Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MARLENE Dietrich, Fred Astaire, Jack Benny, John Wayne, Roy Rogers ve Elizabeth Taylor... İkinci Dünya Savaşı sırasında dünyanın uzak köşelerinde savaşan Amerikan askerlerini ziyaret eden efsane sanatçılar.

        Komedyen Bob Hope aynı dönemde Amerikan askerlerine 200 kadar gönüllü gösteri düzenledi. Kore, Vietnam ve Lübnan’da savaşan askerleri de ziyaret etti. 1990 yılında 87 yaşında olmasına rağmen birinci Körfez Savaşı sırasında Suudi Arabistan’daki Amerikan askeri üssüne gitti. Amerika’nın en muhalif talk-show’cusu Stephen Colbert de 2009’da Irak’ta savaşan Amerikan askerlerinin yanına giderek moral verdi.

        Ginger Rogers, Rita Hayworth, Judy Garland, Raquel Welch yıllar içinde askerlere moral ziyareti için gönüllü olan başka Hollywood yıldızları. Son yıllarda Jennifer Lopez, Carrie Underwood, Chelsea Handler bu geleneği sürdürdü. “Me Too” hareketinin öncülerinden Rose McGowan da 2010 yılında Afganistan’a gitti Amerikan askerleri için.

        Ama hiçbiri 1954 yılında Kore Savaşı sırasında 100 bin Amerikan askerinin önünde sahneye çıkan Marilyn Monroe kadar unutulmaz değil. O sene ocak ayında beyzbol yıldızı Joe DiMaggio’yla yeni evlenmiş ve balayı için Japonya’ya gitmişti. Eve dönmeden önce Kore’ye tek başına uğradı.

        İLETİŞİM STRATEJİSİ

        Askerlere moral ziyaretleri devletin propaganda taktikleri mi? Altında ne yatarsa yatsın bazen aylar, bazen yıllarca evlerinden uzakta vatan uğruna can vermeye hazır gençler için anlamı büyük. Öncelik vatan olduğunda böyle bir göreve savaş karşıtı da, iktidar yanlısı da hiç sorgulamadan talip oluyor. Jennifer Lopez’e yandaş sanatçı mı diyeceğiz şimdi?

        Bu gibi iletişim stratejilerinin mimarı Amerika’nın ustalığı, bu taktikleri mümkün olduğu kadar siyasetten uzak uygulaması. Askerlere sanatçılar grup halinde ya da tek başlarına gidiyor, ama onlara Beyaz Saray’ın ev sahibi eşlik etmiyor. Bayrak ve vatan etrafında kenetlenmek olduğu mesajı veriliyor alttan alta.

        Tabii aynı zamanda Jane Fonda, Vanessa Redgrave gibi Vietnam Savaşı’na yüksek sesle karşı çıkan sanatçılar da var.

        Bizde askerler arasında en sevilen sanatçıların başında Yılmaz Morgül geliyor. Her yıl tek başına birlikleri ziyaret ediyor, bazen bir askerin çaldığı orga eşlik ederek şarkı söylüyor. Tek kuruş ücret almıyor, nereye çağrılırsa gönüllü gidiyor.

        ASKERLERE MORAL

        Hatay’daki askerlerimize moral vermeye giden sanatçılara gösterilen “entelektüel tepkilere” bakıyorum. Hepsi aşağılamak, hakaret etmek üzerine. Sanatçılar ayrı ayrı gitseler, siyasi bir konvoya katılmasalar, ziyaret daha farklı organize edilse aynı tepkiler yaşanır mıydı?

        Bu gibi etkinliklere hep aynı isimler çağrılıyor; keşke yelpaze biraz daha genişlese, adı iktidarla özdeşleşmemiş Deniz Seki gibi başka isimler de çağrılsaydı.

        Öte yandan, böylesi kritik bir organizasyonda risk de alınmaması gerekiyor.

