Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ELİNDE filtreli sigarası Nişantaşı sofralarının vazgeçilmez karakterlerinden olan bizim Holly Golightly’nin Cumhuriyet’te kahvaltısı beklendiğinden daha kısa sürdü. Sol entelektüel geleneğinde mürit yaratmak bir alışkanlık olduğundan onun da arkasından ağıt yakanların sayısı azımsanmayacak derecede fazla. Halbuki köşesini kaybeden Akif Beki’nin ardından ağlayanı yok. Olmadığı gibi bir de hakaretlere maruz kalıyor; Nişantaşı kontesi Akif Beki’yle birlikte anılmak istemiyormuş.

        Oysa kendi pozisyonunu, yazılarını topladığı kitapta “Hep muhalif olmak” diye açıklamasına rağmen iktidardaki arkadaşlarıyla anılmasını hiç problem etmemişti zamanında. Tanıdıkları bakan oldukça kutlama yemeklerini organize etme işi de ona düşmüştü.

        Peki ne oldu? Ne oldu da hem gazete köşesinde sol söylemler çeken, hem arkadaşları bakan olarak atanan Nuray Mert’in susturulma sürecine gelindi? Bir yandan başörtüsü özgürlüğü, bir yandan otobüs üstünde Kürt hareketiyle zafer işareti sergileyerek sahiplenmedik dava bırakmayan mahallenin ablası nasıl oldu da 2017’de kendisine tutunacak dal bulamıyor?

        HEP STRATEJİ

        Üzgünüm, bir insanı Hasan Cemal, T24 ve diğer liberal ordusu sahiplenmeye başlamışsa düşmüş demektir. Anlaşılan bu yaz Bodrum’da pişirmeye çalıştıkları Hürriyet işi de sonbaharda olmayacak. Hani İslami kültürel ortamın yerleşmesine destek veren o küçük ama çok bariz strateji olmasaydı bir ifade özgürlüğü sorunundan bahsedilirdi belki...

        Dahası kendisinin de bir ifade özgürlüğü savaşçısı olduğunu hatırlamıyorum. Mine G. Kırıkkanat’ın “o” yazısından dolayı atılması için tef çalanların başındaydı; 2011’deki büyük Cemaat kumpasında gazeteciler hapsedildiğinde “Ama onlar da şöyle yazmışlardı” diye denge tutturmak isteyen de oydu. Kim bilir, kimin kazanacağını bilmediğinden orta yolculuğu yeğliyordu. “The Cemaat” kitabını yazdığı sırada Nazlı Ilıcak’ı Trabzon’daki konağında ağırlamanın başka nasıl bir açıklaması olabilir?

        GÜCÜ SEVİYOR

        Nuray Mert elbette yazsın, ama nerede yazarsa yazsın artık gizleyemediği en büyük zaafı kendini belli edecek. Solcu mahallede muhalif olup bakan ataması yapıldığında kutlama düzenlemenin getirdiği çelişkiyi asla aşamayacak. Çünkü öyle ya da böyle onun asıl motivasyonu güç. Hem kendisi iktidara yakın olmak istiyor, hem de kendi iktidarını kurmak istiyor.

        Tıpkı Türk solunun ağababaları gibi kendisine tapınma arzusu yüzünden kaç kadın gazeteciyi zehirledi, olmadık insanlardan söz gelimi Kürt özgürlükçüsü yaratmaya çalıştı. Hükümetin en tepesi ona “Namert” dediğinde ise içinde muhatap alınmanın yarattığı coşkuyu gizlemeye gerek bile duymuyordu. Aynı zamanda hep en ahlaklı, hep en doğruyu bilen ve Kürtlere, solculara, muhafazakârlara, hatta dekoratörlere öğreten abla rolünü oynadı. Bu sonuncusu şaka değil, uzun yıllar Nişantaşı’nda dekoratif lamba satan bir aile mağazasının başında duruyordu.

