Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Buca’nın efsane başkanlarından Cemil Şeboy aradı.

        Bugünkü (dünkü) ‘İzmir böyle parlayamaz’ başlıklı yazına katkıda bulunmak istiyorum” dedi.

        Tabii ki bulun Cemil abi” dedim, anlattı:

        ***

        İzmir’deki imar planı karmaşası, yatırımcıların mağdur edilmesi, itirazların zamanında yapılmayışı hep yasaların boşluğundan kaynaklanıyor.

        Bizde sistem şöyle işliyor: Bakanlık bütün Türkiye için önce 150 binlik, 100 binlik planları işliyor.

        Daha sonra büyükşehirler 25 binlik ve 1/5000’lik planları oluşturuyor.

        Peşinden ilçe belediyeleri 1/1000’lik planları çalışıyor.

        Her plan hazırlandıktan sonra üç ay boyunca askıya çıkıyor.

        Bu ne demek? İtirazı olan, katkısı olan, diyeceği olan varsa, bu üç ay süresince dile getirsin demek.

        ***

        Herhangi bir itiraz olmazsa, planlar uygulamaya alınıyor.

        Yatırımcılar da itiraz süreleri dolduktan ve yetkili makamlarca onaylanan bu planlara göre harekete geçiyorlar, işlere başlıyorlar.

        Ardından da kademe kademe ruhsat almaya gidiyorlar.

        İmar, inşaat, temel üstü ve oturma ruhsatları gibi başvurularda bulunuyorlar.

        Tabii bu arada yatırımları için milyonlarca lira harcamış oluyorlar.

        Buraya kadar işlemler normal şekilde sürüyor.

        ***

        Ancak asıl tuhaflık ve çarpıklık bundan sonra başlıyor.

        Birileri çıkıyor, her şey olup bittikten sonra, planlara itiraz ediyor.

        Mahkemeye başvuruyor, mahkeme de başvuruyu işleme alıyor.

        Üç aylık itiraz süreleri aşılmış, planlar onaylanmış ve yola çıkılmış olduğu halde, mahkeme itirazı kabul ediyor.

        Uzun süren mahkeme aşaması sonrasında, planda iptal ya da başka bir değişiklik talep edildiğinde, şimdi Mavişehir ve Yeni Kent Merkezi’nde yaşandığı gibi, büyük krizler ortaya çıkıyor.

        Yasalardaki boşluklar hem kenti, hem de yatırımcıyı büyük zarara uğratıyor.

        Üç aylık süre geçince itiraz kabul edilmemeli

        Cemil Şeboy bunları anlattıktan sonra, “peki, bunun doğru yöntemi nasıl olmalıdır” diye sordum.

        Onu da şöyle açıkladı:

        ***

        Bütün itirazlar, planlar üç ay askıya çıktığında yapılmalı, süre geçtikten sonra başka hiçbir itiraz kabul edilmemelidir.

        Bu uygulama yasanın içine konulmalı, yasal çerçeveye alınmalıdır.

        Mahkemeler de yasaya dayanarak, süre aşımında yapılan itirazları işleme sokmamalıdır.

        Bizdeki bu yöntemin dünyada örneği yok.

        Yasanın kesin değişmesi gerekir.

        Yoksa, böyle yap-boz planlarla kimse iş yapamaz.

        O itirazlar sadece yatırımcıları değil, bütün kenti durduruyor.

        Bu keyfi tablonun mutlaka önüne geçilmesi şart.

        Yasanın acilen elden geçirilmesi lazım.

        Eğer değişiklik sağlanmazsa, her plan sonrası bu krizler yaşanır.

        Bu haliyle de ne kente dışarıdan yeni yatırımcı gelir, ne de yerli işadamı yatırıma cesaret eder.

        ***

        Ne diyeyim..

        Aklın yolu bir..

        Ceza artmazsa

        mücadele zor

        Sahte rakıdan, sahte içkiden ölümler bitmek, tükenmek bilmiyor.

        Aslında bitecek gibi de görünmüyor.

        Çünkü cezalar yeterli ve caydırıcı olmadığından, üretim de, satış da tüm hızıyla sürüyor.

        Hukukçular, sahte içkiyi üretip satanların “olası kasıtla adam öldürme ve olası kasıtla adam yaralama” suçlarını işlediklerini söylüyorlar.

        Yani, bu kişiler ürettikleri ve sattıkları içkilerle insanları öldürebileceklerini ve bedenlerinde kalıcı hasar bırakacaklarını biliyorlar.

        Buna rağmen üretimlerini ve satışlarını kesmiyorlar.

        ***

        Ancak yakalandıklarında, cinayete teşebbüsten ya da cinayetten yargılanmıyorlar.

        Hukukçuların dediği gibi “olası kasıtla adam öldürme” suçundan da ceza almıyorlar.

        Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na göre, en fazla 3-6 yıl arası hapis cezalarına çarptırılıyorlar.

        Genelde ise, çoğu gözaltına alınıp serbest bırakılıyor.

        ***

        Mesela, İzmir’de yapılan son operasyonlara ve sonuçlarına bakalım.

        11 ayda sahte içki üreten ve satan 176 kişi yakalandı.

        Onlardan sadece 9’u tutuklandı.

        Mahkemeler ellerindeki yasalara göre hareket ettiklerinden, böyle çarpıcı bir tablo ortaya çıkıyor.

        Bu durumda polisin yakalama çabalarına da yazık oluyor.

        Anlayacağınız..

        Cezalar arttırılmadıkça mücadele zor.

        Bir düzine

        Helin mi

        - Helin Avşar, ileride istediği zaman çocuk sahibi olmak için 10 yumurtasını birden dondurtmuş.

        - 10 yumurta eder 10 çocuk.. İki de doğal yoldan doğursa, eder 12.. Türkiye bir Helin Avşar’la çalkalanırken, bir düzinesiyle ne yapar acaba!..

        7 Cüceler

        için 7 hak

        - Cem Yılmaz, “Ali Babalar ve 7 Cüceler” filmi vizyona girdikten sonra, önce sarışın bir güzelle, peşinden de iki esmerle görüntülenmiş.

        - Canım ne var bunda? Şu ana kadar sadece 3 kızla görünmüş. Film vizyondan kalkana kadar 7’ye tamamlama hakkı var zaten!..

        Kendilerini

        anlatmışlar

        - Güney Kore’deki araştırmaya göre, kadın ile erkek arasındaki boy farkı ne kadar fazlaysa, çiftlerin mutluluğu da o kadar fazla oluyormuş.

        - O halde Güney Koreli çiftlerin çoğu mutsuz demektir. Çünkü, oralarda fark yaratan uzun boylu erkeğe hiç rastlamadım!..

        Diğer Yazılar