Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Matematikte 44’üncü sıradan 49’uncu sıraya düştük.

        Fen bilimlerinde 43’üncü sıradan 52’nci sıraya düştük.

        Kendi dilini okuyup anlamada 41’inci sıradan 50’nci sıraya düştük.

        OECD’nin 35 ülkesi arasında 34’üncü sıradayız.

        Bizden kötü tek bir ülke var, 35’inci sıradaki Meksika.

        Yani en dibe düşmeye ramak kaldı.

        ***

        Bu tablo, Türkiye’nin eğitimdeki başarı tablosu!..

        OECD tarafından yaptırılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA), üç yılda bir ülkelerdeki 15 yaşındaki lise öğrencilerine uygulanıyor.

        Geçen yıl 72 ülkede gerçekleştirildi.

        PISA’ya Türkiye’deki 187 okuldan 5 bin 895 öğrenci katıldı.

        Ve sonuçta, yukarıdaki vahim tablo ortaya çıktı.

        Durumumuz rezaletin de ötesinde.

        Raporlara göre Romanya, Uruguay ve Arnavutluk bile bizi geçmiş.

        ***

        Bir çok konuda pek çok ülkenin gerisindeyiz de..

        Ama eğitimde hiç bu kadar diplere vurmamıştık, bu kadar çakılmamıştık.

        Zaten daha düşeceğimiz yer de kalmadı.

        Meksika’nın da altına indiğimizde, sen sağ ben selamet..

        Yetkililerin bu ciddi sorunu artık acilen ele alıp, baştan sona düzeltmeleri lazım.

        Başımızı kuma gömmekle bir yere varamayız çünkü..

        Bu acı tablo ele alınmayacak mı

        Demek ki..

        Sadece akıllı tahtayla, derslikle, binayla, tek tip liseyle, sıradanlaştırmayla filan eğitim olmuyor.

        Bizim bu yöntemlerle eğittiğimiz öğrenciler..

        Fen bilimlerinde yoklar.

        Yabancı dilde yoklar.

        Matematikte yoklar.

        En acısı ise..

        Kendi dillerini okuyup anlamada bile yoklar!..

        Öyleyse..

        Memlekette bir eğitimin varlığından bahsedebilir miyiz?

        Bu paraşütsüz düşüş hiç sorgulanmayacak mı peki?

        Fakat, kimseden ses çıkmadığına göre..

        Herhalde böyle geldi, böyle gidecek..

        Topuklu Efe’den..

        Hükümet Kadın’a..

        Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, bölgenin en çalışkan ve üreten başkanlarından biri..

        Sürekli yeni yerler açıyor, projeler bitiriyor, Aydın’a ve ilçelerine yatırım taşıyor.

        Dün de Çine’de 3.5 milyon lira maliyetle çok amaçlı salonun temelini attı, haziranda da bitirecek.

        Çerçioğlu hareketi, hızlı davranmayı, projeler yaratmayı ve bolca çalışmayı seviyor.

        Ayrıca kimseye eyvallahı da yok.

        Doğru bildiğini herkesin gözünün içine baka baka söylüyor, hiç bir şeyden de çekinmiyor.

        Yani, mücadeleci bir kimliği de var.

        O yüzden ülkede “Topuklu Efe” lakabıyla da anılıyor.

        ***

        Ama dün Çine’de bir unvan daha verildi kendisine..

        Hükümet kadın..

        Çine Belediye Başkanı Enver Salih Dinçer’den çıktı bu tanımlama..

        Dinçer, Başkan Çerçioğlu’nun ilçeye sağladığı destekten ve istedikleri her projeyi yapmasından dolayı o kadar memnun ki, “siz bizim hem Topuklu Efemiz’siniz, hem de artık hükümetimizsiniz” dedi konuşmasında..

        ***

        Çerçioğlu hangi unvanı daha çok sever, hangisini daha fazla benimser bilemem..

        Ancak şunu bilirim.

        Yaptığı başarılı işlerle her ikisini de rahatlıkla taşır.

        Neden benim de bir

        restoranım olmasın

        Sevgili dostumuz Gökhan Dökmeoğlu, ilginç bir kitap yazdı.

        “Neden Benim De Bir Restoranım Olmasın” isimli kitabında, bu işe kalkışacaklara çok önemli bilgiler, ayrıntılar ve deneyimler aktarıyor.

        1980’li yılların ikinci yarısında ithalatın açılmasıyla hızla büyüyen fast food sektörüne giren Dökmeoğlu, o günden bu güne gerek yöneticilik yaptığı firmaların, gerek kendi adına Türkiye’de ve yurt dışında sayısız restoranın kuruluşunu üstlendi, konsept geliştirdi, danışmanlık verdi.

        Yani..

        Sektörün bir bileni..

        Kitabında restoran açılışında ve işletmesinde karşılaşılan sorunları yazıyor ve çözümleri de sunuyor.

        Konsept, menü, personel, mutfak tasarımı, yatırım, iş planı gibi konuları ayrıntılı biçimde iletiyor.

        Bana sorarsanız..

        Eğer restoran açmayı düşünüyorsanız, Oğlak Yayıncılık’tan çıkan bu kitaptan mutlaka edinin derim.

        Aklınızda

        bulunsun

        - İzmirli kız zekasını kanıtlamaya çalışmaz, dünya alemin bildiği bir şeyin kanıtı olmaz tabii ki..

        Filme bak

        durumu gör

        - Eski futbolcu Tanju Çolak, “bugün olsa yine Hülya Avşar’la aşk yaşardım, iki yıl boyunca beni hiç kötü etkilemedi” demiş.

        - Sen yaşarsın da, acaba o yaşar mı? Hayatını anlattığı “Selfie” filminde bile senden hiç bahsetmemesi, o kapıyı çoktan kapattığını göstermiyor mu!..

        Sen yine de

        çok güvenme

        - Serdar Ortaç’ın (46) eşi Chloe (24), “Serdar’ın hayatı ve mesleği benim sayemde kurtuldu, her şey kontrolüm altında, benden boşanamaz” demiş.

        - Eğer paranın da kontrolu sendeyse haklısın, ama değilse garanti veremem, ona göre!..

        Diğer Yazılar