Uyaran çok da.. Dinleyen kim..

Önce..

*

- İzmir Valiliği ile Büyükşehir Belediyesi’nin depremde yapılması gerekenlere ilişkin yol haritası hazırlandığı duyuruldu.

- Ama bu yol haritası, 2000 yılından beri uygulamaya geçirilmedi.

- İzmir’de 13 fayın geçtiği yerlerde kamu binalarının, üniversitelerin ve hastanelerin olduğu vurgulandı.

- Planların yenilenmesinin şart olduğu ifade edildi.

- 6.5 şiddetinde bir depremde,

195 bin 376 binanın ağır hasar alabileceği açıklandı.

- Aynı depremde 6 bine yakın kişinin ölebileceği belirtildi.

*

Sonra..

*

- 6.5 büyüklüğündeki depremde 200 bin binanın hasar göreceği iletildi.

- İzmir nüfusunun üçte birinin konutsuz kalacağı dile getirildi.

- 20 bin can kaybının yaşanacağı söylendi.

*

Anlayacağınız..

Üniversiteler, deprem bilimcileri, sivil toplum örgütleri 1999’dan beri ellerinden geldiğince depreme karşı uyarılarda bulunuyorlar.

Rakamlarla döküm verip, devlet yetkililerini harekete geçirmeye çalışıyorlar.

Ama, görüyoruz ki bu yöndeki tüm çabalar boşa gidiyor.

Konuyla ilgili alarma geçen tek kurum yok ortada.

Sanıyorum “felaketi yaşayalım hele, gerisine sonra bakarız” diye düşünüyorlar!..

Bunca uyarıya rağmen, böylesine bir umursamazlık takınılmasının başka izahı yok çünkü..

Caz Günleri’nden nerelere

Bu büyük şölen, “İzmir Avrupa Caz Festivali” yarın 24. kez kapılarını açıyor.

Neredeyse çeyrek asırdır varlığını başarıyla sürdüren ve sadece İzmir’in değil, Türkiye’nin en önemli festivallerinden biri haline gelen bu dev organizasyon, ilk dönemlerde “İzmir Avrupa Caz Günleri” adıyla başlamıştı.

O sıralar Türkiye’nin AB üyeliği sıkça dile getiriliyordu.

Gümrük Birliği’ne kabulümüzle süreç hızlandı ve bu fırsatla birlikte etkinliğin kapsamı genişletilerek “İzmir Avrupa Caz Festivali”ne dönüştürüldü.

Ve tam 24 yıldır İzmir bu muhteşem festivalin bayrağını gururla taşıyor.

*

Peki, kimin sayesinde taşıyor?

- İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV) sayesinde..

- Eczacıbaşı ailesi sayesinde..

- Destekçileri sayesinde..

*

Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır..

Bu festival sadece caz festivali değil

İzmir Avrupa Caz Festivali, benzerleri gibi sıradan bir organizasyon değil.

Çünkü değişik hedefleri ve yaptırımları var.

Mesela..

*

- Avrupa’nın ve Türkiye’nin kendi alanlarında önemli gelişmeler sağlamış caz sanatçılarını bir araya getirerek, bu kültürü geniş kitlelere yayıyor.

- İtalya, Fransa, Almanya, Avusturya, Polonya, Slovakya, Romanya ve İsviçre’den gelen caz sanatçıları İzmirli cazseverlerle buluşturuyor.

- Çok sayıda genç izleyici Avrupa cazını dinlemek, anlamak, öğrenmek ve sevmek fırsatını buluyor.

- Eğitim ağırlıklı olmasıyla en önemli farkı yaratıyor.

- Festivale konser vermek için gelen sanatçılar atölye çalışmaları ve ustalık sınıflarıyla İzmirli genç sanatçılara birikimlerini aktarıyor.

- Atölye çalışmalarına katılan başarılı gençlerden ikisi İtalya’da Siena Yaz Caz Ustalık Sınıfları kurslarına burslu olarak katılıyor.

- Bugüne kadar 21 genç bu olanaktan yararlandı.

- Festivalin resmi afişi, son 13 yıldır, yine genç tasarımcılara yönelik düzenlenen ve tüm Türkiye’den yeteneklerin katıldığı Caz Afiş Yarışması ile seçiliyor.

*

Dolayısıyla..

İzmir Avrupa Caz Festivali sadece caz festivali değildir.

Cazın haricinde, içinde kültür, sanat, tasarım ve en önemlisi ise eğitimi barındırıyor.

Dünyadaki farkı da buradan kaynaklanıyor zaten..

Onlara kalırsa

- Şarkıcı Murat Boz ile sevgilisi Aslı Enver arasında ayrılık sinyalleri varmış, canı sıkılan Boz, Dominik’e “Survivor” ekibiyle buluşmaya gitmiş.

- Survivor ekibiyle buluşursa, bilin ki ayrılık iyiden iyiye kesinleşir, oradakilerin ruh halleri Boz’u kökünden bozar çünkü!..

Dertleri büyük

- “Evlat Kokusu” dizisi için Amsterdam’da Wolvenplein hapishanesi kapatılmış, 40 kişilik ekip ile 150 figüran çekim için günlerce cezaevinde çalışmış.

- Ne yapsın garipler.. Suç oranı düşük, hapse atacak adam bulamıyorlar, çaresizlikten binayı film platosu olarak kullanıyorlar işte!..

Beni de böyle gezdirseler

- Balayı turu ağustosta Endonezya’dan başlayıp ekimde Hollanda’da bitince, modacı Selma hanım eşine olan sevgisini, “O benim en büyük aşkım, konuşmadan beni anlayan tek insan” diye dile getirmiş.

- Birincisi; gezmekten adamın konuşmaya zaten vakit kalmamış, ikincisi; balayı üç ay yerine üç gün sürseydi yine aynı laflar edilir miydi acaba!..

Uzmanlar el atsınlar

- Barcelonalı futbolcu Arda Turan İstanbul’a geldiğinde, eski sevgilisi Aslıhan Doğan onunla karşılaşmamak için Paris’e gidiyormuş.

- Yahu, biz İstanbul’da randevulaştığımız kişilerle zor buluşurken, bunlar nasıl karşılaşıyorlar, bence uzmanlarca araştırılması lazım!..