Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        - TOPLUMDA bir heyecan arayışı varmış, en ufak bir yenilik karşısında bile hareketlilik yaşanıyor. Bu açıdan yepyeni bir siyasetin doğuşu... İYİ

        - Ali Türkşen son yıllarda televizyon programlarında ve Twitter’da önemli bir siyasi figüre dönüştü, FETÖ’yle mücadele konusunda en önemli isimlerden biri. Onun bu partiye dahil olması... İYİ

        - Yine Ali Türkşen’in Meral Akşener’i ve partisini sahiplenmek isteyen FETÖ’cüleri kaçırması, FETÖ’cü sosyal medya hesaplarının aniden bıçak gibi desteği çekmesi... İYİ

        - Partinin adı çok sıradan, “iyi” fazlasıyla genelgeçer, üzerinde hiç düşünülmemiş, akıl yorulmadan karar verilmiş... KÖTÜ

        - Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel’in seçim kampanyasından CHP’nin referandum afişlerine kadar fazlasıyla kullanılan, hatta bir ara Kenan Doğulu’nun bile kendini özdeşleştirdiği güneş logosu... KÖTÜ

        - Bıyıklı siyasette lider olarak bir kadının yer alması, gençlere yol açılması, hiç tanımadığımız isimlerin dışarıdan, hatta yurtdışından parlak beyinlerin siyasete sokulması... İYİ

        - Partinin tam olarak bir yönünün olmaması: Milliyetçiliğe alternatif mi olacak merkez sağ parti mi olacak yoksa bütün muhalefeti birleştirme amacındaki bir imkânsızlığa mı kalkışacak? Amaçtaki belirsizlik... KÖTÜ

        - Daha ilk toplantıda FETÖ’den “ihanet şebekesi” diye bahsedilmesi ve bu konudaki net tavır... İYİ

        - Meral Akşener’in kendisinden “Akşener” diye bahsetmesi, konuşmasında kendi kendisine üçüncü tekil şahısla hitap etmesi... KÖTÜ

        - Akşener parti kurulmadan Batı’ya gitmeyeceğini açıklamıştı olası spekülasyonları önlemek için. Partisinin kuruluşunda “Türkiye merkezi bir Avrasya ülkesidir” demesi eklenince bu daha çok ideolojik bir tercih gibi duruyor. İYİ Parti’nin Batı’dan kendini koparması, Avrasyacı söylemi sahiplenmesi... KÖTÜ

        **************

        BAYKAL, KASET HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR?

        GEÇEN haftalarda Sedat Ergin titiz bir çalışmayla Deniz Baykal’a kaset komplosunun ayrıntılarını ortaya çıkardı. Servis edilen kasetin bir FETÖ operasyonu olduğunu, 12 Eylül referandumunda Baykal’ı pasifize etmek için zamanlamasının stratejik olduğunu yazdı.

        Zaten seks kaseti gibi işler doğası itibarıyla FETÖ’nün ilgi alanında, insanlarla ilgili belaltı dosyalar tutmak örgütün “modus operandi”si, yani çalışma yöntemi. Nerede bir seks skandalı varsa ucunu FETÖ’ye bağlamak zor değil. En sevdikleri yer yatak odası, Kırık Hoca’nın sürekli yatak odasında fotoğraf çektirmesinden bile belli.

        Ama bu konuda bir tek Deniz Baykal ikna olmadı. Ve tuhaf bir tesadüfle Sedat Ergin’in bu yazısının çıktığı günlerde hastaneye kaldırıldı. Ergin de hemen bu yazıdan sonra izne çıktı ve bu hafta döndü.

        Baykal’la bu konuyu konuşmak istiyordum, fırsat olmadı. Belki de hiçbir zaman Sedat Ergin’in yazısından sonra ne düşündüğünü öğrenemeyeceğiz artık.

        Sorun şu: Deniz Baykal ilk günden beri kaset konusunda hükümeti suçluyordu. İstifa konuşmasında da bu olayın bir komplo olduğunu ama Pennsylvania’dan gelen sıcak dilekleri kabul ettiğini söylemişti.

        BARANSU YALANLARI

        Halbuki Ergin’in de ortaya koyduğu gibi net bir FETÖ operasyonuydu. Kasetten sonra da Baykal’ın kafası karıştı, özellikle Taraf Gazetesi gibi FETÖ mecralarına tuhaf açıklamalar yaptı. Mesela FETÖ bu kaseti Odatv davasıyla birleştirmek istiyordu, Mehmet Baransu’ya örgütten Soner Yalçın kitabı yazması için talimat gelmiş, FETÖ kontrolündeki emniyette Odatv hakkında belge toplayanların terfi ettirileceği söylenmişti.

        Baransu o günlerde bir başka işle de uğraşıyordu: Deniz Baykal’ın örgüt adına kafasını karıştırmakla. Ona bu kasetin MİT tarafından sızdırıldığını anlatıp kendince kimi isimler veriyordu. Hatırlanırsa FETÖ ile hükümetin arasındaki gerginliğin had safhaya çıkması da MİT Başkanı’nın gözaltına alınma girişimiyle başladı.

        FETÖ kasetle sadece referandum sürecini manipüle etmiyor, MİT operasyonunu da başlatıyordu.

        CEMAAT OPERASYONU

        Baransu’nun kendi ağzından dinleyelim: “Baykal’a ayrıntıları anlattığımda ‘Şimdi fotoğrafı net gördüm’ dedi. Bir Güneydoğu gezimde bir polisle tanıştım, bana tüm bilgileri verdi. Başbakan’ın sürdüğü polis. Bu olayı sanırım o ortaya çıkarmış. Arkasında MİT olduğunu. Başbakan bunu öğrenince kendisini o ile sürdürmüş. Kendisinin izniyle bunu Baykal’a anlatacağımı söyledim. Olur verdi. Hatta ismini de Baykal’a söyledim. Buna da izin vermişti. Kaset olaylarının perde arkası bu. Ben Cemaat’in olduğunu düşünmüyorum.”

        **************

        KENNEDY PERFORMANSI

        SERDAR Turgut önceki gün JFK suikastına dair açıklanacak yeni belgelerle ilgili yazıp bizi komplo tarihinin derinliklerine götürdü. Ama bir tek şeyi atlamış.

        JFK suikastına kafayı takanların cinsel hayatını.

        Woody Allen, başyapıtı “Annie Hall” da kız arkadaşıyla seks yapamamasının gerekçesi olarak JFK suikastında nasıl iki açıdan ateş edildiğinin yanıtını bulamadığını söylüyordu. Kadın da bunun bir bahane olduğunu fark edince izleyicilere yüzünü dönüp seslenen Woody Allen “Haklı, gerçekten onunla birlikte olmamak için bunu uydurdum” diyor.

        Yeni belgeler açıklanınca bu eski bahane de yeniden gündeme gelecek mi bakalım.

        **************

        KISA YAZI

        NEW York Times’ın ölüm haberlerini duyuran “obituary” sayfasını hazırlayanlar hakkındaki “Obit” adlı belgeselde harika bir gazetecilik fıkrası duydum. Editör: Biraz kısa yazar mısın? Muhabir: Kısa yazacak kadar vaktim yok.

        Diğer Yazılar