Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İzmir’de “m” denildiğinde, dilimize önce Ege Medeniyetler Müzesi düşüyordu son 10 yıldır..

        Çoğunluk bu müzeyi istiyor, öneri getiriyor, yer buluyor ve kurulmasını arzuluyordu.

        Arzulanıyordu arzulanmasına da, nedense yıllardır bir adım öteye geçilemedi.

        Senelerce her şey lafta kaldı.

        En başta, yer konusunda ikilemler yaşandı.

        Farklı yorum ve değerlendirmelerle zaman kaybına uğrandı.

        İzmirliler’in rüyasındaki Ege Medeniyetler Müzesi’nin talihsizliği buydu.

        Oysa, müze için son 7 yıldır Kültür Bakanlığı’nın yatırım programında ödenek ayrıldı.

        Fakat yeri netleştirilemediği için yapılamadı.

        Çünkü, yer meselesinde bakanlık ile belediyenin ortak hareket etmesi gerekiyordu.

        O ortaklık sağlanamadı bir türlü..

        Şimdi, yeni bir karar ortaya çıktı.

        Kültür Bakanlığı, Alsancak’ta Tekel binalarının bulunduğu yere “Ege Uygarlıklar Müzesi” yapacağını açıkladı.

        Önümüzdeki aylarda ihale çalışmalarına başlanacağını duyurdu.

        Bu sürpriz gelişmeye sevindik tabii..

        Beklemediğimiz bir zamanda, beklenmedik bir hareketle karşılaştık.

        Ama umarım..

        Müzecilik Genel Müdürü Yalçın Kurt, İzmir’in daha fazla zaman kaybetmesine göz yummaz ve müzenin yapımını en hızlı şekilde gerçekleştirir.

        Yoksa..

        Bekle bekle, bittik tükendik artık..

        Açtığımızda içini doldurabilir miyiz

        Ege Uygarlıklar Müzesi açılırsa eğer, içini rahatlıkla donatacak eserlere sahibiz.

        Sadece İzmir’de şu anda devam eden 18 kazı çalışması var.

        Türkiye’nin en yoğun kazı yapılan kenti İzmir..

        Bu kazı alanlarından her yıl onlarca, yüzlerce eser müzelere getiriliyor.

        Bir kısmı etütlük depolarda kalıyor, bir kısmı da sergilenmeye hazır şekilde müzelere konuyor.

        Depolarda 200 binden fazla eserimiz bulunuyor.

        Ancak, sergilenen eser sayısı ise bunun 10’da birinin altında.

        Yani, çok yüksek bir potansiyelimiz var.

        Tek yapmamız gereken..

        Müzeyi doğru projelendirmek..

        Çevresindeki yaşam alanlarıyla, otoparkıyla, restoranlarıyla, kafeteryalarıyla, etkinlik salonlarıyla ve daha pek çok farklı zenginlikleriyle uluslararası bir yapı üretmek..

        Ziyaretçilerin müzede uzun saatler geçirebilmesini sağlamak..

        Herhalde Bakanlık da böyle bir müze planlıyordur.

        Öyle değil mi Yalçın Bey..

        İleriyi

        düşündü

        Dizi oyuncusu Neslihan Atagül, meslektaşı olan eşi Kadir Doğulu’nun adının baş harfini, dudağının içine dövme yaptırmış.

        Eğer bir gün ayrılırlarsa, dövmeyi silme derdi olmasın diye böyle en görünmez yeri seçti herhalde!..

        Damat

        yanılttı

        32 yaşında oğlu, 25 yaşında kızı olan 57 yaşındaki Çiğdem Kayalı, kendisinden 25 yaş küçük diskjokeyle evlenmiş, aileler nikaha gitmemiş.

        Onlar bu töreni nikah olarak değil de, askere uğurlama gibi algılamışlardır, ondan gitmemişlerdir!..

        Sevap

        işler

        Kenya’da son erkek beyaz gergedanı Sudan’ın çiftleştirilmesi için dünya seferber olmuş, çiftleşmeden ölürse soyu tükenecekmiş.

        Bizim kahvehanede gergedan Mahmut abimiz var, acaba bir de ona mı sorsak!..

        ‘Arapapıştı’ adı öyle kalacak mı

        Dünkü gazetemizde “Aydın’ın sekizinci harikası” manşetiyle verdiğimiz haberde, “Arapapıştı Kanyonu”ndan ve orada bulunan Pers dönemine ait 2 bin 500 yıllık kaya mezarı ile manastırdan bahsettik.

        Keşiflerle birlikte harika bölgenin turizme açılacağını ve çok cazip bir yer haline geleceğini anlattık.

        Haberi gören ve benim köşemi de okuyan Ahmet Kılıç, kanyonun ismine takılmış ve öneri getirmiş.

        Osman bey sizce de bu isim o tarihe, o güzelliğe yakışmış mı?

        Ne demek Arap apıştı?

        Oraya yakışır bir isim bulunması konusunda yardımcı olamaz mısınız?

        Araştırdığım kadarıyla, o yörenin köylüleri bu isimle anıyorlarmış.

        Tamam, saygı duymak lazım, ama ileride burası meşhur olduğında bu isim çok eleştirilir.

        Ahmet beye ilgisinden dolayı teşekkür ederim.

        Eskiden kalma böyle isimler, bazen garip durabiliyor.

        Önerisini Aydınlılar’a iletiyorum.

        Benim yardımım ancak bu şekilde olabilir.

        Düşünsünler, kararlarını da kendileri versinler.

        Çok çocuk

        doğurmak

        Bu konuyu Prof. Dr. Nurullah Aydın geçtiğimiz gün yazdı, hoşuma gitti, alıntıladım.

        Hayvanlar bir gün, “kim daha çok yavru doğurabilir” diye çekişmeye başlarlar.

        Hep birlikte dişi aslana gidip danışırlar.

        “Sen kaç çocuk doğurabiliyorsun” diye sorarlar aslana.

        “Bir” diye yanıtlar dişi aslan.

        “Fakat ben aslan doğururum.”

        Çıkarılacak ders: Nitelik, nicelikten önemlidir.

        Diğer Yazılar