Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        -Alemitu Bekele

        - Paul Kipkosgei Kemboi

        - Patrick Kipkirui Langat

        - William Biwott Tanui

        - Chaltu Girma Meshesha

        - Karin Mey

        - Yulia Guramievna Rekvava

        - Bora Vang

        - Hou Mei Ling

        - Ramazan İrbayhanov

        - Bahram Muzaffer

        *

        Bu isimleri duyan, bilen, tanıyan, hatırlayan var mı?

        Bilmiyorum demeyin, insan kendi milli takımının yıldızlarını nasıl bilemez, nasıl tanımaz!

        Onlar bizim Olimpiyat Milli Takımımız’ın kadrosuydu.

        5 yıl önce Londra Olimpiyatları’nda atletizmde, güreşte, masa tenisinde ve boksta Türkiye’yi temsil etmişlerdi.

        11 devşirme ile ve de büyük iddialarla oyunlara katılmıştık.

        Peki sonuç ne oldu, onu hatırlayan var mı?

        Ben söyleyeyim, tam bir fiyasko..

        11’de sıfır çekip döndük.

        Para karşılığında milli forma giydirdiğimiz yabancılar, ceplerini doldurup gittiler.

        Türkiye’ye ise koca bir boşluk kaldı, milletin paraları elaleme savrulup gönderildi.

        Devşirme sistemi, işte böyle çarpık bir sistemdir.

        Başarısı da, başarısızlığı da sahtedir, koca bir aldatmacadır ve sadece günü kurtarmaktır.

        Bu sisteme sarılan 80 milyonluk Türkiye’ye yazıklar olsun diyorum, başka bir şey demiyorum.

        ************

        Hepimizi aldatan feci bir sistem

        Bu sene yine Londra’dayız.

        Dünya Atletizm Şampiyonası erkekler 200 metre finalinde, milli atletimiz “Azeri Ramil Guliyev” altın, “Kübalı diğer milli atletimiz Yasmani Copello Escobar” gümüş madalya kazandı diye Türkiye olarak seviniyoruz.

        Gazeteler “Türk spor tarihinde bir ilk” diye manşetler atıyor.

        Ben ise hiç sevinemiyorum.

        Çünkü, bu mutluluk sahte bir mutluluktur.

        Kimse kusura bakmasın ama, parayla tutulan yabancılar bizim adımıza yarışıyorlar diye mutlu olamam.

        Bu düpedüz kendimizi aldatmaktır.

        Ben kendi öz çocuklarımızı yetiştirmekten yanayım.

        Paraları, emeği onlara harcamayı yeğlerim.

        Bu sahtecilikle 50 madalya geleceğine, kendi yetiştirdiğimiz sporcularla 5 madalya gelsin, bana göre bu daha büyük başarıdır.

        ************

        Devşirmelerle ancak sahte mutluluk gelir

        80 milyonluk bir ülkede yaşıyoruz.

        Devşirmeye ihtiyacı olan bir ülke değiliz.

        Genç nüfus çok.

        Üstelik devşirme sporcu çözüm değil, aksine Türk sporuna zarar veriyor.

        Günü kurtarmaktan başka bir işe yaramıyor.

        Bunlar ayrıca alt yapıdan gelen gençlerin şevkini de kırıyorlar.

        Çocuklar olimpiyat hayaliyle, canla başla çalışıyorlar, sonra önlerine bir devşirme geliyor, barajı geçiyor ve gençlerin tüm hayalleri yıkılıyor.

        Devşirme sporcular milli hisler besleyerek yarışmazlar, sadece paraya bakarlar.

        Yarın başka bir yere gidip orada yarışırlar.

        *

        Yabancıları Türk yapacağımıza, elimizdekilerin kıymetini bilelim.

        O yüzden, Londra’da devşirmeler istedikleri kadar madalya toplasınlar, benim için zerre kıymeti yoktur.

        Çünkü, o madalyalar Kenya’nındır, Etyopya’nındır, Çin’indir, Küba’nındır, Azerbaycan’ındır, Rusya’nındır, ama bizim değil.

        Sahte mutluluğa karnımız tok!..

        ************

        Güzellikler de oluyor bazen

        Mesela, onlardan biri bugün birinci sayfadaki manşetimiz..

        Bedensel engelli Mustafa için Ayvalık Cunda’da açılan özel yol..

        İşin özünde basit bir tamirat bile olsa, sabahtan akşama kadar durmaksızın berbat gündemlerle boğuşan ülkemizde, çok iyi geldi bize..

        Bu arada, Bursa Anıtlar Kurulu’nu da tebrik ederim.

        Bir yıl gecikmeli de olsa, Mustafa’nın SİT kapsamına giren yolunun yapılması için özel izin verdi.

        O izin sayesinde Ayvalık Belediyesi 350 metrelik yolu asfaltladı ve Mustafa da akülü arabasıyla evden çıkabilmeye başladı.

        Hikaye baştan sona güzelliklerle dolu..

        Umarım kalıcı olur.

        ************

        Eşek de ‘şimdi sıra bende’ derse..

        Türkücü Aydın Aydın, kendisine ait ‘Haydi Çekelim Bir Selfie’ türküsünü, 40 derece sıcak havada Bodrum’da mankenlerle birlikte eşekle gezip özçekim yaptırarak tanıtmış.

        Kendince değişik bir yöntem keşfetmiş, ama sonu kötü bitmiş.

        Çünkü, eşeğe eziyet ediyor diye zabıtaya şikayet edilmiş, tanıtıma son verilmiş.

        Burada benim çözemediğim bazı noktalar var..

        *

        - Türkü ile eşeğin bağlantısı nedir?

        - Şarkı sözlerinde eşek geçiyor mu?

        - Kendisi-mankenler- eşek üçlemesi arasında ne gibi bir ilgi var?

        - “Hayvanlarla düet yapan ilk sanatçıyım” diyor, o halde eşek de “tanıtım sırası şimdi bana geldi” der ve bu sefer onu gezdirmeye başlarsa ne olacak?

        ************

        Karışan karışır

        - Trump Kuzey Kore'ye "sizi vururuz" diye parmak sallıyor, Kim Jong-Un da ABD'ye "asıl biz sizi vururuz" diye meydan okuyor.

        - Aman aman, en iyisi araya girmeyip kafayı eğelim de, durduk yerde kim vurduya gitmeyelim!..

        ************

        Rekorlar kırardı

        - Münih'teki trafik sıkışıklığından bunalan bir Alman memur, işine her gün nehirden yüzerek gitmeye başlamış.

        - Bu arkadaş demek İstanbul'da yaşasaydı, ondan kesin bir Michael Phelps çıkardı!..

        Diğer Yazılar