Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bu kavramı ben de ilk olarak Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) Başkanı Avni Yelkenbiçer’den duydum.

        İyi ki de duydum.

        Çünkü, anladığım kadarıyla “Yeşil Kuğu” artık hepimizin ajandasında olması gereken bir kavram haline gelmiş durumda.

        Şimdi konuyu biraz açalım.

        Pandemi öncesinde birçok insan iklim kaynaklı sorunların çocuklarımızın ve hatta torunlarımızın başına geleceğini düşünüyordu.

        Ama tüm dünyanın bir anda yüzleştiği ve tüm paradigmaları değiştiren “Covid-19”, bize risklerin nasıl da bir anda gerçek olabildiğini göstermiş oldu.

        Hatta bu olgunun adı “iklim riski” de değil, resmen “iklim krizi” ve bizler tam olarak bu krizin ortasındayız.

        Yelkenbiçer, dünya genelinde yaşadığımız bu tabloyu ortaya koyduktan sonra, “Yeşil Kuğu”nun ne anlama geldiğini de şöyle izah ediyor.

        Renginden çağrışım yapabileceğimiz üzere, “Yeşil Kuğu” bize iklimle ilgili bu yıkıcı gerçekleri hatırlatan bir kavram.

        Yani “Yeşil Kuğu”, iklimle ilgili düşük olasılıklı ancak yüksek yıkıcılıktaki riskleri belirten küresel bir senaryonun kod adı.

        *

        EGİAD Başkanı’na göre “Yeşil Kuğu” kavramı, doğru düşünmenin bir sonucu olarak ortaya çıktı.

        Ve bu çıkış, dünyaya yeni bir kapı aralama fırsatı da sundu.

        Bugün yaşadığımız küresel ısınma veya COVID-19 gibi krizler doğru şekilde algılanıp değerlendirilirse, insanlar yeniden düşünme ve aydınlanma imkanı bulabilirler.

        Mesela “Yeşil Kuğu”, ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan daha hızlı bir gelişime öncülük yapabilir.

        “Yeşil Kuğu”yu daha iyi bir dünya için bir davetiye ve bir giriş bileti olarak düşünebiliriz.

        Bu yeni yöntem; değişen paradigmalar, değerler, zihniyetler, politikalar, teknolojiler, iş modelleri ve diğer tüm faktörler temelinde, derin bir sistem değişimini temsil ediyor.

        Kuşaklar arası eşitliğe, dengeli, kapsayıcı ve çevresel anlamda sürdürülebilir değer yaratmaya odaklanmayı öngörüyor.

        Çünkü sürdürülebilirlik, ekonomik iyileşmenin temel kaldıracı haline geldi.

        O yüzden, yazımın başında ifade ettiğim gibi, “Yeşil Kuğu” kavramı artık hepimizin, özellikle de her şirketin, her kuruluşun ajandasında kesinlikle yer almak zorunda.

        Bir yandan “Yeşil Kuğu” senaryosuyla mücadele ederken, öte yandan Covid-19 salgınının zayıflattığı küresel ekonomiyi iyileştirmek için çeşitli aksiyonlar almalı, iş birlikleri kurmalı ve ciddi eğitim çalışmaları yapmalıyız.

        İklim krizine karşı, ancak topluca mücadele edersek başarılı olabiliriz.

        *

        “Yeşil Kuğu” çalışmalarını önemseyen EGİAD, üyelerini ve şirketlerini teşvik etmek amacıyla BM Küresel İlkeler Sözleşmesi'ne imza attı.

        Karbon ayak izini azaltmak, doğal kaynakları daha az kullanmak ve doğa için daha fazlasını yapmak için kararlı adımlar atmaya yöneldi.

        Bu hassasiyetleri ve ciddiyetleri nedeniyle başta Başkan Avni Yelkenbiçer ve yönetici arkadaşları olmak üzere, tüm EGİAD üyelerini kutluyorum.

        Umarım, EGİAD’ın çevre ve iklim duyarlılığı ülkemizin tüm kurumlarına yayılır da, çocuklarımıza hep birlikte daha güzel bir gelecek, daha yaşanabilir bir dünya bırakırız.

        Diğer Yazılar