Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        19 Mayıs 1919..

        Bu tarih, Türk milleti için çok büyük ve çok önemli bir dönüm noktasıdır.

        *

        Çünkü..

        19 Mayıs 1919, bağımsızlık savaşımızın başlatıldığı gündür.

        Çünkü..

        - 19 Mayıs 1919, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra topraklarımızın yabancı işgalinde bulunduğu günlerde, Mustafa Kemal Atatürk’ün çözüm arayışı içinde Bandırma vapuru ile Samsun’a çıktığı tarihtir.

        Çünkü..

        - 19 Mayıs 1919, milletimizin büyük onur ve asaleti ile Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, tarih sahnesinde bir kez daha şahlanarak tam bağımsızlığını elde etmek için çıktığı yolda kesin zafer kazandığı günlerin başlangıç noktasıdır.

        Çünkü..

        - Özgürlüğe, bağımsızlığa ilk adım o gün atılmıştır.

        Çünkü..

        - Kurtuluş savaşı o gün başlamıştır.

        Çünkü..

        - Mustafa Kemal’in önderliğindeki mücadelede, yaşlısı genci, çocuğu kadını her şeyiyle “Ya istiklal ya ölüm” ilkesiyle bu savaşa katılıp, bütün dünyaya meydan okumuştur.

        Çünkü..

        - Mustafa Kemal ve Türk milleti, Türkler’in esir edilemeyeceğini, her zaman hür yaşayacağını, bağımsızlığından vazgeçmeyeceğini ve Türk topraklarının işgal edilemeyeceğini herkese göstermiştir.

        *

        Atatürk bu savaşta gerçekten tüm gücünü, millet sevgisini ortaya koyarak savaştı.

        Bir konuşmasında “Ben 19 Mayıs’ta doğdum” diyerek, 19 Mayıs’ı doğum günü olarak kabul etmesi, bu günün tarihimizdeki yerini ve önemini en iyi biçimde açıklıyor zaten.

        Bu nedenle, Mustafa Kemal Atatürk cumhuriyetimizin savunulması ve korunması görevini, yeni kurulan Türk devletinin dinamik gücü olarak gördüğü Türk gençliğine emanet etti.

        Samsun’a çıktığı ve Türk Milleti’nin Kurtuluş Savaşı’na başladığı 19 Mayıs’ı da, Türk gençlerine ve gençliğine armağan etti.

        *

        O yüzdendir ki gençler..

        *

        - Göreviniz ve sorumluluğunuz ciddidir.

        - Devraldığınız emanet çok kutsaldır.

        - Kıymetini bilin ve sonsuza kadar koruyun.

        Size güveniyoruz.

        ——

        Hasan Tahsin

        böyle mi anılmalı

        15 Mayıs 1919 tarihinde, İzmir’in işgali sırasında Yunan askerlerine ilk kurşunu atan, ardından şehit edilen ve milli mücadeleyi başlatan gazeteci Hasan Tahsin, ölümünün 97. yılında Konak’taki İlk Kurşun Anıtı önünde törenle anıldı önceki gün..

        Bu törenlere bakıyorum da, Hasan Tahsin gibi bir kahramanın anılmasına yakıştıramıyorum.

        Mesela, son tören fotoğrafına baktım, sadece 52 kişi vardı anmada..

        Zaten büyük bölümü İzmir Gazeteciler Cemiyeti yöneticileri ve üyeleri ile CHP’li bazı belediye başkanlarıydı.

        Aralarında bir kaç milletvekili de vardı.

        Oysa, Hasan Tahsin gibi bir kahraman böyle mi anılmalı?

        Devlet sadece vali yardımcısıyla mı temsil edilmeli?

        Törenler bu kadar sade mi yapılmalı?

        Askerler, devlet erkanı, halk, medya kuruluşları, sivil toplum örgütleri, sendikalar, tüm siyasi partiler, okullar, öğrenciler vs. vs.. neredeler?

        *

        Milli mücadele ruhunun sembolü olan bir isim, bana göre böyle sıradan anmayı hak etmiyor.

        Törenlere katılmayanlara serzenişte bulunmuyorum.

        Onların kabahati yok, çünkü tören o kadar sıradanlaştırıldı ki, kimsenin aklına bile gelmiyor.

        Benim önerim, hiç olmazsa gelecek yıllardan itibaren bu anmanın layıkıyla yapılmasını sağlamaktır.

        Farklı, daha etkin ve daha güçlü törenler düzenlenilmesini talep etmeliyiz.

        Burada başrolü kim oynar, bilemiyorum.

        Aslında o rolde devletin olması lazım.

        İzmir Gazeteciler Cemiyeti devreye girerek, organizasyonun tümden değişmesi ve gerçek bir tören yapılması için uğraş verebilir.

        Eğer bize de bir görev düşerse, seve seve çalışmaya hazırız.

        Ama artık Hasan Tahsin’i sıradanlıktan kurtaralım..

        Diğer Yazılar