem. Bir diğeri ise Apple’a 3.2 milyar dolar gibi rekor fiyata sattıkları Beats marka kulaklıklar. Yüzlerce hit şarkıyı saymıyorum...

        Dr. Dre

        Yakın tarihte müziğe (ve ekonomiye) damgasını vuran bu ikilinin neden dev oldukları anlamak için dört bölüm yetmemiş bile. Keşke biraz daha uzun olsa, biraz daha fazla hikâyelerini dinleseydik. Gözümü kırpmadan bir oturuşta izledim.

        Eminem’den Bono’ya, Bruce Springsteen’den Gwen Stefani’ye herkes de kameraya konuşmuş. Dahası hiç kimsenin erişemediği kadar çok malzemeye de ulaşmış belgeselin yönetmeni Allen Hughes (“Menace II Society”den biliyoruz) ve özel dünyalarına girmiş.

        Diğer Yazılar