Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu’nu Irak seferini takibe, Kürt Bölgesi’nin başkenti Erbil’den devam ediyoruz. Davutoğlu, Irak Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani’yle görüşmesinin ardından Türkiye’nin bölgedeki mülteci kamplarını ve Mehmetçik’in peşmergeyi eğittiği üssü ziyaret için helikopterle Erbil’den havalanıp Zaho bölgesine gidiyor. Biz, gazeteciler olarak biraz nabız yoklamak için Erbil’de kalıyoruz. Saat 15.00 gibi Davutoğlu ve heyetiyle birlikte Erbil’den havalanıp İstanbul’a döneceğiz.

        İSTANBUL YERİNE CİZRE

        Fakat havaalanına vardığımızda Davutoğlu’nu taşıyan helikopterin hava muhalefeti nedeniyle Erbil’e gelmeyeceğini haber alıyoruz. Plan değişiyor. Ana uçağıyla Erbil’den Şırnak Şerafettin Elçi Havalimanı’na gidiyoruz. Davutoğlu’nu taşıyan helikopter de 30 dakika sonra buraya iniyor. Sonra da İstanbul için havalanıyoruz.

        NEREDEN NEREYE...

        Uçak İstanbul semalarındayken Davutoğlu’nun yanına alınıyoruz. ‘IŞİD tehdidi, Kürt Bölgesi’nin önemini artırdı. Erbil’e Batı’dan askeri ve insani destek yağıyor adeta. Ülkeler buradaki ağırlıklarını artırmak için IŞİD sonrasına mı hazırlanıyor?’ diyor ve bu yeni atmosfer içerisinde Türkiye’nin ne yaptığını soruyoruz Sayın Başbakan’a.

        Davutoğlu, söze Erbil ile ilişkilerimizin ekonomik, askeri ve diplomatik boyutlarını anlatarak giriyor ve ‘Türkiye tek boyutlu bir güç değil. Farklı şartlarda farklı boyutlarıyla hissediliyor’ diyor. Nereden nereye geldiğimizi ise ilginç bir anısıyla anlatıyor: “Bagram Üssümüz var Kuzey Irak’ta. 2008’de buraya (Güneş Harekâtı) operasyonumuz sürerken bana haber geldi. O sırada da ilginçtir Esad’la görüşmek için Şam’dayım. Dediler ki; ‘Şu anda Türk askeriyle peşmerge birbirine silah çekiyor...’ Biz oraya askeri operasyon yaparken özel bir misyonla Erbil’e geldim. Kubad Talabani’nin ofisinin arkasında Neçirvan Barzani’yle gizlice görüştük... Şimdi, oralardan buralara geldik.

        BARZANİ’YLE İŞGAL ESPRİSİ

        Bugün Erbil sokakları Türk bayraklarıyla donatılmıştı. Barzani’ye bunu söyleyince, ‘Efendim burayı İşgal ettiniz’ dedi. Ben de ‘İşgal değil reentegrasyon’ dedim (gülüyor)... Biz Kuzey Irak’la olumlu bir politika izlemeseydik şu anda Türkiye, Barzani’yle konuşamazdı.”

        Başbakan’a yine de Türkiye’nin Erbil’i IŞİD karşısında yalnız bıraktığına dair bir algının oluştuğunu hatırlatıyoruz. Yine gizli bir gerçeği anlatarak cevap veriyor: “IŞİD saldırdığı gece Neçirvan Barzani aradı, destek istedi. Biz aynı gece yardım gönderdik. Konsolosluk görevililerimiz meselesi vardı. ‘Yardımı göndereceğiz ama bunu ilan etmeyeceksiniz’ dedik.”

        ‘ERBİL-MUSUL GÜVENLİK HATTIMIZ’

        Ve Başbakan sohbet sırasında ufak ama önemi kocaman bir not daha ekliyor sözlerine: “Kuzey Irak bizim için önemlidir. Musul, Kerkük, Erbil, Süleymaniye hattı bizim ulusal güvenlik hattımızdır. Burada olan her şey Türkiye’yi etkiler...”

        Türkiye’nin Kürt bölgesine verdiği önemi anlamak için artık başka söze gerek var mı? Yok sanırım.

        ‘Tunceli’ye bir hediyem olacak’

        BIRAZ da iç siyaset konuşalım o halde. Bugünkü Tunceli ziyaretinin önemini soruyoruz. Hacıbektaş’a gidişinin de muharrem ayına denk geldiğini hatırlatıp; “Tunceli, öne alınmasını istediğim ziyaretlerdendi. Bunun politik bir anlamı var. Bir şekilde kendisini toplumsal anlamda daha dışarıda demeyeyim ama mağdur hisseden hangi kesimler varsa, hepsinde yeni bir toplumsal aidiyet oluşturacak bir vatandaşlık kavramının içini dolduracağız. Bunu anlatacağım. Ama Tunceli’ye bir hediyem de olacak” diyor.

        Seçim anketlerini merak ediyoruz biraz da... Başbakan yüzünde tebessüm dolu bir ifadeyle ‘Gayet güzel’ diyor. Anketlerde sonuçların genellikle yüzde 50-51 bandında olduğunu anlatıyor.

        ‘TELEVİZYON PROGRAMI YOK’

        ‘Peki seçimlerden önce diğer parti liderleriyle televizyonda karşı karşıya gelir mi Sayın Davutoğlu?’ diye soruyoruz. Önce ‘Televizyon programı yok’ diyor.

        Sonra da gerekçesini anlatıyor: “Daha önce böyle bir niyetim vardı, yeni yasama yılının başında beni aramalarını bekledim, nezaketen bunu yapmaları lazımdı. Kılıçdaroğlu arayıp tebrik etmedi, Kongre sonrasında ben arayıp tebrik ettim. Arayıp tebrik etmeyince olmadı.”

        Diğer Yazılar