Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yapay zekanın da milliyeti, yöreseli, bölgeseli olur mu demeyin, çünkü olur.

        Mesela..

        Şu an elimizde “Denizlili bir yapay zeka” var.

        Kentte yeni yürürlüğe giren “Trafik Yönetim Merkezi Sistemi”ni, tamamen Denizlili mühendisler geliştirdiler.

        Denizli Büyükşehir Belediyesi ve Teknokent işbirliğiyle 4 milyon liraya hazırlanan yapay zeka programı, hem milli, hem de yerli..

        Sistemle Denizli trafik akışı bir merkezden yönetilebiliyor, 95 kavşak ve yollar kontrol edilebiliyor, yoğunluğa göre araçlara yön verilebiliyor.

        *

        Başkan Osman Zolan sistemi tanıtırken gururluydu, çünkü Denizli için Denizli’de üretilen en önemli projelerden biriydi.

        Biliyorum ki, bu çalışmanın arkasında çok büyük gayret, çok büyük emekler var.

        Ancak, “elde edilecek olumlu sonuçlar” bu emeklere değeceğini gösterecektir.

        Radyo sinyallerinin de kullanıldığı sistem sayesinde tüm veriler değerlendirilecek, trafik yoğunluğu ona göre düzenlenecektir.

        *

        Fakat, bunun devamının da getirilmesi lazım.

        Bu sistemi “akıllı telefonlara” da uyarlamak gerekir.

        Ki, Zolan’ın hedefinde de böyle bir çalışma var.

        Onu da hallettiklerinde, trafikteki kolaylık katlanarak devam eder.

        Başkan Zolan düğmeye bastı bir kere, eminim gerisini de getirecektir.

        ************

        Haydi Ömer Bey, size güveniyoruz

        Kendisiyle henüz tanışma fırsatım olmadı.

        Ancak, yaptığı işleri başarılı buluyorum, çalışma prensipleri hoşuma gidiyor.

        İzmir Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi’den söz ediyorum.

        Geldiği günden beri, ki neredeyse artık 1.5 yıla yaklaştı, kendisini izliyorum, zaten eğitimle ilgili her haber yaptığımızda karşı karşıya geliyoruz.

        Çoğu olaya “olumlu” yaklaşıyor ve “çözüm üretmeye” uğraşıyor.

        Genel kanım bu şekilde..

        *

        Müdür beye dün de gazete manşetimizden bir çağrıda bulunduk.

        “Sevilay Öğretmeni Unutmayın” başlığıyla bir talebimizi ilettik.

        5 yıl önce öğrencisi tarafından sınıfta bıçakla öldürülen öğretmen Sevilay Durukan’ın adının yaşatılmasını ve bir okula verilmesini istiyoruz.

        Bundan önceki müdürler nedense bunu sağlayamadılar ya da yeterince ilgi göstermediler.

        Belki de başka problemleri vardı, bilmiyorum.

        Fakat nedense Ömer Bey’in daha etkili olacağını ve beklentileri karşılayacağını düşünüyorum.

        *

        Öğrendiğimiz kadarıyla Ömer Yahşi ve ekibi önerimizi hemen değerlendirmeye almışlar.

        Buna sevindim.

        O kararı sadece biz değil, başta bu işin takipçisi Türk Eğitim Sen olmak üzere bütün eğitim camiası bekliyor.

        Ben umutluyum doğrusu..

        ************

        Madem babayiğit mevsimi başladı..

        Ege Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Emre Kızılgüneşler’in çağrısı çok yerinde..

        Madem hazırda “babayiğit” modası var, o zaman hazır giyim ve konfeksiyona da bir ya da birkaç “babayiğit” bulalım.

        Bu sektör de otomotiv kadar önemli en azından..

        *

        Kızılgüneşler “babayiğitlik” için yol da gösteriyor.

        Giyim sektörünün markalaşabilmesi için Avrupa’daki büyük bir perakende zincirinin satın alınmasını öneriyor.

        Bu satın almanın da yaklaşık 500 milyon dolara malolacağını söylüyor.

        Sözkonusu maliyeti belki bir kişi karşılayamayabilir, ama otomotivde olduğu gibi 4-5 gruptan oluşan bir ortak girişim yaratılırsa, hedefe ulaşılabilir.

        *

        Bu girişim bana, otomobile yönelik girişimden daha kolay ve daha yapılabilir geldi.

        Bir çırpıda fasonculuktan kurtulup, “markalaşmaya” yönelebiliriz.

        İşleyen sistemden yararlanıp, Avrupa markaları arasına yerleşebiliriz.

        Kızılgüneşler fikrin peşini bırakmasın bence..

        Çünkü söyledikleri mantıklı ve yolu çok daha basit..

        ************

        Ünal’la boy ölçüşebilmek artık hayal

        Sevgili arkadaşım Ünal Ersözlü’nün her parmağında bir marifet vardır.

        - İyi gazetecidir her şeyden önce..

        - Sonra şairdir.

        - Sonra yazardır.

        - Şiir kitapları vardır.

        - Aşk kitapları vardır.

        - Felsefe kitapları vardır.

        Onunla aynı ortamda bulunmak bizim için zor oluyor, çünkü sıkıştığı anda bir “şiir” okuyuveriyor, milleti mest ediyor, biz ise kem-küm bile edemiyoruz, o yüzden hepimizi ezip geçiyor.

        Ünal kardeşim son olarak, hemen solunuzdaki sayfada gördüğünüz gibi, “Dört Gün Buda, Üç Gün Zorba” adıyla yeni bir kitap daha çıkardı.

        Hayatta mutluluğu nasıl yakalayacağımızı felsefi bir dille anlatıyor, çeşitli bilge filozoflardan örnekler sunuyor.

        Mutluluğu nasıl yakalayacağımı bilemem, ama Ünal’ı bu üstün yetenekleriyle hiç bir zaman yakalayamayacağımı gayet iyi biliyorum.

        Kendisini kutluyorum, bu özel kitabı da kaçırmamanızı tavsiye ediyorum.

        ************

        Kıyafet mi değiştiriyor

        İvana Sert, “ben halka karışmayı seviyorum, alışverişimi pazardan yapıyorum, dolmuşa-otobüse biniyorum, halk kadınıyım” demiş.

        Sen öyle söylüyorsun da, bu halk seni niye hiç arasında, otobüste, pazarda görmüyor, o tarafı çok merak ediyorum!..

        ************

        İstediğin kadar uğraş

        M.United’ın Belçikalı forveti Lukaku, son 4 maçta gol atamayınca taraftarı kızdırmış, öfkeyi dindirmek için 1.2 milyon liralık Bentley’ini takımın renklerine boyatmış.

        Birkaç maçta daha gol atmazsa, değil otomobilini, kendisini komple boyasa nafile!..

        ************

        Lazım mı değil mi

        5 yıldır yalnız olan Hülya Avşar, “2018’de aşk olur mu” diye soran gazetecilere, “hayır, kalbimi aşka kapattım, kim çekecek başka birini” demiş.

        Madem öyle, o zaman “ateşe baca lazım, kitaba hoca lazım, bana bi koca lazım, o da bu gece lazım” şarkısını niye söylüyorsun ki!..

        Diğer Yazılar