Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ak Parti İzmir İl Gençlik Kolları Başkanı Bilal Kırkpınar ve yönetim kurulu üyeleri dün ziyaretime geldiler.

        Hem kendi çalışmaları hakkında bilgiler verdiler, hem de benden çeşitli konularda görüşler aldılar.

        Hepsi üniversitelerde okuyan gençlerden oluşuyor.

        Yine hepsinin, siyaset kadar sosyal faaliyetlere ciddi eğilimleri var.

        AK Parti’yle ilgili çalışmalarındaki birinci hedefleri ise, partiye karşı olan önyargıyı kırabilmek..

        Teşkilatlanma şekilleri de ilginç.

        Üst yönetim, yani İl Yönetimi nasıl teşkilatlandıysa, gençlik kolları da birebir aynı örgütlenmeyi yapmış.

        Üstte ne varsa, altta da aynısı mevcut.

        Gençlik Kolları’nda sadece 30 yaşına kadar kalınabiliyor.

        Sonra, parti üyesi olarak yola devam ediliyor, gençlikle bağ koparılıyor.

        Bana çeşitli konularda fikirlerimi sordular, ben de 6 öneri sundum.

        Bu görüşlerim yalnızca AK Partili gençler için değil, politikayla ilgilenen tüm gençler için geçerlidir.

        1- Geleceğin siyasetçisi olmak isteyen gençlerin birinci hedefi, Türk siyasi çizgisini bugünkü kabalığından kurtarıp, Avrupa’daki gibi nezaket-zarafet ölçülerine taşımak olmalı..

        2- Toplantılarınıza, söyleşilerinize yalnızca yandaşlarınızı değil, dışarıdan bakan ve objektif eleştiriler yapabilen kişileri de çağırın ki, size bir katkısı olsun.

        3- Herşeyi eleştirin, herkesi eleştirin, ama eleştiri ile hakareti birbirine karıştırmayın. O ince çizgide kalmayı bilin.

        4- Karşı görüşten ve karşı partiden olmak, karşıdakinin her yaptırımını kötülemek değildir. Doğru yapılan çalışmalara korkusuzca destek verin, hatta rakibinizi tebrik edin. Bu tavır sizi küçültmez, aksine alkışlatır.

        5- Siyaseti genel olarak düşünmeyin, mutlaka bir-iki konuda uzmanlaşın. Ülkemizdeki uzman siyasetçi eksiğini kapatın.

        6- Partinizin propagandasını yaparken, rakibinizin olumsuzluklarını değil, kendi planlarınızı, projelerinizi anlatın. Bu sizin etkinizi arttırır.

        Kendilerine de söyledim.

        Çoğunluk bugünün gençlerini ağır eleştiriyor, dünyadan haberleri olmadığını ve ilgi alanlarının sınırlı olduğunu düşünüyor, fakat ben tam aksini savunuyorum.

        Gençler, bizden çok daha başarılı yapıdalar, bizden çok daha ilerideler ve ülkeyi çok daha iyi noktalara taşıyacaklar. Kim ne derse desin, yeni nesilden fazlasıyla umutluyum.

        Afyon aldı başını gidiyor!

        - Önce kamuya açık alanlarda alkol yasaklandı.

        - Sonra okullarda mescit açılması talimatı verildi.

        - Şimdi de belediye otobüsleri kadın-erkek otobüsleri diye ayrıldı.

        Hepsine de uyduruk bir kılıf bulundu.

        AK Partili Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, son kadın otobüsü uygulamasına sebep olarak, “sıkışıklığın, yoğunluğun, tacizin ve hırsızlığın artmasını” gösterdi.

        İyi de sayın başkan..

        Benim bildiğim çözümler şöyledir:

        - Eğer otobüslerinizde sıkışıklık varsa, çözümü otobüs sayısını ya da sefer sayısını arttırmaktır.

        - Eğer otobüslerinizde hırsızlık veya taciz oluyorsa, çözümü güvenlik önlemi almaktır.

        Oysa siz bu çareleri hiç düşünmeyip, çözüm olarak doğrudan “kadınlara ayrı otobüs” uygulamasına geçtiniz, tartışmalı alkol ve mescit kararlarınıza bir yenisini daha eklediniz.

        Madem öyle, o zaman şu sıkıntılar da var kentinizde..

        - Yollarda çok kaza oluyor.

        - Okullarınız çok sıkışık.

        - Pazaryeriniz çok yoğun.

        Haydi, kendi yöntemlerinizle bunları da çözün bakalım..

        Cem Yılmaz İzmir'i reddetti, çünkü..

        Önceki gün sessiz sedasız Dokuz Eylül Üniversitesi’ne gelen ve iki saat süreyle gençlerle sohbet eden Cem Yılmaz‘a, İzmir’de bir gece sahneye çıkması için teklif yapıldı.

        Sahnede kalacağı iki veya üç saat için de 125 bin lira önerildi.

        Ancak Yılmaz, teklifi hiç düşünmeden reddetti.

        “Para mı az geldi” diye soranlara, “Hayır, parayla ilgisi yok” dedi.

        “Peki, o zaman sorun ne” diye diretenlere de, “İzmir’de oynamak istemiyorum” diye, şaşırtıcı bir yanıt verdi.

        Cem Yılmaz‘ı tanıyanlar, bu tavrın İzmir’e karşı değil, İzmir’de yaşayan ve görüşmediği kayınpederine karşı olduğunu söylediler.

        Eğer doğruysa kötü..

        Bu demektir ki, sevdiğimiz komedyeni aileler barışana kadar İzmir’de izleyemeyeceğiz.

        Çanakkale'de olmak vardı

        Çanakkale Zaferi’nin 98. yıldönümü kutlanıyor.

        Ama ne kutlama..

        Konserler, turnuvalar, sergiler, tiyatrolar, filmler, galalar, danslar, savaş uçaklarının gösterileri, söyleşiler, paneller birbirini izliyor.

        Bizim de sponsor olduğumuz etkinlikler, tam 12 gün boyunca sürecek.

        Orada olmayı nasıl isterdim, bilemezsiniz.

        Bu yıl Çanakkale ruhunun özellikle gençlere daha iyi anlatılması planlandı.

        O nedenle etkinliklerin çoğu gençlere yönelik düzenlendi.

        Aslında bütün bu organizasyona “şölen” demek daha doğru.

        12 gün boyunca, her saat, her an bir eğlence, bir etkinlik yer alıyor çünkü..

        Böylesine görkemli düzenlenen Zafer Kutlamaları‘na katılacaklara ne mutlu..

        Onları şimdiden kıskandım.

        Papa

        - Vatikan bacasından “beyaz duman” yerine yine “siyah duman” çıkmış ve yeni Papa ikinci turda da seçilememiş.

        - Dua etsinler seçim Türkiye’de yapılmıyor. Bizim kömürlerle “beyaz duman” çıkmasını görmeye ömürleri yetmezdi çünkü!..

        Diğer Yazılar