        İşin tuhafı kendisine “muhalif” diyen hiçbir gazeteciye televizyon programları, gazete köşeleri açılmıyor, Bodrum yat kulüpteki patron masalarında ağırlanmıyordu. Mağduriyet kriteri köşe kaybetmekse Hürriyet Daily News’taki yazılarının bir gün bile kesilmediğini hatırlatayım.

        Alıcısı olduğuna da eminim, ama, üzgünüm, beni ikna edemiyor.

        ************

        OBJEKTİFLİK MASALI

        GAZETECİNİN her konuda objektif olması gerektiği büyük bir yanılsama, gazetecilerin kendi kendilerine uydurdukları bir savunma mekanizması. Slavoj Zizek, “Fetişist inkâr” diyor bu davranış biçimine. Gazeteciliğe uyarlarsak içten içe objektif olmadığımızı bildiğimiz halde objektifmiş gibi davranamayız...

        Mutlak objektiflik kâğıt üzerinde çekici gözükse de pratikte birtakım problemleri var...

        ABD’de yüzyıllar süren köleliği inkâr edenlerin, Yahudi soykırımının yaşanmadığını savunanların görüşüne objektiflik adına yer vermeli miyiz?

        Ya günümüzün önemli tartışma konuları?

        Bilim insanlarının yüzde 99’u iklim değişikliğinin günümüzün bir gerçeği olduğunu kanıtlarıyla önümüze koyuyor. Benzer şekilde evrim meselesi de bir “teori” olmaktan çok öte olgular taşıyor. Masum insanların ölümüyle silah serbestliği arasında doğrudan ilişki olduğu da ortada...

        KIRMIZI ÇİZGİLER

        Gazeteci bu gibi konularda objektif olmak yerine bilakis doğruyu savunmalı; tıpkı devletler gibi gazetecilerin de kırmızı çizgileri olmalı. Bu konular politize edilebilir, seçim malzemesi olarak siyasetçiler tarafından kullanılabilir. Ama gazetecinin topluma mümkün olduğu kadar doğruyu gösterme görevi vardır. Yüzyıllar süren tartışmalar, deneme yanılma ve çöküşten sonra üzerinde mutabık kalınmış laiklik ilkesi de gazetecilerin koruması gereken bir kırmızı çizgi olmalı.

        ************

        AYNI TARTIŞMA ABD’DE VAR

        TRUMP iktidarıyla birlikte New York Times “liberal medya” eleştirilerinden kendini kurtarmak, yeni başkana şirin görünmek ve kâğıt üzerinde objektifmiş gibi gözükmek için Bret Stephens adlı yazarı aldı. Stephens’ın ilk yazısı bilimselliği tartışmalı (kimi de çürütülmüş) araştırmalara dayanarak iklim değişikliğini tartışmaya açmak oldu.

        En kibar ifadeyle saçmaladı... New York Times’ta yazarların kendi aralarında polemik yapmaları yayın ilkelerine aykırı, ama artan tepkiler yüzünden gazetenin yayın yönetmeni televizyona çıkıp “Farklı görüşlere de açık olmamız gerekmiyor mu” diye açıklama yapmak zorunda kaldı.

        Mesele farklı görüşler değil, bilimsel olarak çürütülmüş iddiaların ana akım mecralarda kendine kolaylıkla yer bulabilmesi, marjinal görüşlerin itibarlı yayın organlarınca meşruiyet kazanması. İfade özgürlüğü adına topluma karşı büyük bir sorumsuzluk aslında bu.

        New York Times bir şekilde uzun vadede Stephens’ı görevden alacak, bu kaçınılmaz. Ya da Stephens ilk şokun ardından yumuşatmaya başladığı yazılarında olduğu gibi “eleştirel muhafazakâr” olmaya devam edecek. Kaçınılmaz olan bu, çünkü öyle ya da böyle gazetelerin çizgisi ne kadar farklı görüşte olursa olsun yazarların pozisyonunu bir şekilde belirliyor. Olması gerektiği de bu: Farklı görüşü belli sınırlar içerisinde ifade etmek.

        Diğer Yazılar