        Orada askere moral vermek için değil de kendi şovunu yapmak, Twitter’daki gibi esip gürleyip bir günlüğüne kahraman olmayı planlayan bir-iki ikinci sınıf tiyatrocu mu davet edilmeli? Bu ziyaretin bir vatan görevi olduğunu kavramayıp iktidara laf sokma, devlete meydan okuma fırsatı zannedenler askere nasıl moral verecek?

        Böylesi bir iletişim stratejisi Türk devleti için yeni. Zamanla yerli yerine oturacak kuşkusuz; sanatçılar da, devlet de dengeyi tutturmayı öğrenecek.

        Sonuçta önemli olan oradaki erlerin memnuniyeti. Onun ötesinde her söz aslında boşa konuşmak. Şimdilik askerlerin yüz ifadelerinden moral bulduklarını anlamak mümkün.

        ***********

        İZLEMEDİĞİNİZ EN İYİ DİZİLER

        ATLANTA: Son 10 yılda televizyon tarihinde yazılmış en iyi dizi olduğunu söylersem abartmam herhalde. Her yarım saatlik bölümü birer sinema filmi derinliğinde. Atlanta varoşlarında ünlenen bir rap yıldızı, kafası bu dünyadan bambaşka bir yerde olan kankası ve menajerliğini yapan kuzeni üzerine bir hikâye görünürde... Ama aslında fakirlik, siyah olmak, ırk, insan ilişkileri üzerine bir dolu gözlem var. Kusursuz mimari, zeki espriler...

        THE GOOD FIGHT: “The Good Wife”ın devamı kaliteli drama arayanlar için birebir. Karakterler çok iyi oturmuş, herkesin ayrı bir hikâyesi var. Bir de hepsini birleştiren her bölümün ortak teması.

        Hikâye Chicago’da prestijli bir hukuk bürosunda geçiyor, bu sezon ise şehirde birbiri ardına avukatlar müvekkilleri tarafından öldürülüyor. Trump döneminin liberaller üzerinde yarattığı travma da her daim fonda. Siyaset, mahkeme, hafif uyuşturucu, biraz seks, gündelik terör, korku, ofis çekişmeleri... Hepsinden biraz var. Daha ne ister insan?

        ***********

        VOGUE’DA DEPREM YAKIN

        BOMBAYI dün New York’un en önemli dedikodu sütunu “Page Six” patlattı. New York Post Gazetesi de haberi birinci sayfasından kocaman verdi: Vogue’un başındaki Anna Wintour’un gidişi yakın. Condé Nast şimdilik iddiaları yalanlıyor ama ilk başta böyle değişimler hep yalanlanıyor.

        30 yıldır moda üzerinde tek başına basın iktidarı oluşturan Wintour neredeyse 70 yaşına gelmek üzere. Kızının düğününden sonra çekileceği, yerine İngiliz Vogue’unun başındaki erkek editörün geleceği konuşuluyor.

        Bu iddianın birkaç boyutu var...

        YENİ PATRON

        Daha önce yazmıştım; küresel bir değişim adeta, medyada büyük yayın yönetmeni devri bitiyor. Vanity Fair, Glamour gibi dergileri uzun yıllar yöneten gazeteciler teker teker veda etti.

        Wintour’un en büyük destekçisi patron S.I. Newhouse’tı, ama geçen sene ölünce koltuğa oğlu oturdu. Yeni kuşak kendi ekibiyle çalışmak, kendi iş anlayışını oturtmak isteyecek kuşkusuz.

        Vogue özelinde ise modanın yaşadığı değişimi de göz ardı edemeyiz. Anna Wintour’un temsil ettiği kültür ömrünü tamamlıyor, sokak modası Paris’i ele geçiriyor. İşte Louis Vuitton’da Virgil Abloh’nun göreve gelmesi ya da Los Angeles’ı Saint Laurent’a taşıyan Hedi Slimane’ın şimdi de Celine’in başına geçmesi...

        Tabii bir de medyada da her iktidar bir gün bitecek. Bugün yalanlansa da bir gün Anna Wintour illaki gidecek.

        Diğer Yazılar