Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kusura bakmasın ama, Fethiye Belediyesi’nin aldığı karara hiç mi hiç katılmıyorum.

        Neymiş efendim, turistler rahatsız oluyor diye, sahurda davul çalınması yasaklandı.

        Üstelik bu yasak tam 4 yıldır uygulanıyor, bu yıl da kaldırılmadı.

        *

        Burada bir kere zihniyet çok yanlış.

        Turistler diğer ülkelere, oralardaki değişik yaşantıyı, gelenekleri, düzeni, kentleri, tarihi, kültürü görmek için giderler.

        Farklı tatlarla, farklı deneyimlerle, farklı insanlarla, farklı tarzlarla, farklı hayatlarla buluşma arzusunda oldukları için seyahat ederler.

        Eğer ziyaretlerini Türkiye’ye gerçekleştirdilerse, gezilerinin amacı bu ülkeyi tanımak istemeleridir.

        Ama biz ne yapıyoruz?

        Ramazan geleneğimiz olan sahurda davul çalmayı yasaklıyoruz.

        Sebep olarak da turistlerin rahatsızlık duymalarını gösteriyoruz.

        Siz hiç Almanlar’ın, Fransızlar’ın, İngilizler’in herhangi bir geleneklerinden “yabancılar beğenmiyor” diye vazgeçtiklerini, yasakladıklarını duydunuz mu?

        *

        Fethiye’deki bu uygulamanın elle tutulur hiçbir yanı yok.

        O zaman, turist rahatsız oluyor diye kokoreçi de, Türk kahvesini de, kelle paçayı da yasaklayalım.

        Böyle mantık olur mu..

        Bir taraftan kendi kültürümüzü tanıtalım diye uğraşıyoruz..

        Öbür taraftan geleneklerimize bir bir darbe vuruyoruz.

        Bırakın adamlar ramazan adetlerini de, bayram geleneklerini de görsünler, izlesinler.

        Merak etmeyin, rahatsız olurlarsa bir daha ramazan ayında gelmezler zaten.

        Ama tercihi onlar yapsınlar, biz değil..

        Kraldan çok kralcı olmayalım.

        *

        - (Bu arada samimiyetle itiraf edeyim ki, sahur davulcusundan ben de hoşlanmıyorum, onları her duyduğumda uykudan ürpererek uyanıyorum. Ancak, yasaklanmalarını da doğru bulmuyorum.)

        Gerilim arttıkça vize de artıyor

        Yunanistan İzmir Başkonsolosu Argyro Papoulia, ilginç bir rakam açıkladı.

        Geçen yıl konsolosluklarından rekor düzeyde vize verildiğini söyledi.

        Tam 51 bin kişiye İzmir’den vize çıkardıklarını anlattı.

        Yunanistan’ın en yakın takipçisi olan Almanya ve İtalya’nın ise, aynı dönemde 10 bin vizede kaldığını belirtti.

        2017’nin ilk beş ayında vize verdikleri kişi sayısının da yüzde 25 arttığını ifade etti.

        *

        Son senelerde Yunanistan ile Yunan adalarına gösterdiğimiz ilginin bariz şekilde yükseldiği aşikar..

        Ancak yine de böylesine bir rekor seviye beklemiyordum.

        Tabii bu rakamlar sadece İzmir Konsolosluğu’nun verileri..

        Diğerlerini de kattığımızda, sayı katlanıyordur.

        *

        Bu tablodan şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor.

        Demek ki..

        - Ne Türk halkı, ne de Yunan halkı karşılıklı politik çekişmelerden olumsuz etkilenmiyor.

        - Yunan ve Türk siyasiler ne yaparlarsa yapsınlar, iki halk arasındaki yakınlaşmayı bozamıyorlar.

        - Hatta, aksi bir durum dahi düşünülebilir.

        - Politikacılar abuk sebepler yüzünden atıştıkça, halklar daha çok kaynaşıyor bile olabilir!..

        Araştırmak lazım..

        Ayağa kurşun tam da bu işte

        Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkanı Yusuf Öztürk’ün isyanına aynen varım.

        Lady Tuna kazasından sonra Çeşme plajları temizlendi, resmi raporlar açıklandı, denize girilebilir onayları verildi.

        Ama gelin görün ki..

        Birileri hala “Çeşme’de denize girilmez, kanser bile olabilirsiniz” diye konuşup duruyor.

        Konuşuyorlar ancak ellerinde hiçbir belge, araştırma, bilimsel veri yok.

        Sadece söyleniyorlar.

        *

        Oysa, Çevre Bakanlığı’nın 34 noktadan aldığı su örnekleri tamamen temiz çıktı.

        Bütün bunlara rağmen hala “Çeşme’ye gelmeyin, denizine girmeyin” diye çağrıda bulunanlar, bilsinler ki herkese kötülük ediyorlar, başta Çeşme olmak üzere turizmimize kurşun sıkıyorlar.

        Kanıtları, belgeleri varsa elbette ortaya koysunlar, hepimiz öğrenelim.

        Fakat yoksa..

        O zaman lütfen sussunlar.

        Acaba kim kimi..

        İnşaatı süren İstanbul’daki 3. havalimanında 29 Mayıs 1453’teki fethin 554’üncü yıldönümü kutlandı.

        *

        - Limanın teknolojik sistemini İsveçliler kuruyor.

        - Mimarisini Norveçliler yapıyor.

        - Hafriyat filosunun tamamını M.A.N, Volvo gibi yabancı marka kamyonlar oluşturuyor.

        - Biz de fetih coşkusu yaşıyoruz.

        *

        Tabloya bakınca..

        Kim kimi fethetmiş acaba diye düşünmeden edemiyor insan..

        Her şey ortada ki

        - Dizi oyuncusu Cansu Dere, röportajında "samimi olmam, sabrım sınırlıdır, aşırılıktan hoşlanmam, fazla soru sorulmasını sevmem" demiş.

        - Seninle yapılan röportajın kısalığına ve kuruluğuna bakıldığında, bu özelliklerin gayet iyi anlaşılıyor zaten!

        Tecrübe konuşuyor

        - Şarkıcı Ebru Polat, "zayıflamak için aç kalmak, mide küçültmek filan boşuna, aşk acısı fazla kilolara birebir geliyor" demiş.

        - Yani kadınlara tavsiyen şu öyle mi: Aç değil aşık kalın, aşk acısıyla zayıflayın, istediğiniz kiloya inince aşkı da postalayın!..

        Diğer Yazılar