Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ‘SOL’un solu SYRIZA’nın Yunanistan’da iktidara yükselmesi bu ülkedeki gelişmeleri takip edenler için sürpriz sayılmaz. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

        29 Mayıs 2014’teki yazımda Yunanistan’daki durumu anlatmış ve gidişatı da şu üç cümleyle özetlemiştim:

        1. Samaras koalisyonu ekonomideki darboğazı aşamaz ise SYRIZA ilk genel seçimde sandığın galibi olur.

        2. Böyle bir durumda da Yunanistan, AB’nin bekasını ilgilendiren bir soruna dönüşür.

        3. Günün sonunda Yunanistan’ın AB’den kopuşu dahi tartışmaya açılabilir.

        O günkü analizimin ilk cümlesi, ne yazık ki bir yıl bile geçmeden doğrulandı.

        Yunanistan’ın AB’nin bekasını ilgilendiren bir soruna dönüşüp dönüşmeyeceği ise karmaşık bir mevzu olarak önümüzde durmaya devam ediyor.

        Meseleyi karmaşık kılan şey ise SYRIZA’nın kendisi.

        SYRIZA, Yunanistan’ın, özellikle de genç seçmeninin neredeyse son umudu. Parti 2009’dan beri kendisini Hz. Nuh’un gemisiymiş gibi pazarlayan bir strateji izliyordu. Son seçim mitinglerinde de, daralan halka toz pembe bir dünya vaat edildi. Yunan halkı şimdi de SYRIZA’nın vaat ettiklerini gerçekleştirmesini bekliyor. Bedava elektrik, yüksek maaş, zorunlu vergilerin kaldırılması da seçim öncesinde önce çıkan vaatler olarak hatırlanıyor.

        SYRIZA’nın seçim öncesi açıkladığı programın en önemli kısmı ise ülkenin borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin. Bu vaat, devlet borçlarının önemli bölümünün ekonomisi güçlü Avrupa ülkelerindeki vergi mükelleflerine fatura edilmesini öngörüyor.

        Bu noktadan bakınca izlemeye hazırlandığımız filmin senaryosu da biraz netlik kazanıyor. Seçimin sonucu, ailenin küçüğü Yunanistan’ın SYRIZA’yla cesaret topladığına işaret ediyor. Şimdi SYRIZA da AB’nin velinimeti Almanya’nın huzuruna çıkıp “Elini cebine atmanın zamanı geldi!” diyerek efelenmeye hazırlanıyor. Almanya “Evet” derse, Atina’nın borçları önemli ölçüde silinecek. Ekonomi yeniden büyürken Yunan halkı da rahatlamaya başlayacak.

        Peki ya Almanya bu tavizi vermeye yanaşmazsa?..

        SYRIZA’nın seçim vaatlerinde bu sorunun cevabı veriliyor. Almanya mızmızlanırsa, SYRIZA Almanya Başbakanı Merkel’den Hitler’in Yunanistan’a verdiği zararı tazmin etmesini isteyecek. Nitekim geçen sene SYRIZA’nın gazetesinde buna dair bir karikatür de yayımlandı. Karikatürde Merkel, Hitler ile telefon görüşmesi yaparken gösteriliyordu.

        Tahmin edileceği üzere bu karikatür Almanya’nın demokrat görünümlü Merkel’ci basınını çileden çıkardı. En çok kızan ise Alman FAZ Gazetesi oldu. Gazete muhabirini provokatif bir röportaj için SYRIZA Lideri Alexis Tsipras’a gönderdi. Sonuç ne mi oldu?

        Tsipras, röportaj sırasında Hitler’li karikatürün anlamını sorgulayıp dostluk dışı bir dil kullanan Alman muhabiri bürosundan kovdu.

        Alman muhabirin kovulmasına yol açan o karikatür, yakında iki ülke arasındaki krizin sembolü haline gelirse şaşırmayın. Her şey bundan sonra yaşanacaklara göre şekillenecek.

        SYRIZA’nın da Yunanistan’ın da kurtuluşu Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e bağlı.

        Gelgelelim Merkel’in SYRIZA tarafından ikna edilmesi de sorunu çözmeyecek.

        Aksine böyle bir sonuç AB’nin kıyameti anlamına gelecek.

        Yunan seçmen, SYRIZA’yı iktidara taşıyarak ekonomik krizi aşabilirse, tehlikeli bir formül Avrupa’nın üzerine karabasan gibi çökebilir. Krizdeki diğer AB ülkelerinde de seçmen aynı formülü uygulayıp radikal, popülist partileri iktidara taşıyabilir. Üstelik birçok ülkede böyle bir gidişatın olduğu da sır değil.

        SYRIZA’ya boyun eğmek AB’deki bu gidişatı hızlandırır. Böyle bir taviz halihazırda AB ülkelerinde iktidarda olan tüm merkez partilerinin sonu olur. AB’nin merkez partileri Yunanistan için intihar etmeyeceklerine göre, olacağı kestirmek güç değil. Büyük bir ihtimalle SYRIZA, seçmene verdiği birçok sözü unutup AB’nin verdiğiyle yetinmek zorunda kalacak.

        Diğer Yazılar