Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son dönemlerde sıkça “kentsel dönüşüm” toplantıları düzenleniyor.

        Düzenlensin elbet, bir sakıncası yok.

        Fakat, buralarda alınan kararların ya da belirtilen görüşlerin hayata geçirilmesi önemli.

        Ne yazık ki, kentsel dönüşüm adı altında yapılanlar, izlediğim kadarıyla “gerçek dönüşümü” yansıtmıyor.

        Herkes kendine göre bir kentsel dönüşüm planlıyor ve uyguluyor.

        Oysa..

        Dönüşüm, bir ya da birkaç binanın yıkılıp yerine “yenilerinin yapılması” demek değildir.

        Gerçek dönüşüm, bölgenin bütünüyle çağdaş ihtiyaçlarla donatılıp, tekrar düzenlenmesi demektir.

        Bu tür uygulamaları çok az görüyoruz maalesef..

        Ege Sanayici ve İşadamları Derneği (ESİAD) birkaç yıl önce bu konuda gayet güzel fikirler geliştirmişti.

        O fikirler, bugün için de aynen geçerli..

        Buradaki en temel vurgu da şöyle:

        Kentsel dönüşümle binalar değil, şehrin tüm hayatının dönüşmesi, değişmesi ve yenilenmesi gerekir.

        Doğru yöntem budur ve biz de bu sistemi eksiksiz uygulamalıyız.

        Gerçekçi kentsel dönüşüm yaratmak istiyorsak tabii..

        ************

        Planlama sondan başa yapılmalı

        ESİAD’ın kentsel dönüşüm için şart koştuğu unsurların başında bu konu geliyor.

        Ki, son derece haklılar.

        Dikkat edilmesi gereken diğer maddeler de şöyle sıralanıyor:

        Veri tabanının oluşturulması, dönüşümün olmazsa olmazlarındandır.

        Nasıl bir şehirde yaşamak istiyorsun sorusu herkese sorulmalıdır.

        Bu veri tabanı olmadan bir kenti planlayamazsınız.

        Kent planlaması sondan başa yapılmalı, yani karadan denize, yani bugünün tam tersi.

        Arka planda kalacak bölgelerin nefes almasına fırsat verecek saygılı planlar oluşturulmalı.

        Eski bir yapıyı yıkıp yenisini yapmak, şu an algılandığı gibi kentsel dönüşüm demek değildir.

        Bu görüşlerin tümünün altına imzamı atarım.

        Kentsel dönüşümler, gelişmiş ülkelerde müzakereci ve şeffaf bir süreç içinde gerçekleştiriliyor.

        Tarihsel mirasa, doğal değerlere, insan haklarına, kentlerin özelliklerine, yaşam taleplerine ve hukuk devleti anlayışına her adımda saygılı kalınıyor.

        Biz de bu şartlara, bu kurallara uymak zorundayız.

        ************

        Şu futboldan kopabilseydi

        Karşıyaka Spor Kulübü’nün futboldaki başarısızlığı, diğer branşları da külliyen aşağı çekiyor.

        Mesela o güzelim basketbolu..

        Baskette bana göre ülkenin en güçlü markası KSK..

        Ama futbol yüzünden artık orası da darmadığın halde..

        Futboldaki kaos, futboldaki hüsran, futboldaki maddi çöküş ister istemez onları da vurmuş durumda..

        Takım hem sezonu kötü bitirdi, hem de şimdi pek çok oyuncu ayrılmanın eşiğinde..

        Bir çürük meyve, bütün sepeti bozar ya, KSK aynen onu yaşıyor şu aralar..

        ************

        Muhtar cinayetleri rahatsız etmiyor mu

        Yerel seçimlerle birlikte yapılan muhtar seçimlerinde, son yıllarda ünkütücü bir farklılık yaşamaya başladık.

        Adaylar arasında “kavgalar” ve “cinayetler” epey yoğunlaştı.

        Her seçimde onlarca muhtar rakipleri tarafından ya öldürüldü ya yaralandı ya da dövülerek hastanelik edildi.

        Olayların sebebini bugüne kadar kimseler araştırmadı.

        Ancak, durum o kadar “vahim” hale geldi ki, önümüzdeki seçimler için de şimdiden korkar olduk.

        Gelişmeler CHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın da dikkatini çekmiş olacak ki, konuyla ilgili TBMM’ye araştırma önergesi sundu, Meclis Araştırması talep etti.

        Bence, Ahmet Bey haklı ve yerinde bir talepte bulundu.

        TBMM önergeyi nasıl değerlendirir bilemem, ancak “ciddiyetle” ele alınmasında ve üzerinde hassasiyetle durulmasında fayda var.

        Yoksa..

        Her seçimde artış gösteren “muhtar cinayetleri”, 2019’da da tüm çıplaklığıyla karşımıza çıkacaktır.

        ************

        Bunlar olmasa..

        Türk Telekom’a, Digitürk’e dert anlatmasak..

        Bir aboneliği iptal etme eziyetini çekmesek..

        Randevulu misafirlerin geç gelmesini önlesek..

        Döne döne park yeri aramasak..

        Film izlerken en heyecanlı yerinde internetin kesilmemesini sağlasak..

        Her gün gazeteyi zamanında yetiştirme telaşı yaşamasak..

        Teniste saçma sapan hatalar yapmasak..

        Siyasetçileri dinlerken gerilmesek..

        Hayat daha makul ve sakin geçerdi sanki..

        ************

        Bilgisizlikte son nokta

        İstanbul Sultanbeyli’de, midesine kaçan sineği öldürmek için ağzına oldukça etkili bir sinek ilacı sıkan adam, zehirlenerek hayatını kaybetti.

        Bilgisizliğin ve cehaletin yüksek olduğu ülkede, bu tür olayları engellemek mümkün olmuyor ne yazık ki..

        ************

        Saflığın bedeli

        Sinan Akçıl’ın sevgilisi Otilia, Akçıl’ın kendisini hep kandırdığını, sevmediği halde sevdiğini söylediğini belirtip, “aşkımı hak etmedi” demiş.

        İlahi Otilia, sesi olmadığı halde şarkıcılık yapan biri, aşık olmadığı halde sevgili rolü de yapar tabii ki, bunu nasıl atladın!..

        ************

        Oraları geçtik

        Şebnem Ferah 5 yıl aradan sonra İstanbul’da ilk konserine çıkmış, “bu durum okulda karne almak gibi bir şey, çok heyecanlandım” demiş.

        Senin karne zamanın çoktan geçti be kızım, bu saatten sonra alsan alsan ancak doktora diploması filan alabilirsin!..

        Diğer Yazılar